264 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bulantı, Jean-Paul Sartre'ın 1938 yılında yayımlanan edebiyat alanındaki ilk yapıtıdır. Roman, sadece 20. yüzyıl için değil, günümüzde de varoluşçuluk hakkında yazılmış en önemli eserlerden biri olarak kabul edilir. Etkileyici bir başlangıç olduğunu söylemeliyim. Bulantı, 30 yaşındaki Antoine Roquentin’in, Marquis de Rellebon’la ilgili tarih
Bulantı
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202122,6bin okunma
119 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Romanın konusunun yanında yazarın teknik açıdan kalemi çok farklı ve bu farklılık romanın akıcı, ilgi çekici olmasına yol açıyor. Teknik açıdan farklılığını hissettiren birkaç durumu ve konuyu sizinle paylaşmak istiyorum: İlk olarak konuya gelirsek: Öncelikle karamsarlığa iğrenç gözüyle bakan ve mutluluk delisi, kendisini masallar diyarlarında
Bitik Adam
Bitik AdamThomas Bernhard · Yapı Kredi Yayınları · 20201,435 okunma
Reklam
Dün şu böbürleniş dolu saçma cümleyi yazabilmişim: "Yalnızdım, ama bir kente yürüyen ordu gibiydim." Cümleler yaratmak zorunda değilim. Belli durumları açığa çıkarmak için yazıyorum ben. Edebiyattan kaçınmalıyım. Sözcükleri aramadan, çalakalem yazmak gerek. Dün gece kendimi pek yüce duymuş olmamdan tiksiniyorum asıl. Yirmi yaşındayken kafayı çeker, sonra Descartes gibi bir adam olduğumu ileri sürerdim. Kendimi yücelikle şişirip durduğumu duyardım, ama engel olmazdım buna. Hoşuma giderdi. Ertesi gün, kusmuk dolu bir yatakta uyanmış gibi sıkılırdım. Sarhoşken kustuğum olmaz ama, keşke kussam! Dün akşam sarhoş bile değildim. Bir budala gibi coşturmuşum kendimi. Su gibi saydam, soyut düşüncelerle temizlemeliyim benliğimi.
160 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Film ve dizilerdeki iyi karakteri oynayan oyuncuları sevip, kötü karakteri oynayan oyunculardan da neredeyse nefret etme eğilimimiz var. Halbuki kötü bir karakteri ne kadar iyi oynamışsa, oyuncu o kadar iyidir. Açıkçası Huzursuzluk kitabının, ele aldığı konu o kadar iyi ki, bu kadar beğenilmesinin arkasında da iyi karakter-oyuncu benzeri bir
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799bin okunma
111 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Albert Camus’dan tam anlamıyla okuduğum ilk kitap. Lise yıllarında Edebiyat öğretmenlerim Veba kitabını okutmuşlardı fakat bitirip bitiremediğimiz dahi hatırlamıyorum, çünkü kitap beni fazla içine alamamıştı. Bunun daha çok benim edebi hazırbulunuşluğumla ilgili olduğunu düşünüyorum. Şimdi alıp okusam sanki beğenecekmişim gibi geliyor. Yabancı kitabına gelecek olursak, beni içine çekebilen bir kitap oldu. Baş kahramanımız Meursault’un telgraf ile annesinin ölüm haberini almasıyla başlıyor kitap. Kitabın giriş cümlesi hatta ilk sayfa daha başlarken vuruyor sizi. Çok basit cümleler ancak bu kadar vurucu olabilir. Annesinin ölümünü soğukkanlılıkla karşılarken bile sizi etkiliyor. Meursault kişilik olarak olaylara karşı olsa da olur olmasa da olur kafasında bir insan. Hayatının her parçasında bu düşünce etkili. Annesinin ölümü, evlilik, cinayet... tüm olaylara soğukkanlılıkla, umursamazlıkla yaklaşıyor. Bir olayın ne şekilde olacağı veya olup olmayacağı, yaşanıp yaşanmayacağı onun pek de umrunda değil. Hem kendine hem de topluma karşı bir yabancılık içerisinde. Kitabı okurken yer yer Bir İdam Mahkumunun Son Günü’nden tatlar geldi damağıma, yer yer yakın zamanda okuduğum Bulantı kitabından tatlar sundu bana. Albert Camus’nün Yabancı kitabı ilk yazdığı kitabı olmasıyla birlikte çok başarılı, dili temiz, düşünceleri etkileyici bir kitap. Kendini yalnız hisseden, varoluşunu sorgulayan, hayatı irdeleyen, kendini boşlukta hisseden her insanın kendinden bir şeyler yakalayabileceği, soğuk bir tahta karşı bile sıcaklık duyabileceğiniz bir eser. Mutlaka okuyun derim.
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111bin okunma
'Yalnızdım, ama bir kente yürüyen ordu gibiydim.' Cümleler yaratmak zorunda değilim. Belli durumları açığa çıkarmak için yazıyorum ben. Edebiyattan kaçınmalıyım. Sözcükleri aramadan, çalakalem yazmak gerek. Dün gece kendimi pek yüce duymuş olmamdan tiksiniyorum asıl. Yirmi yaşındayken kafayı çeker, sonra Descartes gibi bir adam olduğumu ileri sürerdim. Kendimi yücelikle şişirip durduğumu duyardım, ama engel olmazdım buna. Hoşuma giderdi. Ertesi gün, kusmuk dolu bir yatakta uyanmış gibi sıkılırdım. Sarhoşken kustuğum olmaz, ama keşke kussam! Dün akşam sarhoş bile değildim. Bir budala gibi coşturmuştum kendimi. Su gibi saydam, soyut düşüncelerle temizlemeliyim benliğimi.
Sayfa 91 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Düş’ün-mek, Var’oluş-mak
Düşünmenin önüne geçebilirsem, hiç de fena olmayacak. Düşünceler her şeyden daha tatsız. Yaşayan etten bile tatsız. Uzanıp dururlar, bitmez tükenmezler ve insanın ağzında acayip bir tat bırakırlar. Sonra, düşüncelerin içinde kelimeler var; tamamlanmamış kelimeler, eksik kalmış cümleler. Durmadan geri gelirler. “Bitirmem gere... Varolu... Ölüm... Değilim... Varolu...” Böyle sürüp gidiyor, bitmek bilmiyor bir türlü.
Sayfa 151 - Can Yayınları
II Benerci, Somadeva'nın odasından sokağa çıkınca, Roy Dranat'ın «akşamüstü serinlikte bir teferrüçten dönerken» soğuk alıp zatürreeden öldüğünü duydu. Ve Roy Dranat'ın oteline gitti. Gördüklerini şöyle anlatıyor: Girdim ki içeriye,
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Albert Camus' un okuduğum ilk ve tek kitabıdır. Bir kez orta sonda bir kez de lise sonda okudum bu kitabı. Kitapta Meursault diye bir karakter var ki kendisine duyduğum hayranlığı bir Catalina Otalvaro' ya duyuyorumdur, o da belki yani. Bizim ara sıra yaptığımız gibi cool görünmek amacıyla umursamaz bir tavır takınmıyor Meursault; düşünmediği
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111bin okunma
104 syf.
·
Puan vermedi
Kitaba başlayacak olanlara naçizane tavsiyem: Kafanızı tamamen boşaltarak hiçbir stres, kaygı, endişe içerisinde bulunmadan günlük yaşantınızdan sıyrılarak berrak bir zihinle okumanız olacaktır. Şahsen ben pek böyle yapamadım kitaptan verimi %100 aldığımı düşünmüyorum o yüzden. Yazarın yabancı adlı eserini de okumuştum beni bu kadar yormamıştı
Düşüş
DüşüşAlbert Camus · Can Yayınları · 201915,1bin okunma
Reklam
136 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Fatih Duman'ın "Dem" ( Bir Telli Baba Romanı ) kitabının sevdiğim yönü benim gibi içinde İstanbul aşkının bulunmasıdır. İstanbul Avrupa yakasında oturup Anadolu yakasında kütüphane görevlisi olan Bilal'in kütüphanede bulduğu isimsiz bir kitabı okumasından oluşan bir eserdir. İsimsiz kitabın içinde Telli Baba hikayesi anlatılır.
Dem
DemFatih Duman · Nesil Yayınları · 20171,848 okunma
NUREDDİN YILDIZ İLE HAYAT REHBERİ DERSLERİ, MÜ’MİN
Her mü'min insan için müthiş bir ayar olan, Zariyat suresinin 55. ayetini hatırlamak konumuzun boyut ve derinlik açısından zenginleşmesine katkı sağlayacaktır: "Sen (ayetleri) hatırlat, çünkü hatırlat- mak mü'minlere faydalıdır." Ya Rabbi, bu ayetin ağırlığı altında ezilip yok olmaktan sana sığınıyoruz! Ayet-i kerimeyi diğer bir noktadan göre- rek şu tespit edilebilir ki bir insan mü'minse ayet okunduğu zaman etkileniyor olmalıdır. "Bu haramdır" dendiğinde titreyip kendine gelmek ya da bir emir-farzın hatırlatılması o insanın refleksi, imanı ile ilgili bir konudur. Öyleyse sıfır refleks de bir anlama gelir. Allah Teâlâ faizi kıyamete kadar haram kılmıştır, cümlesini duyan mü'minin karşı tepkisi “estağfirullah, ben buna nasıl oldu da bulaştım" ise bu bir anlama, "ama"larla dolu cümleler söylüyorsa bu başka bir anlama gelir. İlkine hatırlatmak fayda vermiştir çünkü mü'mindir. İkincisiyse kılıflar ileri sürüp mazeret, gerekçe, gaflet ile dolu bir görüntü vermiş ve kaybolmuş bir iman sergilemiştir.
264 syf.
10/10 puan verdi
Some of these days, You'll miss me honey !
'' Bu kitabın çelik gibi sert ve güzel olması; insanlara, varoluşları yüzünden utanç duyurması gerek.'' Sonu başlangıç yapıp öyle başlıyorum. Uzun zamandır bakıştığım, ama bir türlü okumaya cesaret edemediğim bu kitabı üzerimde büyük bir ağırlık hissederek bitirdim. Nereden, nasıl başlayıp bu kitaba dair olan hislerimi, düşüncelerimi kitabı
Bulantı
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202122,6bin okunma
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.