Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Klasik Muhafazakârlıktan Tekno-Muhafazakârlığa / Fırat Mollaer
(...)Muhafazakârlığın merkezi ilkesi, insan aklının âdil ya da eşitlikçi bir toplumu planlayıp kurabileceğine karşı duyulan kuşkudur. Muhafazakârlara göre, toplum rasyonel biçimde planlanamayacak kadar karmaşıktır. Sosyal hiyerarşiler, toplumun karmaşık doğasının bir parçası olarak kabul edilmelidir. Bu karmaşıklığı dikkate almayan bir rasyonel planlama stratejisi toplumu felâkete götürecektir. Başka bir deyişle, muhafazakârlık, saydığımız diğer akım ve düşünürlerden farklı biçimde, rasyonalizme muhalefeti ve gelenekçiliği bu temel eşitsizlikçi ilkenin önderliğinde örgütler. Buradan çıkarmamız gereken sonuç, muhafazakârlığı yüzeysel bir biçimde, rasyonalizm eleştirisi ve gelenekçilik olarak ele almanın eksik olacağıdır.
Her dudakta aynı rezil şikayet: yaşanmaz bu memlekette! Neden? Efendilerimizi rahatsız eden bu toz bulutu, bu lağım kokusu, bu insan bir makine uğultusu mu? Hayır, onlar Türkiye’nin insanından şikayetçi, insanından, yani kendilerinden. Aynaya tahammülleri yok. Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını “yaşanmaz” laştıranlardır. Cemil Meriç, Bu Ülke
Reklam
Anlayamayız
Buna göre, bir bütünlüğü bilmek için o bütünlükten olmak gerekir: Sadece Doğulular Doğuluları, Siyahlar Siyahları, kadınlar kadınları anlayabilir; bunlar olmuş bitmiş ontolojik ve epistemolojik bütünlükler teşkil ettiği için, başka bütünlüklerden getirilmiş kategorilerle bu dünyaları hiçbir zaman anlayamayız.
Sayfa 210Kitabı okudu
Tiyatro sahnesi
Antik Yunan’da politik sorunların tragedya aracılığıyla “sahne”lendiğini, tiyatronun ortaya çıkışı ile antik demokrasi arasında yakın bir ilişki olduğunu, tiyatro amfilerinin politik kararların alındığı çok amaçlı fiziksel mekânlar olarak tasarlandıklarını veya sonradan bu işlevi kazandıklarını hatırlayabiliriz.
Sayfa 126Kitabı okudu
Yoksulluk
Kemalettin Tuğcu’nun anlattığı hikâyelerin popülerleşmesi, Türkiye’de orta sınıfın kendisini yoksullardan henüz kalın çizgilerle ayrıştırmamış olduğu toplumsal koşullarda mümkün olabilmiştir.