Hayatım temsili bir yenilgi gösterisidir
Okulu seven çocuklara bıkkınlık getiren
Yağmurda yalnız kalır, seyircisi yoktur
Onun için yaşamak alelade bir lükstür
Rüzgara karşı kalem oynatır hayatım
Damla damla buyur beyninde bir gül
Bir şiirdir ve hiç de kötü değildir
Dizeleri birbirine iteleyerek geçer
Sararmış bir devrimci fotoğrafıdır hayatım
Genelevi bulamayan yeniyetmeye benzer
Yalnızlığı yalnızlıktır ve çok sıradandır
Her hafta sonu annesini görmeye gider
Kartpostal görüntüleri ile intihar eder
Donar kalır bir aynada eli yüzü çıplak
Altıncı filo gibi bir şeydir, isyanlar bastırır
Yasaktır elini koynuna sokmak yasaktır
Sonuçta bir hayattır, naftalinler kullanır
Parası çıkmazsa gider sakal bıyık bırakır
Sevgilisi yoktur ve artık sevgiside yoktur
Radyoda söylenmeyen bir ölüm sessizce kepenklerini kapatır...
/
Namaz, ne kadar kıymettar ve mühim hem ne kadar ucuz ve az bir masraf ile kazanılır hem namazsız adam ne kadar divane ve zararlı olduğunu, iki kere iki dört eder derecesinde kat'î anlamak istersen şu temsili hikâyeciğe bak, gör:
Bir zaman bir büyük hâkim, iki hizmetkârını, her birisine yirmi dört altın verip iki ay uzaklıkta has ve güzel bir
Namaz öyle ki olmazsa olmazımız olmalı, insanın ruhunu ferahlatan, daralan kalbini genişleten bir nefestir. Böyle bir bilet varken değerini bilip güzel işlerde harcayalım. :)Kitabı okudu
Türkler çok milliyietperver olduğu için ekalliyetlerin milliyetlerine hürmetkârdırlar; temsil dedikleri iddiâda olmak şöyle dursun temsili beyhude bir zahmet sayarlar. Türk milleti bir dinde ve bir mezhepte olan ve Türkçeyi müşterek lisan telakki eden, Türk, Kürt, Çerkes, Arnavud ve Boşna:k unsurlarının kurûn-ı vusta'dan beri terkibiyle vücud bulmuş bir millettir. Bu kütle birdir ayrılmaz; ancak kendi inkişafını özler, kendinden olmayan ekalliyetlerin cemaat teşkilatını, mekteplerini hür bırakır.
Sayfa 65 - Milli Eğitim Basımevi - İstanbul 1970Kitabı okudu
Tausk’un hastalarından biri, sevgilisiyle kavga ettikten sonra kliniğe getirilen bir genç kız, şöyle yakınmaktadır:
Gözler düzgün değil, döndüler. Düzgün bir dille sevgilisine karşı yaptığı bir dizi suçlama üzerinden buna yine kendisi açıklama getirmektedir. "Onu bir türlü anlayamamaktadır, adam her defasında farklı bir görünüm içindedir, riyakâr bi risidir o, bir göz döndürücüdür, onun gözlerini döndürmüştür, artık dönmüş gözlere sahiptir, bunlar kendi gözleri değildir artık, dünyayı başka gözlerle görmektedir şimdi.”
Hastanın kendi anlaşılmaz sözlerine dair yine kendisinin ortaya koyduğu ifadelerin çözümleyici değeri vardır, çünkü genel olarak anlaşılır olan ifade biçimi onların eşdeğerliğini içermektedir; aynı zamanda şizofrenik söylemin anlamı, oluşumu ve gelişimi hakkında bilgi vermektedir. Tausk’la hemfikirim ve bu örnekten yola
çıkarak organla (gözle) kurulan ilişkinin kendini bütün içeriğin temsili olarak ortaya koyduğunu vurgulamak istiyorum. Şizofrenik konuşma burada hipokondrik bir özellik göstererek organ dili haline geliyor
Tanrı bir varlık mıdır?
Eğer öyleyse boktur,
Öyle değilse
yoktur.
Ve yoktur da
ama en mükemmel temsili sayısız bir am biti grubunun
yürüyüşü olan
ilerleyen şu boşluk gibi.
Fazlası değil böylesi.Beraber Kuran okuyalım,
namaz kilalım, Umreye gidelim, güzel aktiviteler
yapalım, kitap okuyalım, resimler çizelim,
gezmediğimiz yerleri gezelim, mutfakta güzel
yemekler pişirelim, birbirimizin hep mutluluğunu
düşünelim kötü enerjilerden hep uzak duralım
Şuan temsili olan fotoğrafların yerini ileride
gerçekleriyle doldurmakta nasip olur inşallah
Asıl hata, tapınanların evrimini kabul ederken Tapınılanın evrimini göz ardı etmektir. Tanrıya bağlı olanların gösterdiği ilerleme O’nun kendisine layık görülmüyor. Yani fikirlerin temsili olarak siz ve ben nasıl geliştiysek aynı anlamda bu tanrılar da gelişmiştir. Bu belki size garip gelecektir - Tanrı’nın gelişmesi fikri. Oysa o bunu yapamaz. O değişmezdir. Aynı anlamda gerçek insan da asla gelişmez. Fakat insanın Tanrı’ya ilişkin düşünceleri sürekli değişmekte ve gelişmektedir.
Mesnevi tarzında kaleme alınan eser, temsili hikayeler yerine doğrudan öğütlerden oluşmaktadır. Attar, üst perdeden bir emir cümlesi yerine, tavsiye niteliğinde emirlerle insanı kendine getirmeyi amaçlar. Ahlaki bir temel kuran Attar, din binasını bu temel üzerine inşa eder. Dinin hayata uygulanmaya çalışılan boyutunu, kimi zaman birebir, kimi zaman toplumsal duruş üzerinden oluşturur.
Eserde her konunun temelinde merhamet bulunurken, dinin nasihat olduğunu da açıkça ortaya koyar. Kısa ve öz olarak insana hayat meşgalesi içindeyken yolunu her zaman çizebileceği kulak küpesi olabilecek nasihatler sunar. Bunları olabildiğince maddeler halinde ve akılda kalıcı olmasını sağlayacak sadelikte yapmaya çalışır. Kitabın arkasında yazan şu cümle çok hoşuma gitti .“Bu eser, sadece Müslümanlara değil; her din, her mezhep ve her meşrepten bütün insanlığa seslenen insanca yaşama rehberidir.” Bu kitap bize bildiklerimizi ve bildiğimizi sandıklarımızı tekrar anlatmaktadır
Belki hızlı okuma ile bir saatte bitebilecek eser, bir ömür boyu uygulama gereken rehber bir başucu eseri gibidir. Her başınız sıkıştığında eseri alıp elinize, gönlünüzü ferahlatacağınız bir kitap.
PendnameFeridüddin Attar · Sufi Kitap · 20191,595 okunma