400 syf.
·
Puan vermedi
Din veya bilim değil, din ve bilim olmalıdır. İşte İslam budur ve Doğu ile Batı arasında parçalanmış insanların umududur, İSLAM üçüncü bir yoldur.. Bosna Hersek Cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç, 1995’te Dayton Anlaşmasının imzalanmasıyla sona eren Bosna savaşında, sadece farklı bir dine sahip olduğu için insanlık dışı
Doğu Batı Arasında İslam
Doğu Batı Arasında İslamAliya İzzetbegoviç · Ketebe Yayınevi · 20193,810 okunma
"MUTLAK ÂN" ve ZAMAN...
- "(...) Yaratıcı ve Hür olan Mutlak Varlık, "mutlak ân" ile beraber zihnimize kendisini idrâk ettirir. kısacası duyumlarımıza âit bütün objektif ve sübjektif idrâkleri aşıp ezelî ve ebedî gözüken zamanı, hür bir ân olarak idrâk etmek şartı ile yaratma iradesi ve Yaradan anlaşılabilir. Bu, insan idrâkinin ulaşabileceği en son tecrid etme imkânıdır. Bu noktada, determinizm yerini endeterminizme; tekâmül yerini yaratma iradesine ve varlık sözü yerini Allah'a bırakır..."
Sayfa 172 - V. Bölüm. SONUÇ, Burak YayıneviKitabı okudu
Reklam
ÂN ve YARADAN...
**Yaradan, ezel ve ebed arasındaki oluşu bir tek ânda var edendir; O'nun nezdinde oluş, bir tek "ol!" emrinden ibarettir ve bütün zaman bir ânlık bir süredir. Varlık tekamül ettikçe bu yaratıcısı hamleyi daha kolay yaşar ve idrâk eder. İnsanlar, yaratma özlemi, yaratıcıyı arama çabası, Yaradana tapınma ihtiyacını fıtraten içlerinde hissederler...
Sayfa 84 - III. Bölüm. ÜÇ PRENSİBE DOĞRU -MEKÂN-ZAMAN-YARATAN, Burak YayıneviKitabı okudu
"OL" EMRİ ve ZAMAN...
Zaman ânlardan terekküb eden bir şey ise, varlık oluş ve tekamül içinde demek olacaktır. Hislerimizin yakaladığı vakıa budur. Aksine zaman yekpâre bir ândan ibaret ise, o hâlde zaman ve ân aynı şey demek olacak oluş ve tekamül yerini yaratmaya bırakacaktır. Yaratma, ezelî ve ebedî zaman ve bu zamana serpiştirilmiş vakıaları ve hislerimizi uyaran ve idrakimizi zorlayan sebep-sonuç ilişkilerini sadece İlâhî bir OL emri içinde idrak etmekle kavranabilir...
Sayfa 84 - III. Bölüm. ÜÇ PRENSİBE DOĞRU -MEKÂN-ZAMAN-YARATAN, Burak YayıneviKitabı okudu
Ruhun varlığına neden inanmıyorum?
(Başka bir alıntıya yorum olarak yazacaktım fakat biraz uzun olunca ileti olarak paylaşmanın uygun olacağını düşündüm. Çok kapsamlı ve emek verdiğim bir makale gibi düşünmeyin. Anlık olarak ne düşünüyorsam yazdım sadece.) Ruh kavramı ilk olarak nasıl ortaya çıktı? Taa avcı-toplayıcı dönemlerde animizm ve totemciliğin ortaya çıktığından, yani
İnsan, şüphesiz kendi kendini yaratmamıştır, çünkü o var olmadan önce "yok’'tu. Yokluk hiçbir şey değildir.Hiçbir şey ise herhangi bir şeyi var edemez. İnsanı; babasıda, annesi de yaratılmışlardan olan herhangi bir kimse de yaratmış değildir. Yaratıcı olmaksızın tesadüfen de var olamaz. Çünkü sonradan var olan her varlığı mutlaka meydana getiren vardır. Ayrıca bütün yaratılanlar son derece uyumlu ve dengeli, harikulade bir düzen içindedir. Bu kainatın tesadüfen meydana gelmiş olma ihtimalini kesinlikle ortadan kaldırmaktadır. Zira tesadüfen var olan bir şey, -varlığının aslı itibariyle belli bir düzene sahip değildir. Peki, varlığını devam ettirmesi ve tekâmül etmesi halinde düzenli olması nasıl mümkün olabilir? Böylelikle yaratıcının bir ve tek olan Allah olduğu ortaya çıkmaktadır. Allah’tan başka bir yaratan, Allah’tan başka emir veren yoktur. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “İyi bilin ki yaratma ve emir O’nundur.” (el-A’râf, 7/54) Firavunun yaptığı gibi kibirlenerek olması müstesna, hiçbir insanın Allah subhânehu ve teâlanın rubûbiyyetini inkâr ettiği bilinmemektedir.
Reklam
41 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.