Bir gün Hazret-i Mevlâna medreseye giderken, bir kuyumcu dükkânının önünden geçiyormuş. Bir kuyumcunun çırağı çekiç ile bir şey döğüyormuş. Mevlâna bu dükkânın içinden gelen "tik, tak!” sesinden bir vecd duymuş. Derhal kollarını havaya kaldırarak sokakta dönmeye başlamış. Kuyumcu, Hazret-i Mevlâna'nın sokakta durmadan döndüğünü görünce: "Salâ ey ahali, mallarımı yağma ediniz!" demiş ve ahali de kuyumcu dükkânını yağma etmiş. [Kendisi] Mevlâna'nın arkasına takılarak ona derviş olmuştur. Bu zâtın adı Şeyh Salâhaddin-i Zerkûb'dur. Artık Salâhaddin-i Zerkûb, Mevlâna'nın yanından ayrılmamış, ona âşık olmuştur. İşte semâya bu suretle başladılar. Müteaddit Mevlevîler arasında bu rivayet dolaşmaktadır. Bundan sonra semâhanede semâ başlamıştır. Mevlâna'nın sandukaları da semâhaneden görünerek, onlara ayrı bir huşu vermektedir.
Sayfa 142 - TimaşKitabı okudu
çünkü bir adam birkaç yıl anlamadığı, zevk almadığı şeylerle uğraşırsa aklına ziyan gelebilir.
Reklam
Tecrübem bana anlattı ki bir "dili öğrenmek", muhakkak o dil üzerine yazılmış "edebî kitaplar" ile fazla meşgul olmakla elde edilebiliyor. Yoksa "İmam Sibeveyh" kadar "kavâid bilmekle" dil öğrenilmiyor. Yine bu tecrübem bana anlattı ki, medrese hocalarının Arapça öğrenememeleri, sarf ve nahiv, fıkıh ve ferâizden, "edebî kitapları okumaya" vakitleri kalmadığı içinmiş. Artık bundan sonra bulabildiğim edebî kitaplarla meşgul olmaya başladım.
Sayfa 30
Mevleviliğe Dair
Hazret-i Mevlâna zamanında semâhane yoktu. Türbe'nin yanına semâhaneyi yaptıran oğlu Sultan Veled'dir. Anadolu'daki Mevlevî dergâhlarını da Sultan Veled açtırmıştır. Sultan Veled'den sonra da oğlu Ulu Arif Çelebi, makâm-ı Mevlâna'ya geçerek Çelebi olmuştur. Bu suretle Çelebilik babadan oğula geçmiştir. Mevlevîlik tarikatının âdâp ve merasimini kuran Sultan Veled İle oğlu Ulu Arif Çelebi olmuştur.
Sayfa 133Kitabı okudu
" Enver'le Niyazi dağa çıkmışlar, 'hürriyet' istiyorlarmış." - Tekke'den Meclis'e Sıra Dışı Bir Çelebi'nin Hatıraları Veled Çelebi İzbudak / S. 108
Sayfa 108Kitabı okudu
Odamda yarım dakika kadar hareketsiz durdum; kitaplarıma, her biri için göz nuru döktüğüm, beyin patlattığım, ömrümü ifnâ ettiğim kitaplarıma kemâl-i hürmetle baktım. Her birisi, *Bana olan aşk ve muhabbetin, uzun müddet alışkanlığın hatırı için aman beni kurtar, cayır cayır yanıp kül olmaklığımı reva görme!" diye istimdat ediyorlardı. Ne çare ki yangın etrafımı kuşatmıştı..
Sayfa 91 - timaşKitabı okudu