460 syf.
·
Puan vermedi
İnsani anlama ve yorumlama açısından ele alınacak bilimlerden biri de şüphesiz ki antropolojidir. Hatta antropoloji yer yer tehlikeli bir bilim haline bile gelmektedir. Hal böyle iken insanların antropoloji hakkında doğru bilgi sahibi olması oldukça elzem bir durma gelmektedir. Kitap esas itibariyle kadını konu almıştır. Kitabın hemen başlarında
Kadın Antropolojisi
Kadın AntropolojisiRayna R. Reiter · Dipnot · 201427 okunma
Ey özünün sırlarına akıl ermeyen; Suçumuza, duamıza önem vermeyen; Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık; Umudumu rahmetine bağlamışım ben. Büyükse de isyanım, kötülüklerim, Yüce Allah’dan umut kesmiş değilim; Bugün sarhoş ve harap ölsem de yarın Rahmete kavuşur elbet kemiklerim. Allah’ım bir geçim kapısı açıver bana; Kimseye minnetsiz yaşamak
Reklam
272 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
şimdi bir rüzgardı o / kırlarda açan....!!!
Türkiye devrimci hareketinin önder kadrolarından İbrahim Kaypakkaya 18 Mayıs 1972 tarihinde Diyarbakır’da işkenceyle katledildi. “Ser verip sır vermeyen” Kaypakkaya’nın bilinmeyen yazılarını “Fırtınalı Yıllarda İbrahim Kaypakkaya” adıyla yazar Emrah Cilasun kitaplaştırmıştır.... Kaypakkaya’nın, Türkiye’de köyden kente göçün en yoğun olduğu 70’li
Fırtınalı Yıllarda İbrahim Kaypakkaya
Fırtınalı Yıllarda İbrahim KaypakkayaEmrah Cilasun · Tekin Yayınevi · 201611 okunma
Otonom Piyade
youtu.be/3XXnOfuD388 “Bakmıyorsun tahsiline gençler okur azizim ile, Girmek için 'ben mümin' mi yazacak CV'sine” sözleri ile kamudaki liyakatsiz kadrolaşma, “Sen tüketicen diye dünya kaldı anadan üryan” denilerek ise ekolojik kriz ve tüketim toplumu eleştirisi yapılıyor. Naçizane en sevdiğim, Bon Pour L'orient’da bizim jenerasyonun bunalımı olan veciz ekşisözlük başlığının ifade ettiği üzere “Türkiye’den s..tir olup” meselesine de taş var: “Sokak yok Twitter'da, tespit solcusu üryan, Kalbin batıda atar fakat kafa kağıdında Bon Pour L'orient”. (Bon Pour L'orient: Bir dönem Fransız üniversitelerinin diplomalarında yer alan “Doğu’da geçerlidir” damgası, sonradan söz öbeği olarak “Doğu’da işler” anlamında kullanılagelmiştir.) Bertolt Brecht'in “Tahterevalli” şiirinin de kullanıldığı şarkıda, asgari ücretten emeklilik sarmalına... Sosyal politika da azarı yiyor: “Ölürsen kabrine gelecek emeklilik parası, Napayım ben, elli beşten sonra soğur el kapısı, S..eyim iş hukukunu, sözleşmenin kaynağını, Asgariyle sıkar yorgun insanların kursağını.”
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
Kızı Dürdane’ye sor. Geçen sene Paris’te göğsünü de, kollarını da bir güzellik cerrahına çektirmiş. — İnanmam... — Neden bu kadar kızıyorsun Sungur? — Kızıyorum, iftira sevmem. Derisini çektirse çenelerini, yanaklarını çektirirdi, çünkü hafifçe sarkıyor. — Yüzüne dokunamaz. — Neden? — Meşhur tebessüme tesir olur, kadının bir tek göz boyayan tebessümü, yüzünü çektirirse... — Sen ne de çok şey biliyorsun be Suzan. Bunları içinden karısının kıskançlığına atfetmekle beraber artık masanın üstündeki saatten gözlerini çevirdi. Yarım saat evvelki harareti, arzusu hayli soğumuştu. Tevekkeli kadın o kadar kolay Sungur’u odasına almaya karar vermedi ya... Yarım saat sonra Sungur’un zihnini Suzan’ın isim günü ziyafeti tamamen sarmıştı. Teferruatı402 tespit ve derhal harekete geçmek için daktilo Saffet’i yataktan kaldırdılar, kalem ve defter ile Sungur’un odasına çağırdılar. Gece yarısından sonra çalışmayı kabul etmeyen kızı bizzat Suzan ikna etti. Buna rağmen o kadar aksiliği vardı ki, ertesi gün kendine verilen vazifeyi defterine kaydederken: — Bu şeytanlıklar bayan pastırmanın marifeti olacak, diye homurdandı. Sungur kaşlarını çattı. Alacağı cevabı bildiği halde:
Reklam
448 öğeden 371 ile 380 arasındakiler gösteriliyor.