Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Beşinci Bürhan (Beşinci delil,hüccet)
Ey vesveseli arkadaş! Gel, bu azîm sarayın nakışlarına dikkat et ve bütün bu şehrin ziynetlerine bak ve bütün bu memleketin tanzimatını gör ve bütün bu âlemin sanatlarını tefekkür et! İşte bak, eğer nihayetsiz mu'cizeleri ve hünerleri olan gizli bir zatın kalemi işlemezse bu nakışları sair şuursuz sebeplere, kör tesadüfe, sağır tabiata verilse o vakit ya bu memleketin her bir taşı, her bir otu, öyle mu'ciz-nüma nakkaş, öyle bir hârikulâde kâtip olması lâzım gelir ki bir harfte bin kitabı yazabilsin, bir nakışta milyonlar sanatı dercedebilsin. Çünkü bak bu taşlardaki nakşa,her birisinde bütün sarayın nakışları var, bütün şehrin tanzimat kanunları var, bütün memleketin teşkilat programları var. Demek, bu nakışları yapmak, bütün memleketi yapmak kadar hârikadır. Öyle ise her bir nakış, her bir sanat, o gizli zatın bir ilannamesidir, bir hâtemidir. Madem bir harf, kâtibini göstermeksizin olmaz. Sanatlı bir nakış, nakkaşını bildirmemek olmaz. Nasıl olur ki bir harfte koca bir kitabı yazan, bir nakışta bin nakşı nakşeden nakkaş, kendi kitabıyla ve nakşıyla bilinmesin?
Kern
Tesadüfe bak, yine aynı kelime diye düşündü hayretle. Dünyada en çok inanana sahip ve bir türlü barış içinde bir ittifak yapmayı başaramayan üç semavi dinin ittifak ettiği tek konunun, tek bir kelimenin çevirisinde yapılan hata olması ne büyük ironi!
Sayfa 236Kitabı okudu
Reklam
18 yıl sonra bizim parti kazandı tesadüfe bak hala bir isim yok üstelik 36 yaşından sonrada işe almıyorlar ömrümün yarısı iş aramakla geçti
224 syf.
1/10 puan verdi
·
14 saatte okudu
Zaman kaybı?!
"Birbirimizi o kadar aradık ama bir metroda, ölüme giderken bulduk. Ne acı değil mi?" Bu cümle kitabın özeti işte. Bestegül bir sabah dershaneye gitmek için evden çıkıyor ve yaşanan bir deprem sonrası bindiği metroda (tesadüfe bak) aynı okuldan olduğu 13 kişiyle birlikte mahsur kalıyor. Tesadüfe bak o 13 kişinin içinde platonik sevdiği ve onu seven çocuk da var. Şunu söylemeliyim ki bu tarz kurgularda biraz da mantığa uygunluğa önem veririm. İstanbul gibi bir şehirde bir metroda sadece 14 kişinin kalması ve hepsinin de birbirini tanıma olasılığı benim mantığıma uymuyor açıkçası. Romanlarda bir konu bulunur ve kurgu o konunun etrafında yaşanan olaylarla şekillenir. Tamam yazarımızın bulduğu konu gerçekten ilgi çekici ama konuyu işleyişi o kadar sıkıcı ki... Ve bahsettiğim konu etrafında yaşanan olaylar da gerçekten saçma ve sıkıcı, sanki sadece yazılmak için yazılmış gibi. Dili çok basit ama bildiğimiz anlatımı basit olan romanlardan değil, gerçekten basit. Çocuk kitaplarıyla karşılaştırılabilecek derecede basit. Bana kalırsa bu kitap sadece zaman kaybı.
Yere Yakın Yıldızlara Uzak
Yere Yakın Yıldızlara UzakEmine Tavuz · Epsilon Yayınevi · 201911bin okunma
Midemde kelebekler uçuştu, karnım heyecandan guruldadı. Tesadüfe bak, midenin Kürtçesi "aşık" tır.
Sayfa 24 - Dipnot Yayınları 1. Baskı, 2020/Ankara
Her sabah dünya yeniden kurulur!..
"Her zaman yüreğimdeki saflığı, temizliği özenle korumayı başardım, Hıncal Ağbi, ama artık örselendiğimi, sevgiye olan inancımı kaybetmeye başladığımı düşünüyorum, en önemlisi de kendime olan inancımı.." diyor Sezin.. "Lütfen öyle bir yazı yaz ki içinde sevmek, umut taşımak ve inancını kaybetmemek olsun.. Beni kötü zamanlarımda hep
Reklam
Düşünüyorum. Bu kadar madde, boşluk ve bilinmeyen bir karanlık enerji kendiliğinden varsa ve tüm bunların bir bilinci olmadığını kabul ediyoruz. Niçin bilinçsiz ve başlangıçta hep varolan ve sonra bir şeylerin bir şeyleri etkileyerek meydana getirdiği şeye "bilinmeyen"diyoruz? Neden tesadüf olsun ki? Her şey birbirini etkileyerek bir tesadüf sonucunda oluştuysa bunları oluşturan tüm şeylerin ya bilinci olması gerekir ya da tüm bunları kontrol eden bir şeyin olması gerekir. Vay canına! Tesadüfe bak ki tüm bu şeyler bir bilinçsizlik sonucunda oluştu olsun ve var olmuş olsun. Peki nasıl bir tesadüf ki bunların sonucunda meydana gelen bilinçsiz atomlar bilinçli varlığı oluşturdu? Vay canına! İnanılmaz bir tesadüf ya!
Uyusak geçer mi
Soğuk bir havada kendimizle yalnız kalsak, Karşımızda deniz,arkamızda kinimiz. Kussak birbirimize, Her ne kaldıysa içimizde. Acele etmeyelim zaten zaman çok. Kara bulutlardan saklanarak çadırımızda, Sahte hayallere sarılsak. E tabi ağır gelir onca hayal bu narin bedene, El ele tutuşmaya bahane arasa soğuk eller,ojeli tırnaklar. Bak sen şu tesadüfe sıcacığımdır da ben, Sarılarak uyusak ya beraber.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
İNANILMAZ BİR TUTUKLAMA “Tutukluyorum, götürün”. Dedi Yargıç. Jandarmalarla çıktık koridora, ikisi birden yapıştılar kollarıma. Onlardan daha sert ve öfkeli “Bırakın lan” dedim, kollarımı çekerek. Bırakıverdiler. Sanki komutanlarıydı bırakın diyen; Onlara döndüm, “Ben giderim cezaevine size gerek yok” diyerek yürüdüm. Aşağı dönerken bir göz attım geriye, aynı yerde dikilip kalmışlardı. Adliyenin avlusundan geçip caddeye çıktım. Tesadüfe bak, beni tutuklatan komutan bana doğru geliyor. Beni gönderdikten sonra o da gelmiş peşimden, bakıyor şaşkın şaşkın. “Helal olsun beni tutuklattın” dedim yanından geçerken. “Jandarmalar nerede”, dedi. “Jandarmaya gerek yok, kendim giderim cezaevine” diyerek umursamaz bir şekilde yanından geçip gittim. Az ileride bir berbere girdim. Hippi gibi uzun olan saçı ve sakalı kestirip, ardından içkili bir lokantaya girdim. Küçük bir rakı eşliğindeki yemekten sonra sonra, taksi ile cezaevine gittim. İçeri almadılar. “Ne diye alacağım içeri seni, belge yok, polis yok yanında”. Dedi. Geri gittim karakola, Komutan beni görünce, sert bir tavırla: “Neredesin sen, askerleri de azarlayıp kaçıp gitmişsin.” “Kaçmak yok komutanım, işlerim vardı. Bitirip, gittim Cezaevine. “Nee! Doğru mu, gerçekten gittin mi Cezaevine?” “Elbette doğru, şimdi Cezaevinden geliyorum, içeri almadılar. Belge gerekiyormuş, “Tamam anlaşıldı, bekle biraz” Dedi, kibar bir üslupla. 15 dakika sonra iki jandarma ile kelepçesiz bir şekilde gönderdi beni Cezaevine. Kelepçe takmayarak ödüllendiriyordu tutukluyu.
Sakin Öfke
Sakin ÖfkeMustafa Yılmaz · İkinci Adam Yayınları · 20241 okunma
Reklam
Macide sadece: "Hayret ediyorum!" dedi. Ömer sebepsiz kızararak: "Ben de" diye mırıldandı. Ve derhal düşünmeye başladı: "Ne halt ediyorum? .. Niçin böyle aptalca sözler söylüyorum? Evet, bu gece onu bekledim. Evet... Bu sefer hakikaten bir şey bana buralardan ayrılmamamı söyledi. Bu kadarı iyi .. doğru ... Fakat
Sayfa 119
Midemde kelebekler uçustu, karnım heyecandan guruldadı. Tesadüfe bak, midenin Kürtçesi “aşık" tır.
Kaderin cilvesi mi desek, yoksa, bak sen şu tatlı tesadüfe mi desek, aynı gün… Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Silivri Cezaevi’nin Mart ayında “hizmete gireceğini” açıkladı! Ki, o Adalet Bakanı’nın eşi Saniye Hanım’a, Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde, o Silivri’ye tıkılacak olan Profesör Mehmet Haberal tarafından böbrek nakli yapılmıştı.
250 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.