Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
Allahım! Kullarını yeniden dirilttiğin gün beni azabından koru.
Reklam
Acı. hiçbir dilde aynı karşılığı bulmuyordu. Acıyı ter­cüme etmek imkânsızdı...
"Akıp giden zamana"
Yüz üçüncü süre olan 'Asr Sûresi, çocukların ve yeni Müslümanların ilk öğrendiği, Kuran'ın en kısa sürelerinden biridir. Ayrıca Kur'ân'ın tedvin edilmiş hâlindeki son ilahi kasemi içermektedir: Akıp giden zamana! (el-asr) Şüphesiz insan hüsran içindedir (husr) Bundan ancak iman edip salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır. (sabr) (103:1-3) İlk âyette Allah (cc), el-'asr üzerine yemin eder. Bu kelime sıklıkla "zaman" olarak tercüme edilir, ama aslında akıp gitmiş ya da hâlen akan bir zamanı ifade eder. Sıkmak veya preslemek anlamına gelen ve aynı zamanda bir meyvenin içindeki suyun ('asir) sıkılmasını tarif etmek için kullanılan aşarı kökünden gelir. Resmedilen imaj, zamanın hem sınırlı bir kaynak olduğu hem de tamamen "sıkıldıktan" sonra, daha fazlasının elde edilmesinin mümkün olmayacağıdır. Bu kelime aynı zamanda güneşin iyice zevale döndüğü ve gündüzün yakında sona ereceği ikindi vakti için de kullanılır. Bu kasem, tüm süreye ciddi bir aciliyet duygusu katar: Her bir insan hüsran içindedir ve durumunu düzeltme zamanı hızla tükenmektedir (103:2). Sûre, kişinin kendi sini bu hüsrandan kurtarmak için zamanı tükenmeden önce yerine getirmesi gereken dört şartla bitmektedir.
Ne garip bir durumdaydık. Bir taraftan Hilâfet Kuvvetleri halka musallat olmuştu. Bir tarafta Kilikya’da Fransız Kuvvetleri halkı öldürtüyor, diğer taraftan Yunanlılar etrafı yakıp yıkıyor, adam öldürüyordu. Nihayet, İstanbul’daki İtilâf Kuvvetleri de halkı eziyordu. Âdeta, Garb’ın, hakikat hâlde, Şark’a “Sopa Siyaseti” tatbik ettiklerini ve “Kahrolsun Türkler!” diye bağırdıklarını duyuyor gibiydim. Türklerin kendileri de aralarında boğuştukları için, milletin ateşle imtihanının en korkunç anlarını yaşıyorduk. Karargâh’ta da dıştan sakin görünmekle beraber, güç anlar yaşıyorduk. Ben, daima büromda tercüme ve makine ile meşguldüm. Bazan Mustafa Kemal Paşa gelir, bir kahve ısmarlar, azıcık otururdu. O günlerde, bütün enerjisiyle maksat uğruna çalışan dağınık kuvvetleri idare etmeye çalışıyordu. Aynı zamanda, ateşi vardı ve hastaydı. Bu günlerde Dr. Refik ile Dr. Adnan âdeta endişeyle etrafında dolaşır, onunla meşgul olurlardı.
Muhabbet kuşumuz öldü Arkasında uçuşan tüyleriyle mavi bir sonbahar bırakarak Biliyorsun ölüm, mavi boş bir kafestir kimi zaman Acıyı hangi dile tercüme etsek şimdi yalan olur Pollyanna
Reklam
348 syf.
4/10 puan verdi
Melikşah Bey"in kitap kulübü için okudum. Okuması epey zordu ve tercüme hataları vardı bol bol. Akmayan zor bir kitaptı ama yine de okuduğuma memnun oldum. Yazarın başka kitabını okur muyum bilemiyorum.
Yaşlı Kurtlar
Yaşlı KurtlarKingsley Amis · İletişim Yayıncılık · 202122 okunma
Bkz: Abdurrahman Peşaveri
Ben İngilizce gazetelerin siyasete kaçan kısımlarını tercüme eder, Mustafa Kemal Paşa’nın kâtibi Hayati Bey’in getirdiği telgraflar arasından Anadolu Ajansı veya Hâkimiyet-i Millîye gazetesi için lâzım olan parçaları keser, bundan başka da, Mustafa Kemal Paşa’nın diğer muhaberatına ait yazıları hazırlardım. Burada Afganistan’dan bize gelmiş olan Abdürrahman adında bir genç Afganlı da bana yardım ederdi. Abdürrahman, Balkan Harbi esnasında Türkiye’ye gelmiş, tâbiiyetimize girmiş, Birinci Dünya Savaşı’nda bizim orduda hizmet etmişti. Ondan sonra da Rauf Bey ile beraber Erzurum’a gitmiş ve artık Mustafa Kemal Paşa’nın karargâhından ayrılmaz olmuştu. Bir parmağıyla fakat başarıyla, yazı makinesini kullanır, bundan başka da iş görmezdi. Bununla beraber, çok idealist, aynı zamanda Pan-İslâmist olduğu için, her şeyi o bakımdan muhakeme ederdi. Benim için onu tetkik faydalı oldu. Çünkü, Hindistan’da Aligar Üniversitesi’ nin mahsulü olan bu adam, bana Hint psikolojisinin nasıl bir sabit fikir hâlinde her şeye Müslümanlık noktasından baktığını öğretti.
Arkasından Bakara Suresi'nden 154. Ayeti tercüme etti: "Ve Allah yolunda öldürülenlere ölüler, demeyin!hayır diridirler, lakin siz sezmezsiniz."
Reklam
Güldürdü.
Muş dağlarındaki kumandanımızın manasız bir mektubundan bahsediyorsunuz. Müsaade buyurunuz, size haber vereyim ki, Hanımefendi, ben de bu kişiden her gün hiçbir mana ifade etmeyen mektuplar alıyorum. Anlaşılıyor ki, bu kişi, son zamanlarda Türkçeden Fransızcaya tercüme işiyle meşgul olmaya başlamış. Alayın bir kumandanı ve Nuri Bey'in başarılarının afişçisi Fuat Bey (Salih Efendi size bu mevzuda eğlenceli izahat verebilir) bana bir mektup göndermiş ki, orada edebiyatçımızın şu güzel tercümesi var: "L'air de l'amour souftle dans la tete-Monsieur ou, moi ou." Bu, şu beytin tercümesi imiş: "Hevayi aşk eser serde Efendim nerde ben nerde."
Sayfa 57 - Madam Corinne’e Mektup (30 Eylül 1916)Kitabı okuyor
"biliyorsun ölüm, mavi boş bir kafestir kimi zaman, acıyı hangi dile tercüme etsek şimdi yalan olur."
Bir gün tercüme edilemez bir şeye dönüşürsek İsmimi sana bırakıp dönerim geldiğim yere O zaman ikimiz de anlarız ki tanrı vaatte bulunmaz Sadece ayrılıktır bizim bilip bileceğimiz tek terbiye
idea adı altında bağımsız bir özneye bile dönüştürdüğü düşünme süreci, bu sürecin sadece dış görünüşünü oluşturan gerçekliğin demiurgosudur (yaratıcı, var eden) ... Bendeyse, tam tersine, düşünsel olan (das Idealle), maddi olanın insan kafasına yerleş­ tirilmiş ve tercüme edilmiş biçiminden başka bir şey değildir.
Atatürk'ü anlatan bir zamanların yasaklı kitabi
"A.mstrong adındaki ünlü bir Türk düşmanının yazdığı kitapta, Atatürk'ün yaşamıyla ilgili bazı bölümler vardı ve bu yüzden hükümet tarafından ülkeye sokulması yasaklanmıştı. Atatürk merak ettiği için kitabı getirtti, bir gece sofrada geç vakitlere kadar tercüme ettirerek okuttu, dinledi. Armstrong, Atatürk'ün içki alışkanlıklarından bahsediyor ve bunlara eleştirel yaklaşımlarını ekliyordu. Ancak bunları anlatırken, ülkenin bir felaketi veya önemli bir olayı meydana geldiğinde Atatürk'ün içkisini ve eğlencesini bir kenara bırakıp olayların üzerine giderek cesurca müdahale ettiğini de belirtmeyi ihmal etmiyordu. Atatürk kitabı sonuna kadar dinledikten sonra, 'Bu kitabın ithalatını yasaklamakla hükümet hata yapmış. Adamcağız yaptığımız lüks yaşamı eksik yazmış, bu eksikliklerini ben tamamlayayım da kitaba izin verilsin ve ülkede okunsun!' şeklinde espri yapmıştı."
Sayfa 261Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.