Müthiş
Uyuyamadım… Bir süre karanlığı, hiç akıl erdiremediğim bu yoğun ve dipsiz yokluğu izledim. Düşüncelerime sığmıyordu. Ölçüsüz siyahlıktaydı ve üzerime üzerime geliyordu. Gözlerimi yumdum, kendimi oyalamak için bir şarkı mırıldanmaya ve yatakta yuvarlanmaya başladım, ama bir işe yaramadı. Karanlık beni ele geçirmişti ve bir an bile rahat vermiyordu. Ya eriyip karanlığa karışırsam? Doğruldum ve kollarımı sallamaya başladım. Bozuk sinirlerim denetimi büsbütün ele geçirmişti ve ne kadar direnmeye çalışırsam çalışayım bir işe yaramıyordu. Oturduğum yerde en olmadık fantezilere kapıldım, kendi kendime mırıldandığım ninnileri dinleyerek sakinleşmeye çalışırken kan ter içinde kaldım. Ömrümde bir eşini görmediğim karanlığa dikmiştim gözlerimi. Şimdiye dek kimsenin dikkat etmediği, özel bir tür karanlıkla, umutsuz bir şeyle karşı karşıya olduğum kesindi. Saçma sapan düşüncelere takılıp kalıyor, her şeyden korkuyordum.
Sayfa 68 - Bozuk sinirlerin denetimiKitabı okudu
Beni bir mahcubiyet kendine hayran bıraktı Seni anlamış gibi yapanlar sana eziyet verirken Kan-ter içinde kalmanın merhemidir aldırış etmemek kimseye Ürkütmeyin duvarların yanaklarına ev yapan güvercinleri Ya da çocukluktan kalma bir sevinç olmasın Taşla düşürülen bir serçenin bedeni
Bülent Parlak
Bülent Parlak
Reklam
Birazdan yokluğuna bir kaç şiir katledilecek Ruhum pas tutacak Ellerim titriyecek Bir anda soğuk bir ter basacak bedenimi Dîrok gibi yok edilecem Kefensiz bırakacaklar beni toprağın kucağına Bir mezar taşım olmadan çürüyecem...
Dilgeş
Dilgeş
Beni bir mahcubiyet kendine hayran bıraktı Seni anlamış gibi yapanlar sana eziyet verirken Kan-ter içinde kalmanın merhemidir aldırış etmemek kimseye Ürkütmeyin duvarların yanaklarına ev yapan güvercinleri Ya da çocukluktan kalma bir sevinç olmasın Taşla düşürülen bir serçenin bedeni
Bülent Parlak
Bülent Parlak
1210 syf.
·
Not rated
(Bu oldukça uzun bir hikayedir.. Pardon, incelemedir. Hazır mısınız? :) Durun!! Durun!! Kalkmış olamaz tren… Anlatacağım neden geç kaldığımı.. Yıldızlı gözlerimde neden bunca isin, yorgunluğun düştüğünü.. Bu pespaye halimi, bu yaralarımı, bırakın şu trenin kolunu tutacak mecali, tüm o yolları aşıp nasıl geldiğimi.. ... Trene bindim, Ülkeme
Bir Yazarın Günlüğü
Bir Yazarın GünlüğüFyodor Dostoyevski · Yapı Kredi Yayınları · 2005483 okunma
Sahi sizin (bizim) kaç dostumuz var
Baba ve oğul konuşuyorlarmış. Babası oğluna sormuş, "Senin kaç tane dostun var?" Oğlan cevap vermiş: "Ohooo yüzlerce..." Babası oğluna açıklamış. "Bak oğlum" demiş insanın bir sürü arkadaşı olabilir ama yüzlerce dostu olamaz. Dost dediğin diğer arkadaşlara benzemez. İnsanın hayatı boyunca ancak 1 ya da 2 tane dostu
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.