Prof.Haluk Toköz,alanında başarılı bir doktor.Eşi Hayat ise ismi gibi hayat dolu insan canlısı, hayvansever eşine,işine aşık bir sosyolog.Epilepsi alanında bulduğu büyük keşfini dünyaya duyurduğu günesi Hayat'ı katıldığı sokak hayvanlarına şiddete karşı gösteride bir polis tarafından linç edilerek kaybeder.Hem mutluluğunu hem de ömür boyu hüznü yaşayacağı o gün hayatının yeni dönüm noktası olur..Suçsuz yere öldürülen eşinin katilinin peşine düşer avukatı ile birlikte ..Kadının güçsüzlüğünden faydalanarak geçmişte yaşadığı onca şiddetin hıncını alan bir polistir Hayat'a bunları yaşatan Başkomiser Teoman..
Dokuz sene sonra üst üste yaşanan cinayetler,Teoman'ın davasındaki şahitlerin birer birer cinayete kurban gitmesi ...Nedeni bulunmayan kapanan onca dosyalar ...Bulunduğu makam mevkiye güvenip her türlü haksızlığı ,suçu kendilerine hak iddia edenler ve daha fazlası ...
Cinayetlerin arkasında gizemi olan o iki kelime;
La Vie
La Vie
La Vie
Polisiye,psikoloji türünde yazılan kitap ülkemizde halâ güncelliğini devam ettiren bir çok olaya ince gönderme yaparak,kapalı kapılar ardında yaşanan usulsüzlükler,haksızlıklar , suçsuzun hatalı görüldüğü, suçlunun elini kolunu sallayıp gezerek birilerinin gölgesinde gezindigi çağın insanını tüm çıplaklığıyla anlatmış.Bir kez daha etimle, kemiğimle nefret ettim bu çağın insanı olmaktan ...
"Adalet mülkün temelidir .." dûsturu,sadece mahkeme duvarlarında yazılı kalmaması umuduyla ...
Kurgusu harika bir kitaptı,yazarın kalemine sağlık...
Kitapla kalın ...
Bekir Hoca’dan Allah razı olsun, samimi müslümanlığı ve mevzu bahis edilen konularda elini taşın altına koyduğu için. Her şeyin Müslümanca yorumu gereklidir. Burdan yol alarak yaptığımız işleri teraziye koymak, doğrusunu-yanlışını göstermek ve bunu yaparken kökleri sağlam bir meselenin zemininde yapmak gerekir. Bunun ne kadar zor olduğunu bildiğim
"ÖLÜMDEN BETER LA VİE"
Haluk,Hayat'tan sanki geçmişte kalmış biri gibi bahsettiğini fark etti, beynimiz her şeyi bu kadar çabuk normalleştiriyor muydu gerçekten?
Her acı bir gün bitiyor mu? Ne yaşarsak yaşayalım her şey geçmişte mi kalıyordu!
Haluk içinde böyle mi olacaktı!
Hayır böyle olmayacaktı acı geçmişte kalmayacak yerini
ÖLÜMDEN BETER ~ La Vie
.
Bugün yeni bir yazarla tanışmanın gururunu yaşıyorum.
Çağatay küpçü den bir ilk kitap. Heyecanla okunan, sonunu merak ettiğiniz için elinizden bırakamayacağınız polisiye_psikoloji karışımı bir kurgu.
Profesör Doktor Haluk Toköz' ün müthiş buluşu ve Hayat' ı olan aşkı ile açılan sayfalar, umulmadık şekilde
Bir toplumun kendi medeniyetinden sıyrılarak -yada buna mecbur bırakılarak- kimliksizleşmesi neticesinde kaybettiği medeniyetinin cevherine/özüne işaret edip salt yaklaşımla konuları ele alan gayet sadece ve harikulade bir Türkçe ile sözüm ona meseleleri ele alan pek taktir edilesi herkesin okuması gereken bir kitaptır.
Sayın rahmetli profesör doktor Şaban Teoman Duralı hocanın bu kitapta ele aldığı meselelere gelince, bir toplumun ortaya koyduğu en büyük değer düşünce unsurdur. O toplumun kendi dilinden kendine mal olmuş bu düşünce unsuru elbette felsefi bir açıklamaya ihtiyacı vardır. Işte Türk toplumunun -geçtiğimiz son yüz yılı saymazsak- kendi degerleriyle kendi özdiliyle oluşturduğu bu düşünceyi rahmetli hocamızın bakışıyla görmek beni pek derin bir tefekküre gark etti.
Bu kitabı okuyunuz, okutunuz,
Allah kendisinden razı olsun mekanı cennet olsun
Merhumun ruhuna el-Fatiha
282 - Öncelikle susamuru değil su samuru ama bunun üzerinde o kadar durmayacağım. Kitabın ismi benim için kitabı okumaya başlamadan önce merak uyandırıcıydı, okumaya başlayıp kitabın sonuna gelinceye kadar anlamsız ve zorlamaydı, kitabın (en sonunda olmasa da anlatılan hikayenin) sonunda yapmak istediği çarpıcı yeri okuduğumda ise birkaç
Öyle büyük ki inan doktor içimdeki boşluğum
Ne koyarsam koyayım hiç dolmuyor
Eğer böyle yaşarsam hep aynı acıyı
Bu sıcaklar bile beni donduruyor
Kör bir dilenci vücudunda sigara yanıklarıyla
İlkbahardan bana bahsediyor "Sardunyalar açıyor" diyor
Ama ben görmeyeceğim ve sizin gibi sevinmeyeceğim
Bekleme salonunda günü geçmiş dergiler
Saçım başım dağılmış sanki bana benzerler
Doktor doktor insanlar hiç bilmiyor
Doktor doktor insanlar hiç duymuyor
Doktor doktor insanlar hissetmiyor
Doktor doktor kimse beni sevmiyor, doktor...
Ayfer Tunç okumanın özellikle bu postmodern zamanlarda iyi geleceğine inanıyorum; çünkü günümüzün modası ve benim hiç tasvip etmediğim vak’asız kurgu metinlerinden gına geldi, hem silkinip bir nefes alırız, hem de Ayfer Tunç’un kurgu dışı kitaplarıyla da ülkemizin ve dünyanın ahvaliyle ilgili ufuk açıcı fikirlerine kavuşuruz.
Ayfer Tunç okumaya
öyle büyük ki inan doktor
içimdeki boşluğum
ne koyarsam koyayım
hiç dolmuyor
eğer böyle yaşarsam
hep aynı acıyı
bu sıcaklar bile beni donduruyor
kör bir dilenci
Erzurum kongresi'ne katılanlar; 17 çiftçi ve tüccar, 5 emekli subay, 4 emekli memur, 5 öğretmen, 4 gazeteci, 5 hukukçu, 2 mühendis, 1 doktor, 6 din adamı, 3 eski milletvekili, 1 general ve 1 eski bakan olmak üzere, 54 delekeden oluşmuştu.
Aşk Mavisine 💙
Şimdi sen hani orada şu an yalnız başınasın ya sevgilim.
Yanında olmaya çalısan her bir insana rağmen yalnız başınasın bilirim. Bilirim ki aşk mavisi gözlerin kaygıyla bakar şimdiler de hayata. Hep düşüncelidir mimiklerin, kimsesiz kalmış gibidir. Bil ki sebebi bensizlik aşk mavim.
Sende bilirsin bir tek benim yanımda huzura