Kızı Dürdane’ye sor. Geçen sene Paris’te göğsünü de, kollarını da bir güzellik cerrahına çektirmiş.
— İnanmam...
— Neden bu kadar kızıyorsun Sungur?
— Kızıyorum, iftira sevmem. Derisini çektirse çenelerini, yanaklarını çektirirdi, çünkü hafifçe sarkıyor.
— Yüzüne dokunamaz.
— Neden?
— Meşhur tebessüme tesir olur, kadının bir tek göz boyayan tebessümü, yüzünü çektirirse...
— Sen ne de çok şey biliyorsun be Suzan.
Bunları içinden karısının kıskançlığına atfetmekle beraber artık masanın üstündeki saatten gözlerini çevirdi. Yarım saat evvelki harareti, arzusu hayli soğumuştu. Tevekkeli kadın o kadar kolay Sungur’u odasına almaya karar vermedi ya...
Yarım saat sonra Sungur’un zihnini Suzan’ın isim günü ziyafeti tamamen sarmıştı. Teferruatı402 tespit ve derhal harekete geçmek için daktilo Saffet’i yataktan kaldırdılar, kalem ve defter ile Sungur’un odasına çağırdılar. Gece yarısından sonra çalışmayı kabul etmeyen kızı bizzat Suzan ikna etti. Buna rağmen o kadar aksiliği vardı ki, ertesi gün kendine verilen vazifeyi defterine kaydederken:
— Bu şeytanlıklar bayan pastırmanın marifeti olacak, diye homurdandı.
Sungur kaşlarını çattı. Alacağı cevabı bildiği halde: