Ana Haber’e dair
Eğlence televizyondaki tüm söylemlerin üst ideolojisidir. Tasvir edilen şey her ne olursa olsun, hangi bakış açısından sunulursa sunulsun, her şeyi kapsayan olasılık onun eğlence ve keyif amaçlı orada bulunduğudur. Tam da bundan ötürü, bize her gün trajediler ve barbarlıklardan fragmanlar gösteren haber programlarında bile, spikerler bizden “ yarın tekrar birlikte olmamızı” ister. Niçin? Cinayet ve kargaşa ile geçen birkaç dakikanın, aylarca uykusuz geceler geçirmeye yetecek bir malzeme olduğu düşünülebilir. Spikerlerin davetini kabul ederiz çünkü “ haberlerin” ciddiye alınmayacağını, yani deyim yerindeyse hepsinin eğlence amaçlı olduğunu biliriz.
Sayfa 120 - Ayrıntı, 11. Basım 2022, çev: Akın Emre PilgirKitabı okudu
Karl Marx bu eserde şöyle retorik bir soru sorar: “Matbaalar, hatta baskı makineleri var olsaydı, İlyada destani olabilir miydi?
Sayfa 70 - Ayrıntı, 11. Basım 2022, çev: Akın Emre PilgirKitabı okudu
Reklam
Pascal ve Olasilik
“Olasılık ilkelerini ortaya koyan Blaise Pascal 1623’de doğdu. O zamanlar zengin ailelerin çocukları evde eğitim görürlerdi, bu yüzden Pascal’ı da hem babası, hem de özel öğretmenleri eğitmişti. Ama Blaise’nin babası onu çok çalıştırmak niyetinde değildi, asil oğlunun yorulması işine gelmezdi; bu yüzden de ona dillere odaklanmasını ve matematiği
Bazı kişilerse, şu an oturdukları yerde muhtemelen televizyon izlerken, değişmeyen bayağı muhabbetlerine devam ederken, gerçekte hayatın akıp gittiğinin farkındalar, ama harekete geçemedikleri için uçamayan ve çaresizce bekleyen bir akbaba gibi, önlerine düşecek bir heyecan kırıntısından, sözde sanatçıların yaşamlarından, magazin gündeminden bir parça eğlence bekliyorlar. Leş eğlencesi. Biz yarın yine yollara saldıracağız, hayata sarılacağız...
...... bir kültürdeki mevcut iletişim araçlarının o kültürün entellektüel ve toplumsal meşguliyetlerinin şekillenmesinde başat bir etki yaptığının mantıklı ve özellikle geçerli bir varsayım olduğuna inanıyorum.
insan «dokuzdan beşe» çalışan bir kişi olarak iş gücünün ya da yöneticiler ve kâtipler gibi bürokratik gücün bir parçası olmuştur. Çok az insiyatife sahiptir. Görevleri, işin yönetmeliği ile çizilmiştir. Basamağın üstündekilerle altındakiler arasında çok az bir fark vardır. Hepsi, yönetmeliğin yapının tümü için belirlediği işi, belirlenen hız ve belirlenen tarzda yaparlar. Hatta duygular bile tanımlanmıştır: neş'e, hoşgörü, güven, tutku ve hiç kimseyle çatışmadan herkesle geçinebilme yetisi. Eğlence de bu denli zorlayıcı bir yolla olmasa bile, benzer şekilde düzenlenmiştir. Okunacak kitaplar, kitap kulübünce seçilir. Filmler filmcilerle sinema sahipleri tarafından verilen ilânlarla saptanır. Geride kalanlarsa, hep yeknesaktır: arabayla pazar gezintisi, televizyon programları, kâğıt oyunları ve toplantılar. Doğumdan ölüme, pazartesinden pazartesiye, sabahtan akşama tüm faaliyetler düzenlenmiş bir örnek hale getirilmiştir. Böylesi bir düzenin ağına düşen kişi, insan olduğunu, tek bir birey olduğunu nasıl hatırlar? Düş kırıklığıyla, üzüntüyle, sevgi özlemi, hiçlik ve ayrı olma korkusuyla doluyken yaşama şansına bir kez sahip olduğunu nasıl aklına getirebilir?
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.