Yolumu şaşırdım
Karanlık bir gecede
Dar sokaklar arasında
Tenha mı tenha bir caddede
Havlayan köpek sesleri
Sarhoş serserilerin kahkahaları
Korkarak atan kalbim
Boşuna çırpınan bedenim
Geçiyorum her sokaktan tekrar tekrar
Ve giriyorum yine bir çıkmaza
Çöküyorum bir duvar dibine
Düşüyorum umutsuzluk nehrine
Akmaya başlıyor gözyaşları
Yankılanıyor hıçkırıklar
Beni titreten rüzgar
Uğuldayan sesler
Kararan düşünceler
Karanlığa düşen zihnim
Ve kimsesizliğin verdiği korku
Zeynep S.
𝙸𝙸𝙸.
ürkekse, yaprakları sararır çiçeklerin
yorgun bir yalnızlıktan geriye kalan nedir
nicedir karanlığı bitmiyor denizlerin
nicedir kahrolası bir değirmendir rüya
garip gölgeler vardır ardında sessizlerin
bu hicranlı yaşamak, bu müheyya pelerin
kim der ki kan rengiyle yine boyansın güzel
sen ki, en ihtişamlı tahta şâyânsın güzel
varlık ne yârdır bize, ne de düşmandır elem
bilmeyenler anlamaz nerde âyânsın güzel
dudaklarından alır mürekkebini kalem
kırılan kâselerden süzülünce türküler
mihengine gün doğar acının; ruhum güler
ꀤꀤ.
ihtiras kin ve köpük, zakkuma candır isyan
bir sondur biliyorum, son birin kitabı aşk
bir damla gözyaşında boğulur mu bu hayal
avuçlarında dağlar küçülüyor mahşerin
gel bu mağlup sultanın inleyen tahtında kal
gör ki, nasıl taşırmış sensizliği bir hamal
söyle, şimdi şehirler kime inansın güzel
aklımda binlerce yıl, ufkumda ânsın güzel
geceyi titretiyor o mücella gözlerin
melek değil, cin değil, sade insansın güzel
ırmaklar divanedir yurdumda; viranedir
sensiz kalan saraylar, münzevi; ruhuma bak
mor bakışlı bir ölüm, yaralı kuş ve leylâk
siyah bir mumya mıdır bu hayal vâdisinden
çıka gelir ansızın gölgesiyle, bir umut
bir düş, karanlığında kaybolur menzillerin
rüzgâr kıvılcımları doldurur içimize
tutuşan saçlarından ateş akar gecenin
alamaz göklerinden kimse rüyanı senin
kaînat sarayında baht-ı devransın güzel
bırak da kehkeşanlar yolunda yansın güzel
pür telaş uyansa da uykusundan bilgeler
bu sevdalı arzuhal arşa dayansın güzel
belki bir gün âhınla alevlenir gölgeler
rüzgâr umut arıyor saçının tellerinde
gizem hâlâ hicranlı bir bahar ellerinde
IX
Evime hür, başın dik olarak,
Evimin kadını olarak gir
(Aynı şiirden)
Liza’nın önünde şaşkın, bitkin, iğrenç derecede bozulmuş bir halde duruyordum; galiba bir yandan gülümsüyor, bir yandan da tıpkı önceden, can sıkıntıları arasında düşündüğüm gibi pamuklu, hırpani sabahlığının önünü kavuşturmaya çalışıyordum. Apollon bir iki dakika durduktan
Bilirim.
Her gün doğmadan kızıllığına yazar adını…
Bilirim her martı dokunmadan denize kendi dilince tekrarlar duanı...
Ve her gül açmadan kollarını bu dünyaya, Senin kokunu bular yüreğine…
Bilirim düşmez güneş toprağın hiçbir zerresine hatırlamadan Seni…
Bilirim seversin Sen Seni seveni…
Ey beni en çok sevenin en sevdiği…
Ey gönlümdeki sevgiye
. . .
ŞİİR-MİİR
K/aralamalar
(Not: Mükerrer kayıtlar, sâir hata ve düzenlemeler bir ara yapılacaktır inşallah, diyelim... Bu hususta okurlardan özür dileriz...)
siyah bir mumya mıdır bu hayal vâdisinden
çıka gelir ansızın gölgesiyle, bir umut
bir düş, karanlığında kaybolur menzillerin
rüzgâr kıvılcımları doldurur içimize
tutuşan saçlarından ateş akar gecenin
alamaz göklerinden kimse rüyanı senin
kaînat sarayında baht-ı devransın güzel
bırak da kehkeşanlar yolunda yansın güzel
pür telaş uyansa da