Merhabalar!
Uzun zamandır düşündüğüm ve kısa bir zaman önce ilk adımını attığım yayın evi açma hedefimi gerçekleştirmiş bulunmaktayım.
SİRYA YAYINCILIK ve ekibi olarak hedefimiz yazar ve Okur odaklı olacaktır. Bir yazar olarak yaşadığım birçok olumsuz nedenden dolayı yayınevlerine bakış açım değişti. Yayıncılık dünyasında yeni bir fark yaratmak adına bu yola girdim. Yazarların binbir emekle ve zorlukla kaleme aldığı her eser benim gözümde paha biçilemez bir değerdir. Emeklerimizin bir başkası tarafından sömürülmesini bir yazar olarak asla kabul etmedim. Kendim de dahil hiçbir yazarın kitap yayınlatma sürecinde yaşatıkları olumsuz süreçleri hak etmediğimizi düşündüm. Yayıncılık dünyasına bir yazar gözü ile bakarak minimum sorun ile eserlerinin okuyuculara ulaştırılmasını amaçliyorum. Umarım bunu başarır ve güzel bir sonuç alırız. Bana güvenip benimle birlikte bu yola giren ekibime sonsuz teşekkürler ediyorum. Rabbim bizi utandırmasın!
instagram.com/reel/Cs9KKgygCL...
Herkesin bu kadar beğenip yere göğe koyamadığı bir yazar ve kitap hakkında nasıl inceleme yazacağım bilmiyorum. Linç edilmekten korktuğumu da belirtmek isterim :D Bu linç kültürünü bırakalım hanımefendiler ve beyefendiler :))
Orhan Pamuk’un okuduğum ilk kitabıydı. Yazar hakkında bir hükme varmak için çok erken olsa da, en iyi eseri olarak
Cümleye nasıl başlasam bilmiyorum fakat şunu rahatlıkla söyleyebilirim, hayatım boyunca hiç bir hayat hikayesinden bu kadar etkilenmedim. Her sayfasını merakla bekledim. Çok şaşırıp bir kaç saniye kendime gelemediğim bölümler oldu. Çok üzüldüğüm bölümler de oldu. Hatta bazen o kadar yoğun duygular yaşadım ki kitaba ara vermek zorunda kaldım. Kendim ile çok fazla içselleştirdim sanırım. Bir okur değilde sanki Doğan Cüceloğlu'nun hayatında yer alıyormuşum gibi hissettim. Kitabın sonunda, Çocukluğundan başlayıp gittiği her yere onunla birlikte seyahat etmiş; yaşadığı zorlukları sıkıntıları sevinçleri heyecanları onunla birlikte yaşamışım gibi bir garip yorgunluk var üstümde. Sanırım duygusal anlamda bir yorgunluk benimkisi. Okurken kendime aldığım notlar bir yana hayatımın rotasını artık hangi yönde çizeceğim daha da belirginleşti. Çok değer verdiğim, örnek aldığım bir hoca olduğu için hâlâ ölmüş olduğu gerçeğini kendimi inandıramıyorum. İnsanın önemsediklerinin ölmüş olma gerçeği felaket bir duygu. Belki de kitabı okurken böyle yoğun bir hüzün dalgasına kapılmam bu yüzden. Hoca ile ilgili en büyük kaybım kendisi ile hiç konuşma fırsatımın hiç bir zaman olamayacak olması . Fakat şükrediyorum kitapları hâlâ bizimle olacak. Kitaplığımın en güzel bölümünü onun eserlerine ayırdım bile. Umarım toplumumuzun her bir ferdi böyle bir hazineyi keşfeder. Böyle genç yaşlarda onun eserleriyle tanıştığım için bir yönden kendimi şanslı buluyorum. Sonsuz teşekkürler Doğan Cüceloğlu, yattığın yerde huzurla uyu ölsen dahi dediğin gibi hizmetlerin hâlâ devam ediyor.
★Daha önce Fante ile tanıştıysanız ve bu tanışma benim gibi Fante'nin 'Toza Sor' kitabı ile olduysa diğer kitaplarını okumak benim gibiler için büyük bir tutkuya dönüşebiliyor.
★ İnişleriyle, çıkışlarıyla, aşkı kendine özgü ifadesiyle, hüznüyle, inancıyla, sonu gelmeyen hayalleri ve yaşadığı hayal kırıklarıyla bambaşka bir yazar, Fante. Kendine
Bu aralar 'ben" ne yapıyorum?
Kendim hakkında #spolier
Orhan Kemal okumuyorum..
duyuyorum ,biliyorum, okumuyorum tıpkı pek çok Türk yazar gibi. .bu da benim cahilliģim olsun ..hadi öyle olsun ..
Ilk kitabı "sokakların çocuğu " elime geçtiğinde uzun bir süre beklettim ,bu yaz oturdum okudum ..
güzeldi,hayal dünyası bambaşka
"Beni bir gün unutacaksan bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi boş yere mağaramdan çıkarma beni alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna..."
Bu bir inceleme değil kitabın bende bıraktığı etki ve iç döküşümü anlattığım aciz bir karalamadır...
Bazen koskoca bir şehir size dar gelir, odanızın
100 temel eser arasında yer alması gereken hatta ülkemizde lise müfredatına dahil edilmesi gereken şaheser. Çünkü gerçekten de gelecek kuşakların, genç nesillerin ufkunu açarak ve onlara ilham vererek gelecekte ülke olarak bize çok büyük başarılar getirme serencamına temel olabilecek son derece önemli ve değerli bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bu
Sol gözlerinde altın rengi yedi ışıltıyla doğan Péniel ailesinin tatlı düşler, koyu kabuslar, ruhlarla ve koruyucu gölgelerle, gaipten fısıltılar ve doğum çığlıklarıyla dolu, birkaç kuşaklık hikayesi bu anlatılan. Bir nehrin kıyısında, karanlık bir mavnada başlıyor hikayeleri ve toprakta, Kara-Toprak’ta devam ediyor.
Avrupa’nın bütün kentlerinde
Birkaç ay önce netteki bir haberi okuduğumda; Dücane Cündioğlu’nu okunacak yazarlar listemin başlarına ekledim. Zamanın Aile Bakanının engelli çocukları ziyarete gittiğinde minicik yüreklere uygun gördüğü hediyenin çerçeveli Cumhurbaşkanı ve Başbakanın fotografları olmasına verdiği derin, cesaretli ve bir o kadar hassas bir kalemin tepkisiydi
Bu kitabı yeniden okumak bu yıl edebiyatla yaptığım yazısız sözleşmenin en değerli maddelerinden biri oldu.Neyi niye sevdiğimi yeniden hatırlamak bana çok iyi geldi.
İlk okuduğumda hemen her odasından başka bir Auraliano çıkan ve adları bir örnek onlarca karakterin sürekli akıp değişen dünyasını takip etmek yorucu gelmişti.Bu sefer ipleri
Gerçek bi okurun, emek verilerek yazılan şeylere en azından saygı duyması gerektiğini düşünüyorum.
Beni tanımadan hakkımda verilen hükümlerden ciddi manada rahatsızlık duyuyorum. Paylaşımlarımdan hoşnut olmayan insanlar lütfen beni engellesin.
Bu platformda, nazımlarımı, nesirlerimi, manzumelerimi, kitap incelemelerimi ve elimden geldiğince de sosyal sorumluluk adına yapacağım paylaşımlarımı göreceksiniz. Bu bilinçle takip etmek veya etmemek tabii ki de sizin elinizde. Eğer bu tarz paylaşımları beğenmiyo iseniz de dediğim gibi lütfen beni engelleyin.
Öte yandan adımın geçtiği o malum gönderiye gelen bi yorumda, burada bulunma maksadımı paylaşmıştım. O açıklamamı da #32915912 bu yorumumda görebilirsiniz. Maksadım doğrultusunda hareket etmeye de devam edeceğimi bilin isterim.
Umarım yeterince açıklayıcı olmuştur. Böyle saçma şeylerle vaktinizi çalan insanlar adına ben özür dilerim. Açıklamam gerektiğini düşünmeseydim böyle gereksiz konularla vaktinizi almayı bizzat kendim de istemezdim. Anlayışınız için şimdiden teşekkürler!
DİP NOT: Cidden çok saçma bi konu bence de (: İçine çekildiğim durumdan hoşnut değilim...