Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan "dokuzdan beşe" çalışan bir kişi olarak işgücünün ya da yöneticiler ve şeflerin bürokratik gücünün bir parçası olmuştur. Çok az inisiyatife sahiptir. Görevleri, işin yönetmeliği ile çizilmiştir. Basamağın üstündekilerle altındakiler arasında çok az bir fark vardır. Hepsi, yönetmeliğin yapının tümü için belirlediği işi, belirlenen hız ve belirlenen tarzda yapar. Hatta duygular bile tanımlanmıştır: neşe, hoşgörü, güven, tutku ve hiç kimseyle çatışmadan herkesle geçinebilme yetisi. Eğlence de bu denli zorlayıcı bir yolla olmasa bile, benzer şekilde düzen- lenmiştir. Okunacak kitaplar kitap kulübünce seçilir. Filmler, yapımcılarla sinema sahipleri tarafından verilen ilanlarla saptanır. Geride kalanlarsa hep tekdüzedir: arabayla pazar gezintisi, televizyon programları, kâğıt oyunları ve toplantılar. Doğumdan ölüme, pazartesiden pazartesiye, sabahtan akşama tüm faaliyetler düzenlenmiş, bir örnek hale getirilmiştir. Böylesi bir düzenin ağına düşen kişi insan olduğunu, tek bir birey olduğunu nasıl hatırlar? Düş kırıklığıyla, üzüntüyle, sevgi özlemi, hiçlik ve ayrı olma korkusuyla doluyken yaşama şansına bir kez sahip olduğunu nasıl aklına getirebilir? #erichfromm #sevmesanatı
Allah'ü Teâlâ 'nın gösterdiği yoldan gidenler hakkında günümüzdeki cahiliyet mensuplarının ne düşündüğüne bir göz atacak olursak görürüz ki; Onları sapıklıkla itham etmekte ve kendi saflarında bulunanları yani cahiliyetin iğrenç bataklığına gömülenleri doğru yolda kabul etmektedirler. Bunlar, kendini teşhir etmeyen genç kızlarımıza ve çıplaklığa itibar etmeyen yiğitlerimize hor gözle bakarlar. Onların vekâr, iffet ve nezaketlerine irtica, gericilik ve köylülük damgasını vurmak gibi bedbahtlıklara düşerler. Evet cahiliyet mensupları, organize ve propaganda imkânlarının tamamını seferber ederek o güzelim vekâr, iffet ve nezaketi cahiliyet batağının kirli çamurlarına bulamaya çalışırlar. Futbol, film, sinema, televizyon ve saire tutkusu olmayan; dans ve eğlence salonlarına itibar etmeyen gençlerimizi de; Soğuk, içine kapalı, kültürsüz, hayatı anlamaz gibi sözlerle bayağılaştırmaya çalışır, bu yoldan hayatlarını heba etmelerini sağlamak için uğraşırlar. Cahiliyet, aynı cahiliyettir. Ancak şekil ve şartlar yönünden değişmiş olabilir. 6.cilt
Reklam
Yalnızlık
İnsanlar evlerinin içinde dahi yalnız. herkes kendi odasında, kendi eğlence âletiyle meşgul; kimi televizyon seyrediyor, kimi bilgisayarıyla oynuyor. O yalnızlıkta insana kutup yıldızı gibi yol gösterecek, yalnızlık duygusunu giderecek tek şey, varlığın temel nedenini fark etmek ve Cenab-ı Hakk'ın varlığını tüm hücrelerine kadar hissetmektir.
Bu kitabın geri kalanında hedefim, televizyon epistemolojisini tekrar görünür kılmak. Somut örneklerle televizyonun bilme şeklinin, tipografinin bilme şekline ödünsüz derecede düşman olduğunu; televizyondaki söyleşilerin uyumsuzluğu ve önemsizliği teşvik ettiğini; "ciddi televizyon" ifadesinin kavram kargaşası olduğunu ve televizyonun yalnızca tek bir kalıcı sesle yani eğlencenin sesiyle konuştuğunu göstermeye çalışacağım.
Sayfa 111Kitabı okudu
Fotoğraf bu sınırsız çeşitliliğin tikel unsurlarını belgeler ve göklere çıkarır. Dil onları anlaşılır kılar.
Sayfa 103Kitabı okudu
Sözcüklerin ve cümlelerin aksine, fotoğraf bize dünya hakkında, imgeleri fikirlere dönüştürmek için dilin kendisinden yararlandığımız durumlar haricinde hiçbir fikir veya kavram sunmaz.
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
Bilgi denizinde, kullanmaya değer çok az şey vardı.
Matbaanın hakim olduğu bir kültürde, kamusal söylem olgular ve fikirlerin tutarlı ve düzenli bir yapılanmasıyla nitelenme eğiliminde olur.
Televizyon kültürüne ait insanlar gerek sözlü gerek görsel açıdan "yalın bir dile" intiyaç duyarlar ve bunu bazı hukuki koşullara talep edecek kadar ileriye götürürler.
Var olmak basında olmak demekti: dünyanın geri kalanı giderek daha gölgeli ve belirsiz hale gelmeye başladı.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.