OTORİTEYE İTAAT VE KUTSAL İSYAN VAZİFESİ...
- "Hristiyanlıkta “iki kılıç doktrini” vardır. İslâm’da ise “iki kılıç bir kına sığmaz” anlayışı. (Şimdi bunu der demez, hadi ispatla diye ortaya çıkan bir ruh hastası daha olursa kaçar giderim. Ne ispatı ya burada mahkeme mi kuruyoruz? Ben fikirde ispata değil samimiyete inanırım.) İki kılıç, dünyevî ve uhrevî otoritedir. Biri laik öteki teokratik yönetim… Bu iki yönetim yan yana yaşar ve teokrasinin –doktriner olarak– laik otoriteye itaati farzdır. Teokrasi bazen nüfuza ermişse de hiçbir Hıristiyan devletin teokratik devlete dönüşmesi söz konusu olmamıştır. İslam’da ise iki otorite şiddetle reddedilir. Tek başlılık esastır. Bu tek baş ne laik ne teokratiktir. İktidar sivil, nizâm dinîdir. İktidara biat, nizâma itaat edilir. İktidar bozulursa bu sivil bir iktidar mücadelesidir. Ama nizâm bozulursa isyan vazifelerin en kutsalı olur. İslâm, Hıristiyanlıkta olduğu gibi dünya ve ahiret arasında pis bir uzlaşmaya gelmez. İktidardaki dindar veya günahkâr olabilir; ama nizâm bozulduğu zaman biat de bozulur. Nitekim Ehl-i Sünnet büyükleri, Emevîler İslâm nizâmını bozunca ihtilâlin baş destekçisi oldular. Demek ki İslâm’da kılıç tek ve onu tutan el İslâmî olmalıdır. El şaşırırsa, o eli kılıcıyla beraber kendine çevirmek, Müslümanların baş görevi olur. Zira İslâm mevcut otoritelerin yanında ikinci bir otorite olmaz; o ya tam hâkim olur, ya hiç olmaz. Ya İslâm nizâmı vardır ya harp! (Selim GÜRSELGİL-adimlardergisi.com 4 Ocak 2019)
Teokratik mi?
Din bir zümrenin okuyup anlaması ve yorumlaması için değil, bütün insanlık için nâzil olmuştur.
Sayfa 129
Reklam
Osmanlıda Şeriat Düzeni
İster siyasal, ister sosyal, ister ekonomik, ister askeri ya da diger alanlarda olsun, yapılmak istenilen her iş, akıl verilerine göre değil fakat şeriat emirlerine göre yapılırdı. "Anayasa kabul edilsin mi, edilmesin mi?", ya da "Meşrutiyet rejimi gerekir mi gerekınez mi?", ya da "Savaşa girişilsin mi, girişilmesin mi?" gibi her ne hususta olursa olsun her konu akla ve müspet bilim esaslarına göre değil ve fakat Kur'an'a, ya da Muhammed'in Kur'an olmayarak yerleştirdiği hükümlere göre ele alınır ve çözüme bağlanırdı.
Ahzab suresinde şöyle yazılıdır: "Allah ve Resulü, bir işe hükmetti mi,erkek olsun,kadın olsun hiç bir insanın o işi istediği gibi yapmakta muhayyer olmasına imkan yoktur; ve kim Allah'a ve peygamberine isyan ederse,gerçekten de apaçık bir sapıklığa düşmüştür... " (K. 33 Ahzab 36).
Sayfa 135Kitabı okudu
Harf İnkılabında asıl maksat İslamsızlaştırmaktı
İnkılap Tarihi maalesef tam bir aptallaştırma aracı. Halkımızın zekâsıyla alay edilmekte ve pırıl pırıl gençler, çocuklar aptallaştırıcı tarih masallarıyla sözüm ona 'eğitilmektedir'. Aslındaysa beyinleri yıkanmakta ve yıllarca ve zorla kendilerine belletilen tarihi başka türlü düşünemez hale getirilmektedir. Harf İnkılabı'na gerekçe diye
Enam suresinde şu vardır: "Dünya yaşayışı ancak bir oyundan,bir oyalamadan ibaret,Ahiret yurduysa çekinenlere elbette daha hayırlıdır... "(K. 6:32).Rad Süresinde şöyle denmiştir: "Dünya yaşayışı ahirete nispetle değersiz, müddeti az ve geçici şeyden ibarettir... " (K.13:26).Muhammed Suresinde : "Doğrusu dünya hayatı oyun ve oyalanmadır... "(K. 47:36); Tevbe Suresinde : "...Ahireti bırakıp dünya hayatına mı razı oldunuz?Oysa dünya hayatının geçimi ahirete göre pek az bir şeydir"(K.9:38). Görülüyor ki Kur'an, yoksul yığınlara varlıklı olmayı sanki küçültücü bir şeymiş ve dünya yaşamlarını sanki yaşanmaya değmezmiş ve sanki bu dünyadan zevk alanlar gelecek dünyada cezalandırılacaklarmış gibi göstermek hususunda pek israrlıdır. Geçmiş yüzyıllar boyunca bu tür hükümlere sarılarak "yoksulluk" felsefesini islamın adeta koşullarından biri haline getiren düşünürler sayısızdır.
Sayfa 199Kitabı okudu
Reklam
Kimler Cennete Gidecek
Ahmed'in "İsnad-ı ceyyid" ile rivayetine göre Muhammed bir hadisinde aynen şöyle demiştir: " (Tanrı) giydiğine aldırış etmeyen mübtezel insanları sever"Daha başka bir deyimle,saçı sakalına karışmış, üstü başı toz toprak içinde, eski ve pejmürde giysilere bürünmüş insanlar, Tanrı indinde en makbul insanlardır;Tanrı onları Cennetin baş köşelerine oturtacak,Cennet halkının hükümdarı kılacaktır.Buhari ve Müslim'in Harise'den rivayetlerine göre bir hadisinde bu hususu şu şekilde açıklamıştır:"Dikkat edin, Cennetin hükümdarlarını size haber vereyim mi?(Bunlar)... tozlu, topraklı, saçı sakalı karışık, eski elbiseye bürünmüş... kimselerdir"
Sayfa 203Kitabı okudu
Tanrıya Bakar Mısın Kendiyle Çelişiyor Olacak İş Mi?
Nahl suresinde şöyle der: ''Allah istediğini saptırır, istediğini doğru yola eriştirir" (16 Nahl 93) Yukarıya aldığımız ayetleri tekrarlayalım: ''Allah dileseydi puta tapmazlardı" (K.7 En'am 107), ya da "Allah dilediğini saptırır ve dilediğini de doğru yola eriştirir" (K. 14 İbrahim 14); ya da "Allah kimi doğru yola koymak isterse onun kalbini islamiyete açar, kimi de saptırmak isterse...kalbini dar... kılar. " (K.6 En'am 125).Bütün bunlardan daha da garip olanı şudur ki Tanrı,yukardaki şekilde "kafir", "sapık" ya da "kötü" olarak yarattığı insanı, bu niteliktedir diye cezalandırmaktan geri kalmaz.
Sayfa 269Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.