272 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Koloni'yi okumuş çok beğenmiştim. Hemen Audrey Magee'nin yeni çıkan ( fakat Koloni'den önceki ilk kitabı ) Yüzleşme'yi de edindim ve şimdi de okudum. Koloni'nin başarısı kesinlikle tesadüfi olmamış. Bu da en az Koloni kadar güzel bir kitap olmuş. 2. Dünya Savaşını pek kimsenin bakmadığı taraftan bakarak, savaşın insanları nasıl etkileyebileceğini, iki genç insan - çekirdek bir aile üzerinden sarsıcı bir şekilde anlatmış. Audrey Magee diğer İrlanda'lı yazarlar gibi zekasını, anlatım vakurluğunu, kurgu mükemmelliğini tekrar ederek, kendisini merakla takip etmemizi hak ediyor. Keşke yeni kitaplar yazsa da biz de okusak.
Yüzleşme
YüzleşmeAudrey Magee · Delidolu Yayınları · 20249 okunma
Başarısız kişilerin, başarısızlıklarından dolayı suçu dünyaya yükleme eğilimlerini anlamak güç değildir. İşin dikkate değer yanı şu ki başarılı kişiler de, her ne kadar ileri görüşlülükleri, metanetleri, parlak yetenekleri ve başka "kıymetli nitelikleriyle" övünseler de, aslında başarılarının, koşulların tesadüfi bir bileşiminin sonucu olduğuna inanırlar. Sürekli başarılı olanların özgüveni bile asla mutlak değildir. Başarılarını oluşturan etkenlerden her birini ayrı ayrı bildiklerinden asla emin değildirler. Dış dünya onlar için hassas ve tehlikeli bir şekilde dengelenmiş bir mekanizmadır ve bu mekanizma onların lehine işlediği sürece onu kurcalamaktan korkarlar. Dolayısıyla, değişime direnç ile değişime duyulan ateşli arzu aynı inançtan doğmaktadır. Söz konusu direnç de arzu da çok şiddetli olabilir.
Reklam
Bilimin teleolojiyi ortadan kaldırdığı fikri bence yanıltıcı. Modern bilimsel dünya görüşünden söz eden pek çok insanın “rastgele” ve “tesadüfi” gibi kelimeleri kullanması ilginçtir. Bu da bizim yalnızca kozmosun yüzündeki tesadüfi bir çarpma olduğumuz izlenimini bırakıyor. Elbette bu da tamamen doğru olamaz. dusunbil.com/ruhunu-aramakta...
Başarısız kişilerin, başarısızlıklarından dolayı suçu dünyaya yükleme eğilimlerini anlamak güç değildir. İşin dikkate değer yanı şu ki başarılı kişiler de, her ne kadar ileri görüşlülükleri, metanetleri, parlak yetenekleri ve başka "kıymetli nitelikleriyle" övünseler de aslında başarılarının, koşulların tesadüfi bir bileşiminin sonucu olduğuna inanırlar. Sürekli başarılı olanların özgüveni bile asla mutlak değildir. Başarılarını oluşturan etkenlerden her birini ayrı ayrı bildiklerinden asla emin değildirler. Dış dünya onlar için hassas ve tehlikeli bir şekilde dengelenmiş bir mekanizmadır ve bu mekanizma onların lehine işlediği sürece onu kurcalamaktan korkarlar. Dolayısıyla, değişime direnç ile değişime değişime duyulan ateşli arzu aynı inançtan doğmaktadır. Söz konusu direnç de arzu da çok şiddetli olabilir.
Schiller
Bağlantısız konular, tesadüfi karşılaşmalar kalbinde biraz ateş olan hayalperest bir adamın gözlerinde son derece ikna edici kanıtlara dönüşür.
“Ama bir inanç yok olduğu zaman, yeni şeylere gerçeklik kazandırma gücümüzü kaybettiğimizde, bunun yokluğunu telafi etmek üzere inancımızın bir zamanlar hayat verdiği eski şeylere fetişistçe bir bağlılık, sanki ilahi güç bizim içimizde değil, onların kendisindeymiş ve inançsızlığımız tesadüfi bir sebepten, tanrıların ölümünden kaynaklanırmış gibi, gitgide güçlenerek varlığını sürdürür. Ne korkunç bir şey! diyordum kendi kendime. Bu otomobillerde eski arabaların zarafetini bulmak mümkün mü? Herhalde benim artık yaşım geçti, ama kadınların, kumaştan bile olmayan elbiselerin cenderesine girdikleri bir dünya, bana göre değil. Kızaran narin yaprakların altında bir araya gelen şeylerin hiçbiri artık yoksa, eskiden onların çerçevelediği zarafetin yerini şimdi bayağılık ve çılgınlık almışsa, bu ağaçları ziyaret etmenin ne anlamı var? Ne korkunç şey! Zarafetin artık bulunmadığı günümüzde tek tesellim, eskiden tanımış olduğum kadınları düşünmek. ”
Reklam
Frazer'in Altın Dal'ı gibi insanbilimsel bir inceleme, mantıksız insan inançlarının çeşitliliğiyle bizi etkiler. Bu inançlar bir kültüre bir kez yerleştiklerinde, sürdürülür, evrilir ve çeşitlenirler ve bu durum bir anlamda biyolojik evrimi anımsatır. Yine de Frazer bazı genel prensipler keşfetmiştir, örneğin "homeopatik büyü" ismiyle tanımladığı inançlarda tılsımlar ve büyülü sözler etkili olmayı amaçladıkları gerçek dünya nesnesinin bazı sembolik yönlerini ödünç alırlar. Acı sonuçlar doğuran bir örnek, toz haline getirilen gergedan boynuzunun cinsel gücü arttırıcı özellikler taşıdığına inanılmasıdır. Baştan aşağı saçmalık olan bu efsane, gergedanın boynuzunun erekte olmuş bir penise benzemesinden ileri gelir. "Homoeopatik büyünün" bu kadar yaygın olduğu gerçeği, savunmasız beyinlere bulaşan saçmalığın tamamen tesadüfî ve keyfi olmadığı fikrini uyandırır.
Hegel’in yapıtlarında diyalektiğin tarih ve doğadan çıkarılmış yasasının birçok örneği mevcuttur. Ama Hegel’in idealizmi zorunlu olarak kendi diyalektiğine yüksek derecede soyut ve keyfi bir karakter veriyordu. Diyalektiği “Mutlak İdeanın” hizmetine sokmak için Hegel, Marx’ın Kapital’inde uyguladığı, verili bir olgunun yasalarını araştırma
Hepimiz, içimizde uyuyan güçten uzaklaşarak tanrısallığımızdan koptuğumuz için bir boşluk ve yalnızlık hissederiz. Bu yalnızlıktan kurtulmaya çabalamamıza ve hayatımızı yüzeysel şeylerle doldurmamıza şaşmamak lazım. Bizi derinden etkilemeyen ve asla mutlu edemeyecek hedeflerin peşinde koşmamızın sebebi de budur. Yaratıcılığımızdan uzaklaştığımız ve evren üzerindeki gücümüzü reddettiğimiz sürece hayat anlaşılmaz ve görünürde tesadüfi olaylarla üzerimize gelecektir. Lakin burada da yaşamımızı bu şekilde yönlendiren yine biziz. Acı acı yakındığımız bu durumu, biz meydana getiriyoruz. Dünya üzerindeki hiçbir şey, bu enerji olmadan mevcudiyetini devam ettiremez.
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Reklam
314 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
》Bir Tek İnsan Bütün İnsanlık Serüvenini Yaşıyor《
Montaigne 16.yüzyılda yaşamış Rönesans ve serbest düşünce hareketinin önemli bir figürüdür.Tolstoy gibi soylu ve varlıklı bir ailede doğmuş ve daha sonra denemelerini yazmak için şehirden uzakta,tabiatla iç içe yaşamaya başlamıştır.Babası onu doğduktan hemen sonra bir köylünün evine bırakmış ve erken yaşta orada kendi ayaklarının üzerinde durup
Denemeler
DenemelerMontaigne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202054,3bin okunma
Hayatın Anlamı
1.kısım Hayatın anlamı nedir?" sorusu hakiki bir soru mu yoksa yalnızca hakiki gibi görünen bir soru mudur? Tanrı, stratejik bir amaçla dünyayı yaratmış göksel bir mühendis değildir. O, dünyayı yalnızca kendi memnuniyeti ve yaratma hazzı uyarınca yaratmış bir sanatçıdır. Philosophical Investigations" gibi bir çalışmada
_Biz kimiz? Nereden gelip, nereye gidiyoruz? _Biz insanlar, bir kapının önüne bırakılmış yeni doğan bebekleriz. Sepetlerimize bebeklerin kim olduğuna, nereden geldiğine dair ya da atalarının kimler olduğuna dair bir not da iliştirilmemiş. Bu yetim bebeklerin sicilini öğrenmeyi özlemle bekliyoruz. Pek çok kültür sürekli olarak ebeveynlerimizle
Madem ölüm kaçınılmaz, madem tüm kazanımlarımız, hatta bütün güneş sistemimiz bir gün solup gidecek, madem dünya tesadüfi, madem insanlar dünyayı ve o dünya içerisindeki insan tasarımını inşa etmek zorundalar, hayatın genel anlamı ne olabilir?
413 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.