Televizyon ile pek aram yok. Arada denk gelirse belgesel ve trt2'yi izliyorum. Özellikle su savaşları favorim, her su bulunduğunda onlarla beraber bende seviniyorum :) Dizi takip etmiyorum. Ama Yunus Emre dizisini birkaç kere izledim yine de sarıyor.
Hayatın Anlamı
1.kısım Hayatın anlamı nedir?" sorusu hakiki bir soru mu yoksa yalnızca hakiki gibi görünen bir soru mudur? Tanrı, stratejik bir amaçla dünyayı yaratmış göksel bir mühendis değildir. O, dünyayı yalnızca kendi memnuniyeti ve yaratma hazzı uyarınca yaratmış bir sanatçıdır. Philosophical Investigations" gibi bir çalışmada
Reklam
Bir Portre: Cevher Dudayev Şu anda Çeçenya Devlet Başkanı olan Cevher Dudayev, Çeçen'dir. 1944 yılında doğmuştur. Hava Harp Okulu'ndan mezun olduktan sonra Hava Kuvvetleri Akademisi'ni bitirmiştir. 13 yıl sürgünde bulunmuş, Afganistan savaşlarına katılmıştır. Dudayev 1968'de SBKP üyesi olmuş ve bu üyeliği 1991'e kadar
taraf, akit vb
İnsanlar bu algı uzmanlarının eline emanet edilmişti. "Yalan ne kadar büyük olursa o kadar inandırıcıdır," diyen Goebbels yaşasaydı ve bizim aşağılıkları tanısaydı, herhalde, öğrenmem gereken çok şey varmış derdi... Birinci Dünya Savaşı'nda telgraf neyse, İkinci Dünya Savaşı'nda radyo oydu... Günümüzde ise televizyon aynı etkiyi sağlıyordu. "Son dakika" haberleriyle kitleler uyutuldu. O dönemde koca ordu, gömülmüş mühimmat, kuyularda bulunmuş binlerce kemik yalanlarıyla adeta hipnotize edildi. Anamız saydığımız milletimiz de olup bitene sadece baktı. Bir yıldız gibi kayıp giden kendi geleceğiydi. Maalesef bir avuç yurtsever dışında kimse oynanan oyunun farkında değildi. Hâlâ da tam olarak farkında olduğu kanısı taşımıyorum. Bir dönem bu ülkede karanlık birtakım işler çevrilmedi mi? Hukuksuz işler yapılmadı mı? Maalesef hepsi oldu. Bunlarda ülkeyi yöneten siyasilerin hiç mi sorumluluğu yoktu? Neden bu kirli işlerin bütün sorumluluğu ordu üzerinden çözülmeye çalıŞıldı? Bunlar üzerinde ciddi olarak kafa yorulmalıdır. Ama bizim kafa yormaya, sorgulamaya değil; her işin kolayına kaçma alışkanlığımız var. Bu tutum her zaman baskın çıkıyor. Kökünde derin bir cehalet izi taşıyor. Bu cehalet yenilmeden hiçbir şeyi rayına oturtmak mümkün değildir. Amacım halkı suçlamak değil. Ön teker nereden giderse arkadaki de onu takip ediyor.
Seksen üç yaşına varmış bu ak sakallı ihtiyar, başındaki beyaz takke gibi, gözlerine giydiği öfkeli bakışlarını da hiç değiştirmeden, bütün dünyayı "ah gâvurlar, ah dinsizler" diye yargılayan bir Müslümanlık abidesi olarak dolaşan, dinin özeti olan "Allah'tan kork!" emrinin canlı bir örneği gibiydi. "Allah'ı
Sayfa 341 - Doğan KitapKitabı okudu
Yirminci yüzyılın belki de en popüler uğraşı savaş. Aynı yüz­ yılda iki dünya savaşı ve içinde bulunduğumuz sürekli savaş yüzünden herkes silahlara, savaşlara aşina. Çocuklar 10 yaşı­na gelmeden uçak, tank, roket çeşitlerini biliyor. Televizyon ekranlarında çeşitli yerlerdeki savaşları seyrediyoruz her ge­ce. Savaşa ilgi çok, ama artık kimse asker olup da ölmek iste­miyor, o işi profesyonel ordular, çapulcular, milisler ve evle­ri yurtları saldırıya uğrayanlar ya da kadınlarının, çocuklarının ırzına geçilenler yapıyor. Milyonlarca insan için bu gün­lük gerçek, yüz milyonlar için de bir seyir ve hattâ eğlence bi­çimi. Özellikle video oyunları ve VR simülasyonlarıyla uçak­lar, tanklar ve roketlerle her gün savaşıyoruz. Oyunların gide­rek ucuzlamasıyla savaş sıradan bir eğlence biçimi oldu. Eğ­lence şirketi yetkilileri bunu bir anlamda düzeltmek, her ba­bayiğidin harcı olmayan savaşı, gerçek müşterilerinin oluştur­duğu seçkin bir topluluğa sunmak istiyorlar.
Sayfa 149Kitabı okudu
Reklam
İttihat, Osmanlıda oğlancılık, Rabıta, 28Şubat, Apollo, Yunan...
_İttihat Terakki Cemiyeti_ _Mustafa Kemal Paşa, Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Fethi Okyar, Halil Kut, Mehmet Akif Ersoy, Fahrettin Paşa, Enver Paşa, Cemâl Paşa, Talat Paşa, İsmet İnönü, Celal Bayar, Ali Fuat Cebesoy, Ali Çetinkaya, Ziya Gökalp, Hacı Bekir, Tevfik Rüştü Aras, Said Halim Paşa, Nuri Conker, Çerkez Ethem, Yunus Nadi… _1889 devletin
Şiir Sanatı, Mutlu olma Sanatı, Komedi Sanatı
_Lord Byron_ _Ey güzel okur! Bir kez burnunu uzattığın bu sayfaların içinden bir daha çıkamayacağına ant içerim! _Tabuttaki ceset gibi yalnızdım. Yalnızdım bir bulut gibi. Yalnızlık dediğim haremindeki sultanınkidir. Mağarasındaki bir münzevinin değil. Hava saydam, gök mavi ve toprak kıvançlıyken, görünmekten hoşlanmayan, çatık kaşlı bulut gibi
_Psikolojik Harp_ İkna, Hipnoz, Büyü, Algı...
_Psikolojik harp, dünyanın en güçlü silahıdır. İnsan zihnini biçimlendirme sanatıdır. Aldatmadır, hiledir, düşünceleri manipüle etmek ve zehirlemektir. Düşmanı suya götürüp susuz getirmektir. Var olmayanı varmış gibi göstermek, var olanın zihinlerde reddedilmesini sağlamaktır. Başkalarının etkisi altında oldukları halde kendi iradeleriyle hareket
Diyalektik *
_Spinoza: Anlamak, sevmenin başlangıcıdır. _Leonardo da Vinci: Anlamadığın bir şeyi, ne sever ne de nefret edersin. _Marki de Sade: İnsanın anlamadığı ve bilmediği bir şeyden hoşlanmaması kadar doğal bir şey olamaz. _Gazali: Bir şeyi sevecek ya da düşman olacaksan, onu bilmen gerekir. _Freud: Sevmek için anlamaya gerek yok çünkü insan duygusal
Reklam
Beklenmedik bir başka tasarım, televizyonun değeri anlaşılamamış ortak mucitlerinden Philo Farnsworth'un füzyon ma- kinesidir. Farnsworth çocukken, bir çiftçinin tarlasını pullukla sıra sıra sürme şeklini düşünerek orijinal televizyon fikrini ortaya attı. On dört yaşında kendi prototipinin ayrıntılı bir taslağını bile çizdi. Farnsworth, bu düşünceleri, hareketli görüntüleri bir ekran üzerine düşürebilecek tamamen elektronik bir cihaza transfer eden ilk kişiydi. Ne yazık ki, bu çığır açıcı buluşundan faydalanamadı ve RC * A ^ 99 ile uzun, karmakarışık patent kavgalarına saplandı kaldı. Hatta verdiği hukuk savaşları onu delirtti ve gönüllü olarak bir akıl hastanesine yattı. Televizyon üzerine yaptığı öncü çalışmalar büyük ölçüde gözden kaçtı.
Sayfa 333 - 334 - PdfKitabı okudu
106 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.