Nitekim "O gün size verilen bütün nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz." (Tekâsür, 102/8.) ayeti; zamanını, hesabını vereceği güzel işlerle değerlendirme konusunda müminlere ciddi bir bilinç ve şuur kazandırmaktadır.
Allah'ın vahyettiği "Çoklukla övünmek sizi, kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı (Tekasur Suresi 102:1)" ayeti, daha önce hiçbir döneme bu kadar uygun düşmemişti belki de.
Başka bir Namaz :
4 Rekat kılınır: Her rekatta Fatihadan sonra: 1 Tekasür ve 3 İhlas-ı Şerif okunur.
(Bilmeyen 3 İihlas-ı Şerifle de kılınabilir)
Bu namazı kılana ALLAH'u Teâlâ Celle Celalühü ölüm sekeratını asan eder ve ondan kabir azabını defeder
"İnsanoğlu malım, malım der, durur. Halbuki ey insan, senin malın sadece yiyip erittiğin, giyip eskittiğin ve bir de Allah yolunda verip âhirete gönderdiğindir. Bunların dışındakiler, bırakıp gidilecek ve başkalarına terkedilecek şeylerdir
Şunu unutmayalım: Şirk toplumu "tekasur" toplumudur. Onlar için hak olmanın yegane ölçüsü "çok" olmaktır. Paranız çok olmalı, sayınız çok ol- malı, sizi destekleyen çok olmalı, kitabınız çok olmalı... Değilse, çoğunlu- ğa göre siz meşru değilsiniz. Az oluşunuz başlı başına bir ayıp, eksiklik ve zaaf olarak görülür. Kendi değer yargılarına göre sizin haklılığınıza şahit bulamayınca, sizden şahit göstermenizi isterler. "Haklı olduğunuza dair şahidiniz kim?" diye sorarlar.
Hz. Peygamber (s.a.v),
"Sizden biri, her gün bin âyet okumaya güç yetiremez mi?" buyurdu. Sahâbîler,
"Her gün bin âyet okumaya kimin gücü yeter?" diye sordular. Resûlullah Efendimiz (s.a.v),
"Sizden biri elhâkümü't-tekâsür sûresini okumaya güç yetiremez mi?"
“Nihayet o gün nimetlerden elbette sorguya çekileceksiniz.”
(Tekâsür, 102/8)
Mesaj:
389. Dünya nimetleri imtihan sebebidir. Hesabı verilemeyecek nimet kişiye dert olur.
390. Şükür, nimeti yerli yerinde kullanmak ve nimetin asıl sahibini tanımakla yerine gelir.
Tekâsür Sûresi / 1-2.Ayet
Çoklukla böbürlenmek sizi kabirleri ziyarete kadar oyaladı.
Mezardakileri de saymaya varıncaya kadar yahut ölüp mezara gidinceye kadar bu hâle devam ettiniz.3 Diğer bir anlam ise mal ve servetle böbürlenip oyalanmanın mezara kadar devam etmesidir ki bu türlü yaşantının âkibeti devamındaki âyetlerde belirtilmektedir.
Tekâsür Sûresi / 3.Ayet
(Bundan) sakının! Yakında (kötülüğünü) bileceksiniz.
Tekâsür Sûresi / 4.Ayet
4. Yine sakının ki siz (âhirette de bunun kötülüğünü) bileceksiniz.
Tekâsür Sûresi / 5.Ayet
Eğer siz kesin bilgi ile (hakikati) bilseydiniz (böyle yapmaz, övünmezdiniz).
Tekâsür Sûresi / 6.Ayet
Andolsun ki siz (bu kötü amellerinizin karşılığında) o alevli ateşi göreceksiniz.
Tekâsür Sûresi / 7.Ayet
Yine andolsun ki siz onu yakîn gözüyle (kendi gözlerinizle) göreceksiniz.
Tekâsür Sûresi / 8.Ayet
Sonra andolsun ki o gün (siz, verilen) nimetlerden sorulacaksınız.
Allah’ın huzurunda bu sorguya kesin inanan insanın yaşantısı, İslâm’a uygun olur ve şükrün gereğini yerine getirir. Helâl kazanır, helâle harcar. Lüksten, israftan kaçınır ve infak etmesini bilir.
Tekâsür Sûresi / Açıklama
Mekke döneminde nâzil olmuştur. Sekiz âyettir. Adını ilk âyetteki aynı kelimeden almıştır. Tekâsür, “çokluk ve çoklukla övünmek” demektir. Araplar cahiliye devrinde gerek mal, gerek kabile ve gerekse aşîretlerinin çokluğuyla övünürler, hatta bazen gider ölülerini de sayarlardı. Gruplar mezarlıkta birbirlerine; “Falanca gibisi var mı?” diyerek, büyüttükleri kimselerin başında onlarla övünerek yaldızlı nutuklar çekerler, onlara tâzimde bulunurlar, hatta secde bile yaparlardı. İşte Peygamberimiz bundan dolayı ilk zamanlar, kabir ziyaretini yasaklamıştı. Fakat sonra, tevhid gönüllere yerleşip câhiliyeye ait (İslâm dışı) hareketler terk edilince bu yasağı kaldırdı. Bir müslüman, müslüman birinin kabrini ziyarete gitmiş ise ona dua ve istiğfârda bulunmayı, onun rûhuna Fâtiha okumayı, insana ölümü hatırlatması için de kabirleri ziyareti tavsiye etmiştir.