Merhaba sevgili okurlar, kitapla ilgili yazacaklarıma geçmeden önce birkaç bir şey söylemek istiyorum. Deprem bölgesinde yaşamını sürdüren biri olarak ne söyleyeceğimi neyi temenni edeceğimi dahi bilmiyorum. Zor günler geçiriyoruz bu olayların üzerine birkaç hafta önce dedemi kaybettik. Bu depremler, artık dolu dolu dede diyebileceğim birinin bu dünyada kalmaması, avizeye bakıp durmalar, evlerde yanan ışık aramak benim için ailem için dahası pek çok kişi için zor. Umarım bu buhranlı dönemi bir an önce hayırlısıyla kolay bir şekilde atlatırız. Daha ne söyleyeceğimi bilmiyorum bu depremlerde yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet yakınlarına başsağlığı ve sabır, yaralı ya da şu an hastanede yatan bütün hastalara acil şifalar diliyorum...
Biraz uzun olduysa affola...
Kitaptan bahsedip gidiyorum. "Hasta biriyim ben..." diyerek başlıyor yazdıklarına yeraltı adamı. İnsanın yeraltısı kafasının içidir. Dostoyevski, beni biraz zorlayacak, söylediklerini anlamam için bazı sözlerini iki üç defa okuyacağım bir kitapla çıktı karşıma. Kitapta ana karakterin iç dünyasını hiç gizlemeden ve muazzam bir şekilde yansıtması çoğu zaman vurucu sözlerle desteklemesi beni kitaba hayran bıraktı. Okuyan herkesin kendinden bir parça bulacağı, bu sebeple de kitabı benimseyeceğine adım kadar eminim. Hani bazen hissettiklerimizi anlatamayız ya işte kitap sizi sizden iyi tanıyor ve sizin hissettiklerinize tercüman oluyor. Aslında kitabın kahramanı sensin, benim,biziz. Üzerinde durup düşünülmesi, her bir cümlesi sorgulanarak okunması gereken muazzam bir kitap.