384 syf.
·
Puan vermedi
·
23 saatte okudu
Selam️ Margaret Atwood “Damızlık Kızın Öyküsü / The Handmaid’s Tale”.. Doksanlı yılların başında ilk Türkçe baskısını “Afa Yayınları”ndan yapan, benim de o dönem görüp, alıp okumaya fırsat bulamadan unuttuğum eser, 2017 yılında @dogan_kitap bünyesinde tekrar basıldı ve bir kez daha okuma listeme eklendi. Fakat bu defa unutmam imkânsızdı Zira bu
Damızlık Kızın Öyküsü
Damızlık Kızın ÖyküsüMargaret Atwood · Doğan Kitap · 201910,8bin okunma
112 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
"Ayaklar altında çiğnenen, suratına tükürülen Yahudi, düşmanlarından intikam almak için ne yapabilirdi? Goyimlerin [Goy da denir] ideallerini alçaltmak, kıymetten düşürmek, içyüzünü meydana vurmak ve Hristiyanlığın ayakta durabilmek iddiasıyla dayandığı kıymetleri mahvetmek! Hakikaten, iyi dikkat ederseniz, Yahudi zekası, bir asırdan beri,
Yahudi Devleti
Yahudi DevletiTheodor Herzl · Ataç Yayınevi · 2007651 okunma
Reklam
95 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
90 sayfa deyip geçmesen iyidir.
İranlı yazarları, yönetmenleri oldum olası sevdim. Ortadoğu kültüründen soyutlayamıyorum sanırım kendimi. Neticede hepimiz biraz da olsa Ortadoğulu'yuz. Bildiğimiz üzere İran yasaklar ülkesi, otu boku yasaklayan teokratik cumhuriyet kılıfının altında monarşi düzenini iyiden iyiye hissettiren bir ülke. Herhangi bir yazara ilk kez başlayacaksam,
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202327,8bin okunma
TOPYEKÛN KURTULUŞUN ANAHTARI...
- "İslâm inkılâbı teokratik bir düzeni (İran’daki molla rejimi gibi) hedeflemez. Beşerî hayatının tüm şubelerinin gerçek aydınlar eliyle İslâmîleştirilmesini hedefler. Bu İslâmîleştirme, İslam dışı ilim, tefekkür, fen ve sanatla kesintisiz bir tartışmayı gerektirir. Bundan ötürü, İslam dışıyı da ihtiva eder. Marksizm bilinmeden, kapitalizm
288 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Kitabın bugünkü siyasi sorularımıza ve sorunlarımıza ışık tuttugunu düşünüyorum. İslam devletini anlama konusunda bir takım olumsuz düşüncelere sahibiz. İslam devleti Batı toplumlarının teokratik, yerde çözümlenen gökte de hallolmuştur anlayışına sahip değildir. Bu durum batıda ki 'kilise devlet' anlayışı son kralı son papazın
İslam'da Devlet Mefhumu
İslam'da Devlet MefhumuYusuf el-Karadavi · Nida Yayıncılık · 201327 okunma
116 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Âlemin O En Yağmurlu Gecesi Kitabım; Mahal Edebiyat’ ın 2022 yılında düzenlediği öykü yarışmasında dereceye giren ilk on öykünün yer aldığı bir seçkisi. Başlarken bu kadar etkileyici öyküler okuyacağımı nedense tahmin etmiyordum. Belki eserle daha sık karşılaşsaydım çok daha önce tanışabilirdim bu seçkin öykülerle. Öykülerin hepsi çok güzeldi; ama bir tanesi vardı ki hani deriz ya duygularıma tercüman diye, işte tam da öyleydi: “Az” Bu kadar çok temayı “Az” deyip de bir karşıtlıklar düzeninde “Çok”ça okumak şahaneydi. On bir sayfada her kelime mi bana aitmişçesine hissedilirKeşke daha uzun olsaydı ya da yazar @deronaran dan birkaç öykü daha okuyabilseydim hissiyle okudum “Az”ı Sade anlatımı , akıcı Türkçesi ve özgün konularıyla diğer öyküler de çok çok güzeldi. @mahaledebiyatyayin öykü denince ilk aklıma gelen yayınevi. Bu anlamda öykü okurlarının sıkı markajında zaten:) Öykü okumayı sevmeyen okurların dahi çok seveceği bu seçki tüm kitapseverlere tavsiyemdir. #alıntılarım Çok değiliz, hiçbir zaman da çok olmadık. Çok olanlar da bizden değillerdi, hep bir azdık biz. Benim arkamda kimse yok. Beni bu yüzden yok edemiyorlar belki. Herkes susmuş. Rejim böyle istiyor. Suskunlar Tekkesi, başlı başına bir devlet olmuş. Her halk hak ettiği gibi susturulmuş. Kimsenin dili yok, herkes kör Seküler bir zihnin teokratik bir yapıya teslimi çok ses getirir. Bi gün elbet değişir, pamuk gibi açar yazgımız karardığı yerden… #mahaledebiyatyayın #aleminoenyağmurlugecesi #öykü @mahaledebiyatyayin
Alemin O En Yağmurlu Gecesi
Alemin O En Yağmurlu GecesiKolektif · Mahal Yayınları · 202213 okunma
Reklam
Halk Devrimi
Atatürk devrimleri yoktur. Atatürk'ün öncülüğünde yapılmış ulusal demokratik bir halk devrimi vardır. Tarihsel toplumsal ve ekonomik açıdan baktınız mı bu böyle. Bu devrimin toplum bilimsel açıklaması, Türkiye'nin feodal ümmet toplumundan burjuva millet toplumına geçişidir denilebilir. Siyasal düzeyde bir açıklama denemek isterseniz galiba şöyle diyeceksiniz. Anadolu İhtilali daha önce padişahın halifelik sıfatı dolayısıyla da Tanrıdan aldığını söylediği iktidarı yapısal olarak değiştirip hukuk düzeyinde halka aktarmıştır. Asıl Atatürk devrimi ne şapka giymiş olmamızdır, ne Latin harfleriyle yazmamız da. Hani o Büyük Millet Meclisi'nin duvarında koskocaman yazılı olan söz vardır ya ondadır işte. "Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur" İşte bu yönetimin teokratik olmaktan çıkıp demokratik, giderek laik ve liberal olması yok mudur, Mustafa Kemal Paşa'nın öncülük ettiği Devrim budur.
Sayfa 111 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
- Peki, Osmanlı Devleti'nin resmî dîni İslâm, Anayasası Kur'ân değil miydi. Padişah, bu Kitap ve Anayasa'ya göre Devlet'i yönetmekle mükellef değilmiydi? Evet, aynen dediğiniz gibiydi. Devletin "resmî dîni" vardı, anayasa ve kanunlar, herşeyden önce, bu dîn ve inançlara dayanıyordu. Devletin yönetimi, bir "hânedana" bırakılmıştı. Tıpkı, bugünkü İngiltere gibi!.. Tıpkı, bugünkü, Belçika, Hollanda, Danimarka gibi... - Ne diyorsunuz, bu saydığınız Avrupa ülkeleri "lâik" değil mi diyorsunuz? - Evet, öyle diyorum! Bu saydığım ülkelerden hiç biri "lâik" değildir, herbirinin bir "resmî dîni" vardır. Fakat, aynı zamanda bu devletler, artık "teokratik" de değiller. Bunlar da tıpkı Osmanlı Devleti gibi, "resmî bir dîne" sahip oldukları halde, "dîn ve vicdan hürriyetine" büyük değer verirler, "Kilise"lerine büyük saygı duymakla birlikte, "devleti" ruhbanlar sınıfına bırakmazlar.
İstismarcılar; İslâm'ı yaşayanları niçin istismarla suçlarlar? İstismarcılar, İslâm'ı yaşamayı kesinlikle kabul etmez veya yaşayamazlar. Yetişme şartları, bulundukları çevre buna manidir. Fakat nüfus cüzdanlarında dini İslâm'dır ve müslüman bir ülkede yaşarlar. Açıkça İslâm'ı reddetmeleri maddi ve manevi kayıplara uğramalarına yol açacaktır. Açıkça İslâm'ı kabul edip yaşamaları da; bulundukları çevreden kopmalarına ve maddi kayıplarına yol açacaktır. Tabii bunun bir yolunu bulmak gerekirdi ve buldular da: "Biz şekilci müslüman değiliz. İslâm'ın ruhunu kavramış, kalbini temizlemiş çağdaş müslümanlarız." "Namazdan, oruçtan, zekâttan, Hacc'dan, örtüden çarşaftan, sarıktan, cübbeden, sakaldan, şalvardan, faizden, içkiden, kumardan, zinadan söz edenler, bu emir ve yasaklara uyanlar şekilci müslümanlardır(!)" Dolayısıyla "Dini istismar ediyorlardır." Peki nasıl istismar ediyorlar? Dinde olmayan birşeyi mi dinde var gibi gösteriyorlar? Yoksa dini emirlere inanmadıkları halde onlara inanıyormuş gibi görünüp de inanmamış olarak mı yaşıyorlar? Hayır, peki neyi istismar ediyorlar? Sizin inanmak istemediklerinize inanıp, yapmak ve yaşamak istemediklerinizi yapıp yaşadıkları mı istismar oluyor? Olmayan, muhayyel bir müslümanlığı savunup, gerçek müslümana istismarcı diye saldırmak, istismarcıların kendilerini.gizleyebilmek için kullandıkları mantık cambazlığıdır. Teokratik düşünce, tutuculuk, bağnazlık, moda terim fundemantalizm, çarşaf, sarık diye saldırdıkları hedef hep aynıdır: İslâm.
Gerçekte 10 Temmuz’la 23 Nisan arasındaki fark, ilkinde Padişah’ın halka bazı haklar ‘lütfetmesi’, İkincisinde halkın doğrudan doğruya Padişah’ın yerini almasıdır. Bunun ne müthiş bir dönüşüm olduğunu, gençlere nasıl anlatacağız? Acaba şöyle mi: Hangimiz, başarısızlığa uğrasaydı, Mustafa Kemal’in sırtında beyaz gömlek, ‘hain’ diye asılacağını doğru dürüst düşünmüştür? İnkılâp tarihimiz, İstanbul Hükümeti’ni daha başından Ankara’ya mahkûm gibi anlatır. Tarihen böyleydi ama, fiilen değil. Hele ‘hukuken’, asla! Devlet ve hükümet, İstanbul’dur; Mustafa Kemal’se, merkezî, üstelik teokratik otoriteye başkaldıran bir ‘asi’. İdamına fetva çıkması, yarım yüzyıl sonra, bize tatsız bir şaka gibi mi görünüyor? Dürrizade’ye öyle görünmüyordu. Hele Vahdettin’e, hiç! Çünkü o, ‘meşruluğunu’ var olan iktidarın yasa ve fermanlarından almıyordu, tarihten ve halktan alıyordu. Bütün büyük devrimciler de öyle yapmışlardı.
Reklam
Hristiyan­lık"ı modern uygarlığa özgü bir şey olarak düşünenlerin ya da Hristi­yanlık ile modern uygarlık arasındaki ilişkiler sorununu dile getirme­ye cesareti olmayanların abarttığından daha basittir. İslam, neden Hris­tiyanlığın yapmış olduğu şeyi yapmamaktadır? Bence, daha ziyade, Hristiyan-Katolik türden, devasa bir ruhhan sınıfı
98 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.