Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Has Hâcib Balasagunlu Yusuf tarafından XI. Yüzyılda yazılan “Kutadgu Bilig”, siyaset bilgisi demektir. “Uğur, bahtiyarlık” demek olan “kut” kelimeyi şimdiye kadar “saadet veren ilim” diye boşuna tercüme etmişlerdir. Bu ismin anlamı, koca eserin muhtevasından da anlaşılacağı üzere siyasetnamedir. Toplumun bahtiyar olması için gerekli şartları saydığı malum olduğuna göre Türkler’in siyaseti, “toplum bahtiyarlığı bilimi” diye anladıkları ortaya çıkıyor. Netekim Kutadgu Bilig’den üç asır önce de Bilge Kağan, kardeşi kahraman Kül Tegin için, İçen Kağan da babası Bilge Kağan için diktirdiği ünlü Orkun yazıtlarında, devlet siyaseti olarak zaferler milleti doyurmak, giydirmek ve çoğaltmayı, yani bahtiyar etmeyi başardıklarını anlatmışlardır.
Milli SiyasetKitabı okudu
Arapçayı bilmeden hafız olmak
Bence bahis mevzusu olacak şey, ayrı ayrı okul de- ğildir. Millete dinini, imanını, bütün insanlık ihtiyaçları- nı vermek için bir yer vardır ki, ona okul derler. İsterse- niz medrese diyelim. Fakat ona başka, ötekine başka bir şey demeyelim. Başka bir şey olamaz. Bir tane olur ve o hakiki bir millet yetiştirecektir ve İslam yetiştirecektir. Bu
Reklam
"Arsari Bay bu şeyhe vardı ve şeyhe devre ederek saygıda bulundu ve ona rica ile şöyle dedi: - "Biz Türk halkıyız. Bizim Arapça kitapları okuyup, manasına erişip ona göre hareket kılmamız çok zor oluyor. Eğer Arapça yazılan meseleleri, Türkçeye tercüme kılıp, bir yardımda bulunursanız, sevaba girersiniz. Bunun üzerine /Şeref Hoca, bütün dinî meseleleri tercüme edip, bir kitap haline getirdi. Bu kitabın adını da "Mû'in al-Murid koydu. (Bundan da) Arsari Bay'a verdi. O vakitten bu zamana kadar bütün Türkmenler, bu kitabın içindekilere göre hareket ederler..."
"Tanzimat aydınını Batılı aydından ayıran en önemli özelliği, ümmet aydını olmasıdır. (…) Pan-Osmanlıcı olan bu aydın gurubu aynı zamanda modern İslamcıdır. Bu nedenledir ki Tanzimat’ın bu müsavat (eşitlik) yapısına en keskin eleştiriler onlardan gelmiştir. Namık Kemal Islahat Fermanı ile sağlanan gayrimüslimlerin askerlik durumlarıyla ilgili
Kurán, insanlar okuyup anlasınlar da yaratılış nedenlerini, yeryüzünde görevlerinin ne olduğunu, neleri yapıp neleri yapmamaları gerektiğini bilsinler diye indirildi. Tüm insanlara sesleniyor. Fakat anlamalarına mani olan bir husus var: Dil farkı! Başka dillere tercüme etmek gerekiyor. Fakat mümkün mü? Konuyu bilenlerin ortak fikri şu: Kurán tercüme edilemez! Tercüme, ‘bir sözün başka bir dilde dengi bir ifadeyle yeniden söze dökülmesi’ demek. Kurán’ın manası gibi lafzı da ilahî olduğu için ‘dengi bir ifade’ ortaya koymak insan gücünü aşıyor. Yapılacak çalışma ancak ‘sözün kısaca anlamı, lafzın muhtemel manalarından biri’ diye tarif edilen bir ‘meal’ olabilir. Meal ise, Kurán bahçesinin resmidir. Bir resim, bahçedeki çiçeklerin kokusunu, meyvelerin tadını, kuşların cıvıltısını ne kadar yansıtabilirse meal de Kurán’ın mucize güzelliklerini ancak o kadar yansıtabilir. Bir meal ne kadar başarıyla hazırlanmış olursa olsun asla Kurán olamaz. Namazlarda okunmamasının bir sebebi de budur. Kurán’ın meziyetlerini mealinde arama. Bulamaz, hayal kırıklığı yaşarsın. 🍂 Ömer Sevinçgül / Sonra Bir Gün O Geldi
304 syf.
10/10 puan verdi
·
64 günde okudu
Devrimler hep kan akıyor...
Yazarın " Durgun akardı don" 3 ciltlik kitabını gözümde büyütüyordum. Bu kitapla kendimi ısındırmak istedim.Don ırmağı kıyılarında Kızıl ordu, kominizmin Rusya'da nasıl yeşerdiğini anlatan müthiş bir kitap. Yazarın olayları anlatışı ve çevirmenin de harika cümlelerle tercüme etmesi fevkalade. Her devrimde olduğu gibi baba oğulu, kardeş kardeşi, komşu komşuyu birbirine düşman ediyor. O dönemleri merak edenlerin muhakkak okuması lazım, öyküler harika.
Don Hikayeleri
Don HikayeleriMihail Şolohov · Kenta Yayınları · 2012364 okunma
Reklam
Uşak Şeker Fabrikasının kurulmasında kullanılacak mali kaynağın temin edilmesinin ardından, ucuz ve sağlam bir şeker fabrikası inşa edecek seviyede teknik özelliklere sahip olup, günde 500 ton şeker pancarı işleyerek beyaz kristalize şeker üretecek bir şeker fabrikasının tesisi için şeker sanayisi alanında uzmanlaşmış on dört Avrupalı şirketle iletişime geçildi ve bu şirketlere, on dört adet mektup gönderildi. Nuri Bey, bu mektuplarında: "Bendeniz, Türkiye'nin Uşak şehrinde, günde beş yüz ton pancar kesecek kabiliyette bir fabrika kurmak istiyorum. Yalnız bu hususta, sizinle mektuplaşıp anlaşmak için, önce aşağıda zikredeceğim pek basit bir şartın tarafınızca kabul edilmesi lazımdır. Mektuplarım, müessesenize vasıl olduğu vakit vereceğiniz cevabı. Türkçeye tercüme ettirerek, aynı mahalle göndereceksiniz. Eğer bu şartımı kabul ederseniz, badema sizinle bu hususta mektuplaşmak ve arzu edilen noktalarda anlaşmaya varmak imkânlarını elde etmiş olacağız." talebinde bulundu. Bağlantı kurulan on dört şirketten sadece Fransa, Almanya, İngiltere ve Çekoslovakya'dan olumlu cevap alınabildi.
Sayfa 78 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Kant der ki, mekân ile zaman alıcı olma halimizin biçimidirler. Oysaki kavram bizim dolaysızlığımızın, bizim kendiliğindenliğimizin veya faalliğimizin biçimidir. Zamanın tarihine Kant'm bu kadar dâhice ge­tirdiği yenilik nedir? Mekân ile zamanın belirlenimlerinin kavramsal belirlenimlere indirgenemeyecekleri bir kez kabul edildi­ ğinde mekânsal-zamansal belirlenimlerle kavramsal belirlenim leri yine de ve her şeye rağmen birbirlerine tekabül ettirmek ba­ şarılamazsa bilgi hiçbir zaman mümkün olmayacaktır - işte bu bilginin bir tür mucizesidir. Ve Kant işte buna erişmek amacıyla sistemini yepyeni kavramlarla inşa etmeye girişmektedir. Çok katı, çok sert bir filozoftur o; bir sürü karmakarışık kelime kul­lanır durur ama bunlar hiçbir zaman etkilemek için kullanılan kelimeler değildirler. Kant lirik değildir. Hayatı üstüne bir şeyler yazmış olan sekreterlerini gidip okuyun: Çok sakin, çok derli toplu bir hayatı vardı... Thomas de Quincey, Kant'ın sektreterlerinin ilettiklerini tercüme etti, biraz da düzenledi, güzelleştirdi - bu Immanuel Kant'ın Son Günleri metnidir. Harikulade bir metindir.
Sayfa 37 - PdfKitabı okudu
604 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
"Kişinin güzelliği ve süsü, ruhuna yerleşmiş olan edebî kültürüdür." Sayfa 324 Hariri; Arap Edebiyatının en bilinen isimlerinden olup 1054 Basra doğumludur. Vefatı ise yine Basra'da 1122 yılı olarak bilinmektedir. Kendisine dünya çapında bir ün sağlayan eseri ise işte bu Makamat'tır. Eser, 50 tane makameden (küçük hikaye)
Makamat
MakamatHariri · Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları · 195229 okunma
144 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Ortaçağ'dan refahı çıkacağını sanan bir zihniyetle kriz aşılamaz
İslamın krizi, Arap entelektüellerinden oluşan bir komite tarafından hazır­lanan ve Birleşmiş Millerler himayesinde yayınlanan 2002 Yılında Arap Ülkelerindeki İnsani Gelişmişlik raporu, bazı çarpıcı karışıklıkları ortaya koyuyor. Arap dünyası senede yaklaşık 330 kitap çeviriyor ki bu rakam, Yunanistan'ın çevirdiği kitap sayısının beşte
İslam’ın Krizi
İslam’ın KriziBernard Lewis · Kronik Kitap Yayınlar · 2023280 okunma
Reklam
174 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
İşte Yol Budur
Kitaba göre; Varlığından dolayı şikâyetçi olduğumuz anormal davranışın nedenlerini teşhis etmek ve bu davranışı, Allah'ın sevdiği ve razı olduğu bir davranışla değiştirmek istediğimizde, araştırmanın şu üç merkezi içermesi gerekmektedir: 1. Merkez: İnsanın AKLINA, bağlı davranışlar 2. Merkez: İnsanın KALBİNE bağlı olan şeyler 3. Merkez: temel engeli oluşturan ve NEFSE bağlı olan durumdur. Bu fikre göre ideal inançlı karakterimizi oluşturmak için Sünnet'e ve Kur'an'a ağırlık vermeliyiz. Artık Sünnet'e ulaşamayan, bilmeyen, öğrenmesi zor bir durum söz konusu değil diye düşünüyorum fakat Kur'an için sırf okumak yetmez anlamak farz o yüzden doğru şekilde okumak da bize şart. Bunun için de Kur'an'dan daha fazla feyiz almak gerekir;Kur'ân'ı hakkıyla okumak, okuyuşa dilin, aklın ve kalbin ortak olmasıdır. Dilin okuyuştaki nasibi, harfleri tertil üzere doğru şekilde okumak; AKLIN nasibi, anlamları yorumlamak; KALBİN nasibi ise, söylenenlerden nasihat almak, etkilenmek ve boyun eğmektir. Dolayısıyla dil tertil üzere okur, akıl tercüme eder ve kalp ibret alır. " Sözün Özü Şüphesiz Kur'ân, aklı yeniden oluşturur ve akılda doğru inancı inşa eder. Bunun ardından kişinin düşüncelerini ve ilgillerini değiştirerek, onun fiillerini kendiliğinden değiştirir.
Nefislerimizi Nasıl Değiştirebiliriz?
Nefislerimizi Nasıl Değiştirebiliriz?Mecdi El-Hilali · Beka Yayınları · 2023329 okunma
Kötü tercüme edilmiş bir doğu klasiğini yanlış anlayan bir batılının felsefe niyetine yaptığı saçmalamaların, yarım yamalak çevresini üstünkörü okumuş bir Türk münevverinin kurabileceği sıradan cümlelere benziyordu.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.