" Her baba, aslında bir imadir oğluna.
Mevsimler, yıllar ve hayat,
Ah, böyle böyle geldim huzura,
Çiğnedim babamın sancı sırtını,
Gittim raylarda unutulan hikayelerin kahrına.
Ben o dişi taşların oyuklarında duaydım artık..
Alışır, alışır diye düşünürken,
Merak oldum ona.
...
Anneler erken,
Ölümlerine yakın sevilir,
Şairler acıdan beslenir derler, ya da acı çeken şairler kendini daha iyi ifade eder.
Genelde çoğu şairin kitaplarındaki teması; ayrılık, hasret, gurbet, aşk acısı, ölüm, vatan sevdası olmuştur. Şükrü Erbaş'ın bu kitaptaki ana teması ise kendisine çok düşkün olduğu ve çok sevdiği anlaşılan, ama bu dünyadan terk-i diyar etmiş olduğunu
Hüsn ü Aşk
"Gayret dedi Aşk’a ey birâder
Gel yol eri yolda olmak ister"
Besmele-Hamdele-Salvele..
Merhum Şeyh Galib Hazretlerini Rahmetle yâd edelim. Hamd ile salvele getirip evvala; Hazretin ruhuna bir Fatiha armağan edelim.
Elimden geldiğince ve kalemim yettiğince, bu şaheseri terennüme ve dahi izaha yelteneceğim. Haddimiz ile
BÖLÜM 1: SİYASET
Paul Muaddib çöle doğru terk-i diyar eyledikten yıllar sonra, devletin başında kardeşi Aila bulunurken "hükümetle din birleşmişti ve kanunu çiğnemek günah olmuştu." Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, devlet denilen "canavar" için geçerli bir günah yoktur; çünkü bu "canavar", “Yeryüzünde benden
Kitabın bir yerinde;
"İnsan büyükleri anarken cennetteki gül bahçelerinden geçiyor gibi olur." diyor Üstad Ali Ulvi Kurucu.
Sayfaları ilerledikçe halimin izahı tam olarak bu oldu.
Şimdiye kadar hep İstanbul'un eski zamanlarına, o devirde yaşayan insanlarına dair rivayetler okur ve merak ederdim.
Meğer memleketimde de ne güzel zatlar
İnmiş perde, kimseler bilmez,
Gölgeler ki; dirhem sır vermez,
Akıl ermez, kelam yetmez.
Sen anlamadın, ben anlatamadım.
Sevdadır bu, ebed de bitmez...
Hep uzaktan seyrettim,
Hep ara'lıktan.!
İsyankâr kelimelere mil çektim,
Çektim ızdırabını asilce, tektim.
Aydınlık yüzüne, ne hasretler çektim,
Hû dedim, metruk dolunaya,
Solum da bir incik,
Ziyanlardan üç adım sektim.
Leyl vaktidir ey yâr.!
-insan nasıl unutur
-ya duvardaki mısralar ne demişti serseri şair
-hâlâ ezberimdedir
‘kişi’ demişti
‘kendi arzusuyla terk-i diyar etmez
sebepsiz gurbetin kahrını kimse ihtiyar etmez’
Bizler Sürgünler'iz, akrabalarımızın çoğu çoktan terk-i diyâr eyledi; biz de Engin Deniz üzerinden geri dönmezden önce burada bir vakit oyalanıyoruz artık sadece...