Ufak aydınlık gözünü kırparak: "Yaşayın, sanki şey olmayacak gibi..."² der. Nice araştırmalara karşın, tüm bildiğim bu benim.
2.Yani? "Sanki ölüm yokmuş gibi."
Dünyanın bu tersiyle yüzü arasında bir seçim yapmak istemiyorum, seçmesini sevmem. İnsanlar açık görüşlü ve alaycı olmamızı istemiyorlar. "Bu sizin iyi olmadığınızı gösterir," diyorlar.
Şunu söyleyebilirim, az sonra da söyleyeceğim: önemli olan insanca ve basit olmak. Hayır, gerçek olmaktır önemli olan, hepsi girer bunun içine, insanlık da, basitlik de.
Yaşam kısadır ve insanın zamanı yitirmesi günahtır. Canlı bir insanım, öyle derler. Ama canlı olmak da insanın canlılıkta kendini yitirdiği ölçüde gene zamanı yitirmesidir. Bugün bir duruştur ve yüreğim kendi kendini karşılamaya gidiyor.
Başkaları sayfalar arasına bir çiçek bırakırlar, aşkın kendine dokunup geçtiği bir gezintiyi kapatırlar oraya. Ben de geziniyorum, ama bir Tanrı okşuyor beni.
Kendime erişmeye çalıştım mı bu ışığın ta dibine erişebiliyorum. Dünyanın gizini veren bu hoş tadı anlamaya, duymaya çalıştım mı evrenin dibinde kendi kendini buluyordum. Kendi kendimi, yani beni dekordan kurtaran bu en son noktasına varmış çoşkunluğu.