Fahrenheit 451 devlet sansürünün, totaliter rejimlerin dehşetini anlatan temel yapıtlardan biri sayılmasına rağmen, Ray Bradbury, romanı hakkında şöyle der:
"Romanım hep yanlış ya da eksik
🍂
Bir adam güzel bir kızla evlendi. Onu çok seviyordu. Bir gün kadının bir deri hastalığı oluştu. Yavaş yavaş güzelliğini kaybetmeye başladı. Bir gün kocası bir iş için ayrıldı. Dönüş yolunda kaza geçirdi ve görme gücünü kaybetti. Ancak aile hayatı her zaman ki gibi devam etti. Ama günler geçtikçe kadın güzelliğini yavaş yavaş kaybetti. Adam sevmeye devam etti ve kadın da onu çok seviyordu. Bir gün kadın öldü. Ölümü adama büyük üzüntü getirdi. Ve adam şehri terketmek istedi. Arkadan bir adam yaklaştı ve dedi ki " nasıl yalnız yürüyeceksin? Bugünlerde karın sana yardım ederdi". Adam cevap verdi. Ben kör değilim. Böyle davrandım çünkü bu hastalık yüzünden cildinin durumunu gördüğümü bilseydi hastalığından daha çok incinirdi. Onu sadece güzelliği için sevmedim. Aynı zamanda şefkatli ve sevgi dolu doğasına âşık oldum. Bende kör taklidi yaptım sadece onu mutlu etmek istedim.
Velhasıl anlıyoruz ki birini gerçekten sevdiğinizde onu mutlu etmek için sonuna kadar yanlarında yürürsünüz ve bazen kör davranmak ve mutlu olmak için başkalarının küçük sorunlarını görmezden gelmek size iyi gelir. Güzellik zamanla solacak ama kalp ve ruh hep aynı olacak. İnsanı sırf görünüşü için değil, içindekiler için sev.
Ve Victor Hugo nun şu sözünü asla unutma :
("Sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık! Ölüm her şeyi yok edecek. Ruhları sevmeyi deneyin" ...)
🍂{
" Ağlarsa anam ağlar ardımdan "ları dinleyip hıçkırıklarla ağlayan, " Annemin yelkeni olsa açsa da gelse " lerle kınalar yakılırken gözyaşlarına boğulan son nesil bizdik.. Evet evet bizdik.. Artık ne analar ağlıyor arkadan ne de evlatlar yelkenli gözlüyor.. Bitti.. Ne oluyor? Neler oluyor ? Nasıl duygular bu kadar hızla yok
Merhaba arkadaşlar,
Sitemizde bazı arkadaşlarımızın yaptığı güzel bilgilendirmeler doğrultusunda, ben de ara sıra gördüğüm yazım yanlışlarına istinaden bunu sizinle paylaşmak istedim. Neticede okuyan, bilgi edinmeyi seven insanlarız. Türkçemizi güzel kullanmak adına ufak bir paylaşım da benden olsun. Ne kadar okursak okuyalım, kusursuz değiliz ve
2232 Yıllık Şanlı bir Orduya güç yetiremezsiniz. 🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Bu vatan toprağın kara bağrında,
sıra dağlar gibi duranlarındır.
Bir tarih boyunca, onun uğrunda, kendini tarihe verenlerindir.
Hakan Günday... Son dönemin en iyi yazarı benim gözümde. Yerli Dostoyevski, sayfalarca onu anlatabilirim.
Daha beni Hakan Günday' la tanıştıran kitap. Bu kitabı 2014 yılında okudum ilk kez. O tarihten sonra açıp kaç kere daha okudum bilmiyorum. Ülkesini, evini terketmek zorunda kalan göçmenler bilindiği gibi dünyada, Avrupa da bir önem teşkil
Yaşamında, şunları da yaşayabileceksin:-
1) Birisini, ona söyleyecek bir şey bulamadığın için, aramak…
2) Birisini, onu artık görmeyeceğini söylemek için, beklemek…
3) Birisini, onu görmemeye dayanamadığın için, terketmek…
Neler yaşamayacaksın ki!…