Tamamen gerçek hayatlardan alınıp yazılan değişik bir kitap. Kitabın bazı bölümlerinde hayata dair kesin ve net görüşler var ki bence bu kadar katı olunmaması gerekir. Bu yüzden benim puanım 6 oldu. Yine de faydalınabilir bir kitap.
Yazarın düşüncelerinde fazla katı davrandığını düşünüyorum. Kitabın kadınlar üzerine bu kadar yoğunlaşmasına anlam veremedim. Kitap bende sanki ilişkilerdeki uyumsuzluğun sebebi kadınlarmış gibi bir his uyandırdı. Örnek verdiği vakalar hoşuma gitse de onları yorumlama şekline pek de katıldığımı söyleyemeyeceğim.
Acı çekmekten kaçmak için sürekli bir çaba içinde olmak, kısa vadeli hazlara odaklı yaşamak, değer yitimiyle sonuçlanır. Hazzı yaşamak arzusu, değerlerimizi korumanın önüne geçtiğinde kişisel bütünlüğümüzü korumamız olanaksızlaşır.
Değerlerinizi iyi belirleyin ve kendinize sık sık hatırlatın. Sonra da hayat onları sınadığında her şeye rağmen değerlerinizi koruyun. Önemli olduğunu düşündüğünüz şeylerin arkasında önce siz durun.
Yeni moda sözde kişisel gelişim akımları ve sözde uzmanlar, insanların hatalarının bedelini ödemesine izin vermiyor. İnsanlar hatalarıyla yüzleşip pişmanlıkla tövbe etmiyorlar. Sadece kendilerini seviyor ve affediyorlar ve böylelikle özgürleşeceklerine inandırılıyırlar.
Gerçek acı seyirci istemez, vitrinde yaşanmaz, öyle içten ve derindir ki kimse sizin ne yaşadığınızı bilmez. Çoğu zaman yaşamla uyumu bozmaz, sizi içeriden güçlendirirken seyredenler ne yaşadığımızı anlamaz.
Haksızlığa uğradığını düşünen birine gidip de hiçbir zaman ortada bir sorun yokmuş ve o abartıyormuş gibi davranmayın aksi halde bu muameleye maruz kalan kişi kendini yalnız, anlaşılmamış, hakkı yenilmiş ve hatta biraz daha uğraşırsanız çıldırmış hissedebilir.
...
"Görüyorum, farkındayım çok üzülüyorsun ya da çok kızıyorsun" ya da her ne ise gördüğünüz onu söylemektedir.
İlk etapta sadece bu kadarını söyleyin, daha fazlasını değil. "Haklısın" demeyin. "Haksızsın ne çok abartıyorsun, bu kadar etkilenecek bir şey yok bu olayda" da demeyin.