Home
Search
Explore
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.40
Pdf'den kitap okumak cidden zor. Ama içerik harika olunca ve kitap elinde olmayınca mecbur kalıyor insan. İkinci Osho kitabım; 'Cesaret' adının hakkını veren bir kitap hem yazan, hem okuyan için. Ufacık yazıları astigmatlı gözlerle telefondan okurken çok zor zorlandım, başım çok ağrıdı ama hiç bu kadar altı çizilecek sözcük buldum mu bir kitap da emin değilim. Belki 'Çürümenin Kitabı'nda bu kadar altı çizilecek kısım bulmuştum. Gerçi bu kitap ile baya bir tezat oluşturuyor ama. Daha olumlu ve bir o kadar da cesur bir bakış açısı arıyorsanız 'Cesaret' acayip bir kitap. Kişisel gelişim türünde bir kitap gibi dursa da içerik çok yoğun bir felsefe barındırıyor. Osho, bir kere okuyunca sürekli okunmak istenecek bir kaynak...
Bu kitabı okurken kendimi çok şanslı hissettim. 70li yıllar benim için çok geçmiş ve mazi bir zamandı sanki. Eski zamanları dinlemek çok hoşuma giderdi. Bu kitabı, bu yüzden uzun süredir okumak istiyordum. Beni maziye götürsün diye.
Kitabı okurken anladım ve farketim aslında bende ucu ucuna yetişmişim çocukluğuma, çocukların çocuk olduğu zamanlara okuduğum bir çok oyunu bende oynamışım benim çocukluğum tableten telefondan uzak geçti zaman geçtikçe ve bu kitabı okudukça daha çok anladım.
Kendi çocukluğumun kıymetini daha çok anladım. Şuan ki çocuklara bakınca daha çok farkediyorum; aslında bu teknoloji bizi kültürümüzden, bizi yaratıcılığımızdan çok uzaklaştırdığını şuan bazı çocuklara dönüp bakınca beraber oynamayı bilmemeleri o kadar oyuncağa rağmen oynamayı bilmemeleri çok üzücü.
Gerçi bunun için aileleri çok suçlamamak lazım. Şuan sokaklar çocuklar için çok tehlikeli.
Çocukluğumda ne kadar şanslı olduğumu şuanki çocukları görünce daha çok anlıyorum.
Aslında bende 70li yılların içinden geçmişim...
Bizi maziye götürecek bir kitap okumanızı tavsiye ediyorum..
Bugün sizlere iki defa okuduğum kitabın yorumuyla geldim. İlk okuduğum zaman karekodları da okuma sürecime dahil ederek ilerledim. Kitabımızda mini öyküler, resimler ve haritalar içeren çok sayıda “QR” karekod var. Bu şekilde ilerlemek okuma sürecimi yavaşlattı. Fikir olarak değişik ve gelişime açık olduğunu kabul ediyorum. Fakat karekodların
182 syf.
·
Not rated
Bu kitaba başlayıp da bitirdiğim tarihler arasında herhalde bir 10 kitap okumuşumdur. Metroda, otobüste telefondan okuduğum bir kitap oldu benim için.
Sunay Akın'ın akıcı dili hoşuma gitse de hemen okumalıyım devamını merak ediyorum hissi uyandırmadı. Kızılderililer hakkında biraz bilgi birikimi oluşturdu, yer yer düşüncelere sürükledi. Okumak için boş vakit yarattığım değil ama boş vaktimi güzel değerlendirmemi sağlayan bir kitaptı diyebilirim.
Teşekkürler 'araştırmacı şair' Sunay Akın :)
Malorie (Kafes #2)
Herkese günaydın!
Geçen hafta, çıktığı zaman okuyup çok sevdigim Kafes kitabının devamı olan Malorie çıktı ve ilk kitabın sonundan sonra çok merak ettiğim için bu kitabı da okumak istedim.
Kitap, ilk kitabın sonunda kaldığımız noktadan 10 yıl, 'canavlar'ın Dünya'ya gelişinden 17 yıl sonrasında geçiyor. Yani Tom ve Olympia artık büyümüş durumda ve bir yandan Malorie'nin paranoyası artıp, çocuklara karşı daha savunmacı bir hale gelmişken bir yandan da Tom, artık göz bantlarının arkasındaki karanlığa sığınmaktan bıkmış bir durumda Malorie ile sürekli bir çatışma içerisindeyken hiç beklenmeyen bir haberle, Malorie, Tom, Olympia ve belki de tüm Dünya için birçok şeyi değiştirebilecek bir yolculuğa çıkıyorlar.
Kitabı genel olarak beğenmedim ama bazı noktalar o kadar heyecanlı ve o kadar çarpıcıydı ki sanırım beğenmediğim noktaları telafi edebilecek bir durumda diyebilirim.
Özellikle 17 yılı ve sahip olabileceği ancak canavarlar tarafından elinden alınmış geleceğinin acısını çeken ve çocukları için sürekli bir savaş halinde olan Malorie'nin ve Olympia ile Tom'un bu dünyadaki düşüncelerini okumak çok etkileyiciydi.
Ben kitabı epub olarak telefondan okudum ancak umarım yakında Türkiyede de yayınlanır ve daha çok kişi okuyabilir. Okuyabileceklere şimdi, okuyamayacaklara da Türkiyede çıktığında kesinlikle tavsiye ediyorum.
İhtiyarlamış mücadele.
Adı İhtiyar Balıkçı yada Yaşlı Adam Ve Deniz olan, Zülfü Liveneli'nin otobiyogrofik romanı Sevdalım Hayat kitabında bahsettiği ve o zamanlardan aklımda kalan okumak istediğim bir kitaptı. Zülfü Livaneli çocukluk yıllarında aşırı okuduğu için ailesi belli bir saatten sonra odasının ışığını kapatırmış, o da bu kitabı odasındaki divanın altında yarı kör bir el feneriyle okuyup 2 metrekare karanlık bir divan altından (divanaltı edebiyatı değil, bildiğimiz eski divan yataklar) masmavi okyanusa açılışını büyük keyifle anlatırdı kitabında. Adamın binbir zahmetle okuduğu kitaba biz yeni teşrif ettik. İşte bu yüzden o Zülfü Livaneli ben Çağlayan oldum :)
hizliresim.com/luJly2 balıktaysan özgürsün. Deniz beni her zaman rahatlatan bir alan balık tutmak ise ferahlatan bir hobi olmuştur. Denizin rahatlatmadığı kimse yoktur da bazısı bırakın balık avlamayı, ona dokunamaz, bazıları yemez, kokusuna bile tahammül edemez. Böyle insanlar da var işte tövbeestağfurullah.
hizliresim.com/J3jKhL
hizliresim.com/3DxuAN
hizliresim.com/8OXKYx
Tabi benim bu büyük hobim İhtiyar Balıkçının yanında lego gibi kalır.
Kitap, 84 gündür yelkenli sandalısıyla okyanustaki avlarından eli boş dönen ihtiyar bir balıkçının 85. gün okyanusa tek başına tekrar açılıp 700 kg'lık bir kılıç balığı yakalama serüvenini çok heyecanlı ve sade bir dille anlatıyor. Bazı cümleler oldukça tekrara düşmesine rağmen ben bu av hikayesini, mücadeleyi, şansı ve şanssızlığı çok sevdim. El feneriyle değil, E pub olarak son model telefondan okudum. Affet Zülfü Abi.
984 syf.
·
Not rated
Spoiler içerebilir..
Bireyciliğin olumlu sonuçlarını gösteren, kolektivizmi yeren ve medyanın halkı etkileme gücü ve halkı çıkarları doğrultusunda yönlendirme durumunu birbirinden farklı tespitlerle anlatan güzel bir kitap. Özellikle üreten/yaratan insana toplumun bakış açısı, ondan beklenilenler ve ondan yararlanmaya çalışan insanların
ben kitapta aşk üçgeni var sandım başlarda o yüzden keyfim kaçmıştı ama aşk üçgeni değil üçlü bir aşk var. bu durum iyice keyfimi kaçırdı sjdjjdjd şaka şaka banane alan razı veren razı bize bok yemek düşer. hiç orada değilim.
iki erkek ve bir kızımız var. kız gerçekten seviyo onları onlar da kızı. keşke erkeklerimiz de birbirlerini sevselerdi ortalık yangın yeri olurdu. kızın gelgitlerini sayfalarca okumak beni bi tık sıktı açıkcası. erkekler üçlü bir ilişki istiyor yani paylaşmak istiyorlar. kızımız Cecelia ikisiyle de GRUP yaptıktan sonra hala kararsızım tripleri beni bitirdi bi de ben tek eşliyim diye çocukların başkalarıyla yatmasını istememesi ahshdhdhjd ikiyüzlü.
erkeklerden biri olan Sean gerçekten kafa açan tiplerden. bizi telefondan dinliyorlar diyerek telefon kullanmaması ya da zaman maman diye zırvalayıp kızın apple watchını paramparça etmesi. acayip sinirimi bozdun olum sen. gözüme görünme ya salak.
erkeklerden diğeri de Dominic. bad boy triplerinde. dark bi tip. tek eşli bi kitap olsa dom’a düşüp haremime almıştım absbsbzb sessiz biri. sevdim seni dom. devam böyle.
ben devamını okurum kitabın sevdim ahshs yedi verdim ama olsun akıyo kitap
Sıkıldım demeden bir çırpıda okunabilecek harika bir kitap. Normalde eski zamanların uzun uzun anlatılan bol betimlemeli aşk hikayelerinden hoşlanmam ama bu kitap onlardan biri değil. Sabahattin Ali insan tahlilini o kadar iyi yapmış ki hayatımda insanlar hakkında düşündüğüm ama bir türlü dile getiremediğim cümleler bu kitapta huzur bulmuş sanki. Bazen Raif oldum bazen Maria Puder.
Tek sorunum bu nimeti görevlendirme sırasında ve telefondan okumak. Evde olup kitabın sayfalarını çevirerek okusaydım muhtemelen cümlelerin altını çizmekten fosforlu kalemimi bitirirdim.
Kedi-Fare ilişkisinin melankolik bir hali
Öncelikle bu bir seriymiş ve serinin son kitabıymış. Bunu bilmeden okudum ve açıkçası pişman olmadım çünkü kitap beni biraz yordu. Diğerlerini okusaydım çıldırırdım muhtemelen.
Kitapta bence genel anlamda kedi-fare ilişkisinin melankolik bir hali vardı. Olayı erkeğin gözünden okumak hoşuma gitti. Hatta kitabın sonunda 1 bölümlük kadın karakterin gözünden okurken bile uff hadi erkek karakter anlatsın diye sabırsızlandım. :D
Öyle klasik aşk kitabı gibi değil bence bütün pürüzleriyle gayet gerçekçi bir ilişki anlatılmış ama Olivia ve Caleb arasındaki ilişki biraz yorucuydu. Kadın karakterin sorunlu olduğundan sık sık bahsedilirken aslında erkek karakterin daha sıkıntılı olması şoku :D kızı darmaduman etmiş sonra gelip 'senden vazgeçmicem' diyor paşamıza bak ohh ne âlâ. Ama yine de çabaları hoşuma gitti. Âşıklar birbirlerine ama biraz takıntılı bir aşk. Özellikle erkeğin aşkı fazlasıyla takıntı. Ama şeyi sevdim hemen sevgili olmayıp sevgili olduktan sonra hemen evlenmemelerini,araya 10 yıl girmesini,kendilerine zan tanıyıp doğru zamanda ilişkilerine şans verip mutlu olmalarını sevdim ama bu ana gelene kadar bir sürü sıkıntı oldu tabi yine :d
Kitap mutlu sonla bitti ama böyle içinizi ısıtacak bir sıcaklıkta değil. Hani üşürsünüz ama ortamda ateş yoktur siz de telefondan ateş resmi açıp bakarsınız ya öyle bir son işte :D Yazar gerçekten iyiydi
