“her bedenden, her zamandan, her coğrafyadan, her yaşayıştan kadının türlü acısını taşıyorum ruhumda. güzel de olsa çirkin de, zengin de olsa fakir de, cahil de olsa bilge de bir kadın, olaylar, kişiler, zamanlar, mekanlar değişse de hiç değişmeyen ve sürekli kendisini tekrarlayan acılar bunlar. bu acıları bize çektirenler, bu adamlar değil. bu acıları bize çektirenler ailemiz ve toplum, bu acıları bize çektiren, kültür; o adamlar hem buna yaslanarak hem de bundan dolayı böyle davranıyor bize.”
1064 syf.
8/10 puan verdi
·
17 günde okudu
14 ciltlik Zaman Çarkı serisi, ilmek ilmek dokunan epik evreni, her biri ayrı bir derinlikle işlenen renkli karakterleri, ışık ile karanlığın epik mücadelesini temel alan zengin ve çok boyutlu kurgusu, sıradan yaşantılara sahip insanların üstlendikleri roller ile şekillenen kahramanlık hikayeleri, zorlayıcı deneyimler ve acılar ile şekillenen
Işığın Anısı
Işığın AnısıRobert Jordan · İthaki Yayınevi · 2013385 okunma
Reklam
"Reenkarnasyon doğru mudur bilmiyorum ama ölüme yakın deneyim araştırmalarındaki benzer bulguları hatırlıyorum yeniden. Bedenimizin her noktasını kendimiz seçiyorsak anne karnında, önceki hayatlarımda tecavüze uğramış bir kadın olarak kendime böyle kalın bir koruyucu kalkan seçmiş olmamı doğal buluyorum. Üstelik, rahmim de kapalı doğuştan. Cenin pozisyonunda kıvrılıp uyuyor gibi. Uyanmayı ve kendisini açmayı hiç istemiyor gibi. Ailemdeki hiçbir kadında olmayan özellikler bunlar. İlginç olan ise şu. Siz bedeninize etten bir duvar da örseniz dış tehditlerden korunmak için, aldığınız önlemler yine sizi vurmak için size karşı birer silaha dönüşüyor, eğer kadınsanız. Mesele bu duvarın ne varlığı ne yokluğu, ne inceliği ne kalınlığı; bunların her biri bahane oluyor insanlar sizi ve bedeninizi özne değil de nesne olarak görünce. Her bedenden, her zamandan, her coğrafyadan, her yaşayıştan kadının türlü acısını taşıyorum ruhumda. Güzel de olsa çirkin de, zengin de olsa fakir de, cahil de olsa bilge de bir kadın, olaylar, kişiler, zamanlar, mekanlar değişse de hiç değişmeyen ve sürekli kendisini tekrarlayan acılar bunlar. Bu acıları bize çektirenler, bu adamlar değil. Bu acıları bize çektirenler ailemiz ve toplum, bu acıları bize çektiren, kültür; o adamlar hem buna yaslanarak hem de bundan dolayı böyle davranıyor bize."
Bazen, yaşamış olduklarımı kendini yeniden üreten ve yinelenen dairesel bir yol gibi hayal ediyorum, bu daire sürekli onu bozmaya, sonsuzluğa doğru tekrarlayan döngüsünü geçersiz kılmaya uğraşan merkez açılar tarafından kesiliyor ancak ben yine de, doğru yolundan sapmaya cesaret edemeyen paranoyak bir akrobat gibi büyük bir güçle yaylarıma tutunup dengede duruyorum.
628 syf.
2/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Daha öncede Srebrenitsa katliamı ile ilgili kitaplar okudum. Yani bu katliamın ne kadar acımasız, ne kadar kötü olduğunu biliyorum… Bunları yaşayan müslüman kardeşlerimin yaşadığı acılar gerçekten insanı dehşete düşürüyor.. Ama gerçekliğini geçersek bence kitabın derinliği yoktu çok sığ anlatımlıydı. 600 sayfa olmasına gerek bile yok.. Sürekli tekrarlayan diyaloglar, konuşma metinlerinde devrik cümleler kitap bir an önce bitsin diye hızlı hızlı can çekişe çekişe okudum. Yani okumak isteyenler bir daha düşünsün tavsiye etmem
Meyra
MeyraSinan Akyüz · Alfa Yayınları · 20195,6bin okunma
"Bilimsel olarak değerlendirildiğinde, birey, kendini sonsuza değin tekrarlayan bir birim, hatta alfabenin bir harfi ile adlandırılabilecek bir şeydir. Diğer yandan, bireyi anlamak için onu bir bilim adamının gönülden bağlı olduğu tüm kabul gören düşüncelerden ve kurallardan kurtararak, eşsiz bir birey olarak görmek, onu araştırmalarının tek gerçek ve en üstün nesnesi yerine koymak gerekir. Herkesten önce, bir doktor bu çelişkinin farkında olmak zorundadır. Bir yanda, bilimsel eğitiminin istatiksel verileri ile donanmıştır, öte yanda, özellikle ruhsal acılar içinde kıvranan hasta bir insanı tedavi ederken, onu bireysel olarak anlama görevi ile karşı karşıyadır. Yaklaşım ne kadar şematik olursa, hasta -haklı olarak- o kadar direnç gösterir ve tedavisi o kadar tehlikeye girer. Psikoterapist, ister istemez, hastasının bireyliğini (başkalarına benzemeyen kişiliğini) temel bir gerçek olarak görmek ve tedavi yöntemlerini buna göre ayarlamak zorunda hisseder kendisini. Bugün tıbbın tüm alanlarında, bir doktorun görevinin soyut bir hastalığı değil, bir hastayı tedavi etmek olduğu kabul edilmektedir."
Reklam
_Eristik Diyalektik: Haklı çıkmak ve kazanmak amacıyla yapılan tartışma sanatıdır. Önemli olan doğru değil dinleyiciyi ikna etmektir. Eris, yunan mitolojisinde anlaşmazlık tanrıçasıdır. _Diyalektik bir konuşma sanatıdır. Onun aracılığıyla bir şey çürütülür ya da ispatlanır ve bu konuşmacıların soru ve cevaplarıyla yapılır. Diyalektiğin görevi,
Her bedenden, her zamandan, her coğrafyadan, her yaşayıştan kadının türlü acısını taşıyorum ruhumda. Güzel de olsa çirkin de, zengin de olsa fakir de, cahil de olsa bilge de bir kadın; olaylar, kişiler, zamanlar, mekânlar değişse de hiç değişmeyen ve sürekli kendisini tekrarlayan acılar bunlar. Bu acıları bize çektirenler bu adamlar değil. Bu acıları bize çektirenler ailemiz ve toplum. Bu acıları bize çektiren kültür. O adamlar hem buna yaslanarak hem de bundan dolayı böyle davranıyor bize.
Edgar Allan Poe: üzerine bir inceleme.
şair, yazar, editör ve edebiyat eleştirmeni. Çoğunlukla şiir ve kısa öykü yazdı. Eserlerinde hayatın ve insanların karanlık yönlerini dile getirmiştir. Gotik edebiyatın ve kısa öykünün en önemli temsilcilerindendir. Kısa öykünün teorik yönünü oluşturmuştur. Canlı söz sanatları ve ses efektleriyle garip karakterlerinin farklı zihinsel durumlarını
155 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Cevap Hep Aynı Yerde
1905 Avusturya doğumlu olan yazar II. dünya savaşında esir düşmüş, ailesinin katledilmesine rağmen hayatta kalmayı başarabilmiştir. En ölümcül Nazi Kamplarındaki insalığa dair anlattığı acılar, büyük trajediyi tekrar hatırlatacak. Yazar tüm o acıları anlatırken o anı yaşayanları acındırmamaya ayrı bir özen göstermiş. Varoluşsal boşluk nedir? Bütün hayatın bir anlamı nedir, gibi sorulara yaptığı nokta atışları çok güzel bir ders niteliğinde. Beklenti Kaygısı, Arzu düşüncenin babası, Korku olayın Anası’ gibi söylemleri açıkladığı sayfalar çok etkileyiciydi. ‘’Zevk bir yan etki veya yan üründür ve öyle kalmalıdır. Aşırı niyet ve aşırı dikkat ölçüyü bozabilir’’ örnekleri ve tespitleri müthiş cümlelerdi. Bir çok etkileyici cümlelerden bir tanesini yazarak bitirmek istiyorum. ‘’Sahibinin sesini tekrarlayan papağanlar yetiştirmek yerine, meşaleyi; bağımsız, Hünerli, Yaratıcı,Yenilikçi,Özgür ruhlara teslim etmeliyiz’’. Herkese iyi okumalar.
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl · Okuyan Us Yayın · 202335bin okunma
Reklam
Aile, toplum, kültür, adam…
Her bedenden, her zamandan, her coğrafyadan, her yaşayıştan kadının türlü acısını taşıyorum ruhumda. Güzel de olsa çirkin de, zengin de olsa fakir de, cahil de olsa bilge de bir kadın, olaylar, kişiler, zamanlar, mekanlar değişse de hiç değişmeyen ve sürekli kendisini tekrarlayan acılar bunlar. Bu acıları bize çektirenler, bu adamlar değil. Bu acıları bize çektirenler ailemiz ve toplum, bu acıları bize çektirenler, kültür; o adamlar hem buna yaslanarak hem de bundan dolayı böyle davranıyor bizlere.
424 syf.
7/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
Popüler şeylerin oluşturduğu beklenti hissini sevmiyorum. Bu yüzden mümkün olduğunca geciktirmek istemiştim bu okumayı da. Gelin görün ki, yeni çıkan hiçbir kitabın olmadığı nezih kütüphanemizde karşıma çıktı. Eh, hadi okuyayım bari dedim. Sizi bilmem ama yeni şeyler öğrenmek her zaman büyük keyif veriyor bana. Bu romanın satır aralarında da "vay be" dedirten bazı ilginç araştırmalardan bahsedilmiş. Kaynakçalı falan olunca Azra Kohen okuyormuş gibi hissettim. Bunun dışında, sürükleyici bir macera romanı. Gerçekten çok sevebilirdim, bazı şeyler olmasaydı eğer. Evet, şimdi gelelim olumsuz bulduğum taraflarına: İlk olarak, sürekli "nöron" vurgusu yapılması beni çok yordu. Çünkü günlük yaşantımızda espriyle karışık belki bir iki kere kullanabileceğimiz bu kelimeyi sürekli tekrarlayan karakterler düpedüz absürd. Bu arada kitabı nöro-roman yapan şey de bu. Yani yazar iki sayfada bir nane deseymiş, nane-roman olacakmış kitap. Tamamen PR olayı. Sevmediğim diğer şey ise, genel olarak bir kitapta okumayı en sevmediğim şey: "Birazdan olacakları tahmin bile edemezdi", "Şimdi konuşabilseydi, yaşanacak acılar yaşanmayacaktı" tarzında, daha sonra olacaklara atıfta bulunan cümleler. Yazarlar bu kehanet cümleleriyle merak unsuru yaratmaya çalışıyor belki ama hikâye tefrika şeklinde yayınlanmıyorsa şayet, kelime kalabalığından başka bir şey olmuyor. Gereksiz, okuru yoran cümleler bunlar. Velhasılı kelam, ilk kitaba ilişkin benim düşüncelerim böyle. Kütüphaneye geldiğinde devamını da okurum ama umarım diğer kitaplarda nöron kelimesi daha az geçiyordur ve kâhinin ağzı daha sıkıdır. =)
Pia Mater
Pia MaterSerkan Karaismailoğlu · Elma Yayınevi · 201914,4bin okunma
Her ne kadar çekilen acıların yanı sıra sahip olu­nan sınırlı sayıdaki mutluluk yaşamı bir miktar katlanılabilir kılsa da yaşam önemli bir iyilikten yoksundur: Anlam. Tüm acılara katlanılabilir, tüm olumsuzluklara cesaretle göğüs gerilebilir ve bizden sonrakilerin de göğüs germesi sağlanabilirdi şayet tüm bunların bir anlamı ve amacı olsaydı...
Sayfa 38 - VAROLUŞUN NEDEN OLDUĞU ACILARA KARŞI BiR ÇÖZÜM ÖNERİSİ - MERT ALTINTAŞKitabı okudu
“Her bedenden, her zamandan, her coğrafyadan, her yaşayıştan insanın türlü acısını taşıyorum ruhumda… Güzel de olsa çirkin de, zengin de olsa fakir de, olaylar, kişiler, zamanlar, mekanlar değişse de hiç değişmeyen ve sürmeli kendisini tekrarlayan acılar…”
Sayfa 84
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.