İçilmezmi ki yemek üstüne de şöyle bir kahve
Az şekerli çok kaynamış veya sade Konuşulsun fiskos edilsin
Sürülsün bir yandan da havagazına cezve Hayal vericidir gönül açıcıdır
Isınmış suda höpürdedikçe telve
Kalmaz bu fokurdamayla köpük kalmaz ama
Başka olur Hacivat’a başka lezzet verir Sonunda Kamer Hanım’ın eliyle uzatılan kahve
Salah Birsel
aslında cellat ölür her gün yeniden
telvesinde yarı ezik bir dudak
yazarken ölülerin falını
mektepli sandalyelerin kırdığı kalem
kan tadı gelir kahveden
Beni böyle bırakıverdi telve gibi. Kendi falıma kapandım: Fincanda ters duramadım; önce tabağıma, sonra şehre aktım. Nazar olsam ruhuma değecektim. Aşka sebep ararken aşkla neticelendim.
"Kahve acı. Olsun. Daha iyisini hak etmiyorum belki de. Sırasıyla bir esniyorum, bir iç çekiyorum. Pişmanlık , şu fincanın dibindeki telve gibi birikiyor, porselen vicdanımın dibinde."
Beni böyle bırakıverdi telve gibi. Kendi falıma kapandım: Fincanda ters duramadım; önce tabağıma, sonra şehre aktım. Nazar olsam ruhuma değecektim. Aşka sebep ararken aşkla neticelendim.