Enver Paşa'nın 15 Şubat günü Cemal Paşa'ya gönderdiği mesajda; Mustafa Kemal'den İtalya harbi esnasında Bingazi'de bulunarak Arapları pekiyi idare etmiş olan komutan diye övgüyle söz etmesi, sanki ikili arasındaki ilişkilerin düzelmeye başladığını gösterir gibidir. Ancak yine de Enver Paşa'nın gözü Mustafa Kemal
Sayfa 90 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Teşkilat-ı Mahsusa, Osmanlı Devleti için başlıca iki tehdit olan, Arap ayrılıkçılığı ve Batı emperyalizmiyle savaşan en önemli İttihatçı araçtı.
Sayfa 17 - SelengeKitabı okuyor
Reklam
Türkiye Tarihinin İki Büyük Yalanı
"Yalan" sözcüğünden daha çok, "tahrifat" veya "falsifikasyon" sözcüklerini kullanmayı tercih ediyorum. Bilimsel ya da bilim-yakını tartışmalarda bu sözcükler kullanılıyor; gerçek tarihi olumsuz anlamda bozmayı anlatıyor. Yapılan budur ve bu hem bir zorunluluk ve hem de politik bir gereklilik olarak ortaya
Sayfa 458Kitabı okudu
Araplar, Teşkilat-ı Mahsusa faaliyetlerinden “Arap özgürlük ve bağımsızlık ateşini söndürmeye çalışan, şeytani İttihatçı entrikaları” olarak bahsederler.
"Askeri" lakabına bihakkın layık olan Süleyman Bey, askerlik fenninde olduğu kadar fedakarlık kahramanlık ve cesaret göstermek hususlarında da şöhreti olduğundan dolayı Teşkilat-ı Mahsusa'nın başına geçirilmişti. Bütün arkadaşları bu liyakatlerinden dolayı kendisini çok takdir ederlerdi.
Trakya bölgesindeki örgütün kurulması ise Talat Paşa'nın girişimleri ile başlamıştır (Zürcher, 2013: 137, Küçükkılınç, 2016: 283, Ahmad, 2015: 85). Almanya'dan dönen Talat Paşa, istasyonda Edirne Valisi tarafından karşılandığında, Talat Paşa valiye bir halk teşkilatı kurmasını emretmiştir. Kısa bir süre sonra Teşkilat-ı Mahsusa ajanları bölgeye gönderil­ miştir (Akşin, 1989: 69, Zürcher; 2013: 137). Talat Paşa yurt­ dışına çıkmadan bir gün önce Edirne Mebusu ve arkadaşı Faik Bey'i (Kaltakkıran) çağırıp Trakya'nın Türk olduğunu kanıtlayacak bir halk teşkilatı kurmasını emretmiştir. Edirne önderlerinden Tüccar Yolgeldili Kazım Efendi'nin bürosun­ da yapılan 2 Kasım 1918 tarihli toplantıda da Trakya-Paşa­ eli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni kurma kararı alınmıştır (Bıyıklıoğlu, 1992: 128). Batı Trakya'nın savunulması için 10 Kasım 1918'de Batı Trakya Komitesi adı altında bir başka ce­miyet kurulmuş ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile çok yakın olarak çalışmıştır.
Sayfa 317 - PDFKitabı okudu
Reklam
Akif 1915'te yine Teşkilat-ı Mahsusa'nın görevlendirmesiyle bu sefer Arabistan'da başlayan Şerif Hüseyin isyanına karşı Arap kabilelerinin desteğini sağlamak amacıyla Eşref Sencer'in ( Kuş­çubaşı) başkanlığındaki bir heyetle Necid bölgesinde Riyad'a gitmiştir.
Kurulan kalabalık çeteler, Bandırmadan bindirildikleri vapurla İstanbul'a nakledildikten sonra Meteris Çiftliği gönüllülerin karargahı hâline getirildi ve başlarına Eşref Bey atandı. Bu kuvvetin adı Emirber Çetesi olarak belirlenmişti. Komutanı Eşref iken Hacı Sami tabur komutanıydı. Çetenin toplam mevcudu 2.000 kişiden oluşuyordu ve ilerleyen süreçte Eşref tarafından bu kuvvet, Birinci Teşkilat-ı Mahsusa olarak adlandırılacaktı.
“Osmancık Taburu adıyla bilinen birlik Teşkilat-I Mahsusa bünyesinde bizzat Süleyman Askerî Bey’in kontrolünde oluşturulmuş ancak yaşanan görev değişikliği sebebiyle Irak’a Süleyman Askerî Bey’le birlikte gitmiştir.”
Sayfa 251 - Kronik KitapKitabı okudu
“Teşkilat-ı Mahsusa, bilinenin aksine, bir istihbarat örgütü, bir casusluk teşkilatı veya propaganda birimi değildir. Modern tanımlarla konuşmak gerekirse, Teşkilat-ı Mahsusa bir erken dönem gayrinizami harp birimidir.”
Sayfa 325 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Enver Paşa, teşkilat-ı mahsusa namı altında bir teşkilat vücuda getirmiştir. Bunun gayesi Memalik-i Osmaniye haricinde Makedonya'da, Kafkasya'da, Mısır'da, Afrika'da, Acemistan'da, Türkistan'da, hülasa Osmanlı Amal-i Milliyesinin küşayiş bulabileceği her yerde mekasıd-ı hususiye takip etmek... Bağdat'ta, İngilizlerle muharebede mağlup olduğu için müteessir olup, intihar eden Süleyman Askeri Bey bu hususta Enver Paşa'nın en ileri muavinlerinden bulunuyordu.
Teşkilat-ı Mahsusa, öncelikle İstanbul'u korumakla yükümlü bir kuruluş. Teşkilat-ı Mahsusa, Harbiye Nezareti'ne bağlıdır.
1917 yılında Filistin cephesindeki Osmanlı karargahına kadar sızı gönül ilişkisi yaşadı Cemal Paşa'dan elde ettiği sırları posta güvercinleri aracılığıyla İngiliz istihbaratına servis ederken Teşkilat- i Mahsusa tarafından yakalanan Sahra Aaronson tutulduğu hücredeki tuvaletin tavanına saklanan bir tabanca ile intihar ederek sırlarini karanlığa döndü
… onlar hizmetleri karşılığında hiçbir şahsi menfaat gözetmemişlerdir.
Sayfa 40 - Altınordu YayınlarıKitabı okuyor
Süleyman Askeri bey Manastır’daki görevi sırasında faal bir subay olarak dikkati çekmiş, Makedonya’daki çete takipleri sırasında cesaret ve askeri bilgisi ile ön plana çıkmıştır.
Sayfa 39 - Altınordu YayınlarıKitabı okuyor
1.062 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.