Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kundaktan Gelen Ses Annem
KUNDAKTAN GELEN SES: “ANNEM” BURASI DA NERESİ? Meşe ağaçları, yapraklarının dansını rüzgâr eşliğinde seyre daldığı, bahar güneşinin hafiften yüz hatlarını bronzlaştıran, hayatın meşakkatli yamaçlarını şimşir ağacından yaptığı bastonu andıran değneğiyle tırmanmaya çalışan onca insan arasında yerimi almışım tarihini ve saatini tam olarak bilemediğim bir yaz günü. Hayat bana rahat yüzünü cömertçe gösterse de duyduğum ama göremediğim birkaç ses, oldukça telaşlı bir ortamın olduğunu istemsizce fısıldıyor kulağıma. Tek göz bir yerde aylarca sorguladığım sesler daha bir belirgin gelmeye başlamış ve ben şaşkın ördek yavrusundan farksızım şu an. Belki de yıllar sonra öğrenecektim dağların gökyüzüne kadar uzanıp sonsuzlukta bulutlar yutmuşçasına sisler içinde gizemli kalacağını. Hayal kurmanın ne kadar da anlamlı olduğunu bana sevgiyle davranan kadından öğrenecektim belki de.
“Kırlangıç yanlışlıkla bir odanın içine uçar. Dönmeye başlar, girdiği açık pencereyi bulamaz. Habire, içeriden gökyüzünü gördüğü pencere camlarından geçmeye çalışır. Giderek kanatlarini daha telaşlı çırpar, tahta bir kaynana zırıltısı gibi sesler çıkarır - hani o sapından tutup çevirdiklerimizden. K u ş c a m a i n a n m a z. Kendisini gökyüzünde zanneder, ama uçamadığını keşfeder. Kanatlarını çırparak duraksar. Tekrar camlardan birine doğru bir hamle yapar; sanki bu sefer hızı sayesinde içine hapsolduğu ağı parçalayanbilecekmişcesine. Oysa cama çarpar ve sersemler. Her hamleden sonra küçük tüylerden oluşan kuş biçimli kutu daha kötü sarsılır ve kalbi kanatlarından hızlı çarpmaya başlar. Gagasının altında bir damla kan belirir. Cama her vurduğunda bir damla daha oluşur. Nihayet, son çılgınca savruluş sırasında bir mucize olur. Hedeflediği pencere camını şaşırır ve açık olandan geçer. Açık havada olduğu hemen -daha kuyruğu çerçeveden çıkmadan- anlar. Bir cıvıltı çıkarır. Kısa, zor duyulan ama apaçık bir neşe cıvıltısı.” John Berger/Kral
Sayfa 3 - VadiKitabı okudu
Reklam
"Kılıç bak, koca bir tarih göçüyor."
10 Kasım 1938 günü sabahı Atatürk'ün gözleri kapalıdır göğsü mutemadiyen inip çıkmaktadır. Odada ve Sarayda derin bir sessizlik hüküm sürmektedir. Sağ tarafında baş ucunda Dr. Mim Kemal Öke duruyor, Dr. Mehmet Kamil Berk başını onun omuzuna dayamış ağlıyordu. Dr. Akil Muhtar Özden kendinden geçmiş, odanın içinde telaşlı adımlarla durmadan
Sayfa 271 - Güven KitabeviKitabı okudu
Ne zaman bir telaş sarsa etrafını Kiraz rengi oyuklar açılırdı dudaklarında. Kalbin, saniyede sekiz oktavlık sesler çıkarır dururdu. Bir şeyler olurdu ellerine. Titrerdi. Yerinde duramayan çocuklardı gözlerin Durmayan ve telaşlı. Haline gülerdi paylaçoluktan mezun insanlar Özenti ve yobazlıkta ileri.
Saudadenesrn
Saudadenesrn
416 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Serenade für die Zukunft
27 Ekim 2023 "Erken gitmek, geç kalmaktan her halükarda iyidir" mantığıyla 10.00 Münih uçağı için 06.00'da Sabiha Gökçen Havalimanına vardım. Annem, yıllarca gitmemiz gereken yerlere her zaman çok erken vardığımızı, çok hızlı yaşadığımı söylerdi. Alışkanlıklarını önemli bir yolculuk öncesi değiştirmesi imkansızdı insanın. Ya da
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 2021136bin okunma
RAGIP - 5
Ne yapayım bilmiyorum Yemin billah beynim duruyor Sağa gitsem çıkmaz sola gitsem daha beter Ümitsizlik gırtlağıma yapışıp namusuma göz dikerken Şu mavi gökyüzü benim gözümde boyanmış bir tavandan ibaret Birde kaç derece bilmem ama lambası var tepemde, kavuruyor Şu şiirler olmasa karşımda bir solukla bir yerlere yetişmeye çalışan insanlar suret
Reklam
İçimden geldi öyle bir nevi iç dökme
Bu aralar gündüz okuyamadığımı farkettim. Biraz şaşkınım. Oysa günün her saati fırsat bulunca okuyabilirdim. Gece hayat nasıl yavaşlıyor hatta biraz da duruyorsa zihnim de yavaşlıyor. Böylece daha iyi odaklanabiliyorum.Gündüz sesler, uğraşılan işler, konuşmalar, telaşlı koşuşturmalar, boş oturmalar…Ben dahil olmasam bile beni yoruyor. Bir de kafamdaki beni ziyadesiyle meşgul eden ve bir sonuca ulaşmayan(ulaştırmayan) düşünceler eklenince… Velhasıl bu aralar geceleri seviyorum. Aslında hep seviyordum. Kendimle kalmayı aynı zamanda yalnızlığı da seviyorum. Yalnızlık bir lütuf gibi artık
Ekim 1938.. Atatürk'ün sağlık durumu gittikçe kötüye gidiyor, geçirdiği koma hali günler sürüyordu. Sıkı bir tedaviden sonra komayı atlattı ve kendine gelmeye başladı. 29 Ekim günü geldi. O gün Cumhuriyetin 15. yaş günüydü. Atatürk, 29 Ekim'de Ankara'da olmayı çok istiyordu ama sağlık durumu onu engelledi. Yatağında Salih
Seni unutmayacağız Eşsiz Lider Büyük ATATÜRK…
Ekim 1938.. Atatürk'ün sağlık durumu gittikçe kötüye gidiyor, geçirdiği koma hali günler sürüyordu. Sıkı bir tedaviden sonra komayı atlattı ve kendine gelmeye başladı. 29 Ekim günü geldi. O gün Cumhuriyetin 15. yaş günüydü. Atatürk, 29 Ekim'de Ankara'da olmayı çok istiyordu ama sağlık durumu onu engelledi. Yatağında Salih
_Fizyonomi: Yüz Okuma Sanatı
_Schopenhauer: Fizyonomi bilimi, yüzden kişiliği okuma sanatıdır. Bir insanın çehresinin şekli şemali, ikiyüzlülüğün hakim olamadığı yegâne sahadır. Her insanının çehresi bir haritadır. Bir insanın çehresi, dilinden daha ilginç şeyler ele verir çünkü onun yüzü, söyleyip söyleyebileceği her şeyin özetidir. Dil bir insanın sadece düşüncelerini ele
Reklam
Annem Babam ve Çocukları
Hayatımı değerli kılan anneme ve babama derin bir sevgi ve sonsuz bir saygıyla… Geceleri yoksuluz Sabahları -gün ışığında- çok daha yoksul… Annem öğretmişti; “El etek açmayalım…/ namerde muhtaç olmayalım” diye Dört kardeş -saçlarımızda güneş, gözlerimizde deniz- Acımızı dörde böler Aramızda eşitçe pay ederdik yoksulluğu… Babam; İstanbul’u mesken
119 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.