"Sorun, televizyonun bize eğlendirici temalar sunması değil, bütün temaların eğlence olarak sunulmasıdır ve bu da bambaşka bir sorun oluşturur."
Sayfa 101Kitabı okudu
"Televizyon, deyiş yerindeyse, toplumsal ve entelektüel evrenin arka planındaki radyasyon, yüzyıl önceki elektronik big-bang'in neredeyse gözle görülmez kalıntısıdır; bu bizim o kadar yakından bildiğimiz ve Amerikan kültürüyle o kadar iç içe geçmiş bir durum yansıtır ki, fondaki cılız tıslamasını artık duymayız ya da parlayıp sönen gri ışığını artık görmeyiz. Demek ki televizyonun epistemolojisi büyük oranda dikkat çekmemekte, onun kurduğu "ce-ee" dünyası bize artık, tuhaf bile gelmemektedir."
Reklam
Peki ama, ya duyabileceğimiz hiçbir acı çığlığı yoksa? Bir eğlenceler denizine karşı kim silaha sarılmaya kalkışır? Ciddi söylemler, kıkır kıkır gülmeler arasında kaynayıp gidiyorsa kime, ne zaman ve hangi ses tonuyla şikayette bulunabiliriz? Bir kültürün kahkahadan boğulmasının panzehiri nedir?
Sayfa 192 - Ayrıntı YayıneviKitabı okudu
"Kuşkusuz söz, asli ve vazgeçilmez olan araçtır. Bizi insan yapan, insan olarak kalmamızı sağlayan, aslında insanın anlamını tanımlayan, sözdür."
Orwell kitapları yasaklayacak olanlardan korkuyordu. Huxley'in korkusu ise kitapları yasaklamaya gerek duyulmayacağı, çünkü artık kitap okumak isteyecek kimsenin kalmayacağı şeklindeydi. Orwell bizi enformasyonsuz bırakacak olanlardan, Huxley pasifliğe ve egoizme sürükleyecek kadar enformasyon yağmuruna tutacak olanlardan korkuyordu. Orwell hakikatin bizden gizlenmesinden, Huxley hakikatin umursamazlık denizinde boğulmasından korkuyordu. Orwell tutsak bir kültür haline gelmemizden, Huxley duygu sömürüsüne dayanan içki alemleri ve tek başına iple asili bir tenis topuyla oyalanmak gibi şeylerle ömür tüketen önemsiz bir kültüre dönüşmemizden korkuyordu. Huxley'in Cesur Yeni Dünyasında belirttiği gibi, tiranlığa karşı direnmek üzere daima tetikte bekleyen kamusal özgürlükçüler ile rasyonalistler, "insanın neredeyse sonsuz olan eğlence açlığı"nı hesaba katmamışlardı. Huxley, Orwell'in 1984'ünde insanların acı çekerek denetlendiğine dikkat çekerken; Cesur Yeni Dünya'da insanlar hazza boğularak denetlenmektedirler. Kısacası Orwell bizi nefret ettiğimiz şeylerin mahvetmesinden korkarken, Huxley bizi sevdiğimiz şeylerin mahvedeceğinden korkuyordu.
İdeolojinin yerine kozmetiğin geçtiği, hakikatin imaja yenik düştüğü, her şeyin eğlenceli bir biçimde sunularak içeriksizleştirildiği, müthiş bir enformasyon bombardımanının insanları parçalara ayırarak tepkisizleştirdiği, hafızanın kaybolduğu, algılamanın ve muhakeme yeteneğinin azaldığı bir dönem.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.