Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hiç kimse, tabii hak gereği, bir başkasının mizacına göre yaşamak zorunda değildir.
Tanrı'nın kararlarını ilettiği ölçüde, peygamberlerin hayalgücü de tanrısal zihin diye adlandırılabilir ve onların tanrısal zihne sahip oldukları söylenebilir.
Sayfa 65
Reklam
340 syf.
9/10 puan verdi
Panteizm'i merak ettiğim ve hakkında daha fazla şey öğrenmek için kütüphaneye gittiğimde, aklımda ya Spinoza'yı ya da Bruno'yu almak vardı. İkisi de ders kitaplarımda "panteist" olarak geçiyorlardı. Bruno yerine Spinoza'yı bulabildiğim için bu kitabı aldım. Panteizm dışında Spinoza'nın felsefesini ayrıca merak
Spinoza Felsefesi Üzerine Yazılar
Spinoza Felsefesi Üzerine YazılarMusa Kazım Arıcan · Divan Kitap · 20152 okunma
Yığınları hurafeden kurtarmak,korkudan kurtarmak kadar imkansızdır.
Vahyedilmiş bilginin itaatten başka hedefi yoktur. Dolayısıyla, hedefiyle olduğu kadar, temelleri ve araçlarıyla da tabii bilgiden ayrılır. Böylece onda tabii bilgiye ortak olan hiçbir yan bulunmaz. Bunlardan her biri, diğerine aykırı düşmeden ve ona hizmet etmek zorunda kalmadan, kendi alanında hüküm sürer.
Monarşik yönetimin en büyük sırrı ve tüm çıkarı, insanları aldatmakta ve onları dizginlemesi gereken korkuya din maskesi takmakta yatar. Onlar böylece, sanki kurtuluşları için savaşıyormuşçasına, köleleşmek için savaşırlar. Tek bir adam kibirlenebilsin diye kanlarını ve canlarını vermeyi bir utanç değil de, en büyük onur sayarlar.
Reklam
Deneyimsizlikleri ne kadar büyük olursa olsun, işler yolunda gittiğinde insanların çoğu kendini öylesine bilge sanır ki, onlara bir öğütte bulunmak hakaret etmekten farksız olacaktır.
İnsanlar her işlerini şaşmaz bir öğüde uyarak yoluna koyabilselerdi ya da talihleri her zaman yaver gitseydi, hurafenin pençesine asla düşmezlerdi.
İnsanlar düşünür ve düşündüklerini çeşitli yollarla ifade ederler. Bu, onu insan olmaktan çıkarmadıkça, insandan alınamayacak bir niteliktir; insan tabiatının bir gereğidir, evrensel bir tabiat yasasıdır, tabii zorunlulukla belirlenmiştir. İnsanın bu özelliğini baskı altına almaya çalışmak, insan üzerinde en acımasız şiddeti uygulamak anlamına gelir. Ayrıca yararsızdır da; aynı insan tabiatı, böyle bir şiddeti uzun süre kaldıramayacağından, bu tarz baskıların uygulanması asla uzun süreli olmayacaktır. Bunu en baskıcı rejimlerin başındakiler de bilir ve ellerinden geldiğince yapıp ettiklerine meşru bir zemin oluşturmaya çalışırlar. Bunun en iyi yolu da, insanları boş inançların pençesine en çok düşebilecekleri anda yakalamak, onları korkuyla dize getirmektir. Nerede bir korku siyaseti güdülüyorsa, orada köleliğin en kötü biçimi vardır. İnsanlar özgürlüklerinin peşinden koşuyormuşçasına, köle olmak için can atar.
17.yy da birlesik krallik ocu, bucu ,öcü
Bu yüzyılda at başı giden iki eğilim göze çarpar. İlki, Spinoza'nın üstesinden gelinememiş felsefesinin reddidir. Bu dönemde, düşünür ve filozoflar, felsefe yapabilmek ve ünlerini tehlikeye atmamak için Spinozacı olmadıklarını kanıtlamak zorunda hissediyorlardı kendilerini. Saygın bir filozofun başına gelebilecek en kötü şeylerden biri, "Spinozacı" damgası yemekti. ... Diğer egilimse 18.yy ilk yarısında ortaya çıkan ve vahye dayanan dinlere radikal bir biçimde saldıran militan yeraltı literatürüdur.
Reklam
Köleyi köle yapan eylemin nedenidir. Eylemin hedefi eylemde bulunanın yararına değil de emri verenin yararına yönelikse, o zaman eylemde bulunan bir köledir ve kendisine yararı yoktur.
nefsin çektiği nedir böyle
... Onu şeytan aldattı diyebilirler.. İyi ama şeytanı kim aldattı? Baruch Spinoza | Teolojik - Politik İnceleme .
Tasavvuf'a dair
Tasavvufun temel özelliği, Allah hakkındaki bu Kur'ânî bakış açısından hareketle insanı, bütün boyutlarını cem ederek ve hepsini de aynı merkeze bağlayarak bir bütün haline getirmek, yani kemale erdirmektir". İhtirasları ve dıştan gelen ayartmalar yüzünden bir o yana bir bu yana yalpalayan insan, sürekli olarak çokluk içinde kaybolma tehdidi altındadır. Tasavvuf bu hareketi tersine çevirir. Bu birlik (vahdet), bu kendi merkezini bulma, topluluk içindeki en yoğun ve en canlı faaliyetin birinci şartıdır. Tasavvuf dünyadan el etek çekmeye davet etmez, feragate (hirstan uzak kalmaya) sevkeder. İşte bu da sâlih amelde bulunmaya (en doğru davranışı gerçekleştirmeye) imkân verir. Yani insan artık bencil çıkarları veya ihtirasları doğrultusunda değil de, herkesin hayrı yolunda faaliyet gösterir.Bu İslâmî anlayış ile Spinoza'nınki arasında, yani herkesin hayri yolunda faaliyet ile Ahlak'tan Teolojik-Politik İnceleme'ye geçmek arasında benzerlikten öte bir şey, belki de dolaylı bir kan bağı bulunmaktadır. Muhtemelen Spinoza bunu, Arapça yazan Yahudi filozof Ibn Meymun (1135-1203) aracılığıyla, Islâm geleneğinden, özellikle de Fârâbî'nin (872-950) Ideal Devlet (El-Medinet'ül-Fådıla) eserinden almıştı. Tasavvufun kaynağı Kur'an'dadır. İslam'ın temel hükümlerini içselleştirmekse, onlara karşı mesafeli durmak değil, tam aksine onların anlamını daha derin bir şuurla yaşamaktır.
Monarşik yönetimin en büyük sırrı ve tüm çıkarı, insanları aldatmakta ve onları dizginlemesi gereken korkuya din maskesi takmakta yatar. Onlar böylece, sanki kurtuluşları için savaşıyormuşçasına, köleleşmek için savaşırlar. Tek bir adam kibirlenebilsin diye kanlarını ve canlarını vermeyi bir utanç değil de, en büyük onur sayarlar.
İnsanlar her işlerini şaşmaz bir öğüde uyarak yoluna koyabilselerdi ya da talihleri her zaman yaver gitseydi, hurafenin pençesine asla düşmezlerdi.
1.064 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.