Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yeryüzü, mühendislerin kesin delillerle ispatladığı gibi felekler âlemi karşısında o kadar küçüktür ki, sanki daire içinde bir nokta olup onun büyük bölümünü ya su kapladığından ya da aşırı sıcak veya soğuk sebebiyle yerleşilemez durumdadır. Kara parçalarının tümü ise yer kürenin oldukça küçük bir bölümünü oluşturmaktadır. Bununla birlikte,
Dimaşk'ta Arapların (müslümanlar) Dimaşk Camii (Şam Ümeyye Camii) dedikleri bir mescitleri vardır. Dünyada bucaminin bir benzerinin daha olduğunu zannetmiyorum. Halk bu caminin Ben-hadad sarayı olduğu söyler. Burada (cami)sihirli bir işçilikten çıkmış, senenin günlerine göre açılan delikleri olan kristal camdan mamul bir duvar bulunmaktadır.
Reklam
Matrix'in ilk filminde Ajan Smith'in Morpheus ile paylaştığı ilginç bir tespit söz konusudur. İnsanın canlıları sınıflandırmasında, kendisini memeli sınıfına koymasının hatalı olduğunu öne sürer. Çünkü yeryüzündeki bütün memeliler muhtaç oldukları doğa ile mükemmel bir denge içerisindedirler. Ama insan öyle değildir. Bulunduğu yeri sonuna kadar sömürür, yok eder ve kendisine yeni sömürülecek yerler arar. Canlılara baktığımızda bu tarz yaşayan bir canlı daha söz konusudur. O da virüslerdir. İnsanlar da tıpkı virüsler gibi çoğalır, yok eder ve kendisine yeni yok edilecek yerler arar. Yukarıda vurguladığımız "insan doğup, mikrop ölme" tespiti her ne kadar insanlığın doğaya olan acımasız yaklaşımına güzel bir gönderme yapıyor gibi görünse de bu cümle mecazi bir mesaj kaygısından uzak, oldukça bilimsel bir gerçeğin altını çizmektedir. İnsan olarak doğuyoruz. Oldukça korunaklı, tüm mikroplardan uzak, steril bir yer olan anne rahminde yetiştik hepimiz. Ama daha sonra dünyaya gelmek zorunda kaldığımız, o ilk andan itibaren deyim yerindeyse kirlenmeye başladık. Artık mikroplar her yerimizdeydi ve o kadar hızlı çoğaldılar ki sayıları bizden daha fazla hale geldi. Evet, sevgili okuyucu, muhtemelen elinizdeki bu kitabı alma konusunda verdiğiniz kararın, beyninizdeki bir grup nöronun arasındaki elektriksel iletişime ait olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ama bu kitabı almanıza neden olan etkenin, vücudunuzda yaşayan bir grup mikroptan kaynaklanmış olabileceği ihtimalini unutmayın lütfen.
Devletlerin İnterneti Kendi Menfaatleri İçin Suistimal Etmelerine Dair
Günümüzde Batılı hükümetlerin sahip oldukları çevrimiçi kabiliyetleri suiistimal etme arzuları bize şunu gösteriyor: İnternetin gücü ve önemi arttıkça ABD'nin savunma kurumları (ve müttefikleri) ile yaratılmasında önemli bir rol üstlendiği küresel ağ arasındaki ilişki de giderek daha karmaşık bir hal alıyor. İnternet bir bakıma fevkalade
Sayfa 212-215
Ne Kadar Yerinde Bir Tespit
Evet, Borçlar şeytandır; öyle bir kör şeytan ki insan onu ancak parayla söküp atabilir. Bütün hayatları boyunca hep başkalarının sırtından geçinen, sağdan soldan para alıp kılını bile kıpırdatmayan yaman adamlar da vardır. Nasıl rahat uyku uyuyorlar? Nasıl yemek yerler? İnsanın aklı almaz. Borç!bu işin sonu ya bir kürek mahkumu gibi ömrü boyunca çalışmak ya da şerefsiz yaşamaktır.
184 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Bir Clarissa incelemesi.
'Şimdi başka bir yüzyıldan ya da başka bir ulustan geliyormuş gibi kendini tecrit etmek mümkün değildir. Însan zorla tarafsız kalamaz. Savaş ile ilgili normal ve insancıl bir görüşe sahip olabilmek için tek bir olasılık vardır: Savaşın farkında olmak ve savaşı, kendileri asla cephede bulunmamış savaş çığırtkanlarından dinlememek.
Clarissa
ClarissaStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201713,6bin okunma
Reklam
Oksitosin eksikliğinin empati eksikliğine neden olduğu, sosyopat, psikopat ve narsisızım gibi kişilik bozukluğuyla da ilişkili olduğu tespit edildi.
Ne tespit ama :))))
Uzun süre sevgilisi olmayanlar bilir. Öyle sıradan biriyle bozmak istemez bu yalnızlık süresini. Hep daha iyisini bekler. Sonra da sap gibi ortada kalır. #GeceninSözü
biz avrupa tarihçisi gibi değiliz; sadece julius caesar'ı, tacitus'u okuyarak ve germanya'nın milat sıralarındaki durumunu kavrayarak tarihimizi kısa sürede öğrenemeyiz. bugün bir alman'ın, bir fransız'ın, bir britanyalı'nın kaynakları romalılardır; onları okurlar, öbür diller zaten yazısız dillerdir. ama eldeki kaynaklar işlenmiştir, kolaydır. tarihte her zaman boşluklar vardır ama söz konusu kaynaklarla kolay duvar örülüyor. türkçe öyle değil, ilgili tarih içinde henüz üzerinde tartışılmamış çin, hind ve iran epigrafik ve paleografik malzemesi çoktur. bunun yanında sanskritçe, eski pahlavi dili gibi dillerde okumalar yapmak lazım. kurgandan (mezar) halı çıkıyor mesela; gel de o halının yerini tespit et. oradaki kavim söz konusu halıyı kullanmış ama kavmin tavsifi kolay iş değil. tarihçiliğimizin bu bakımlardan çok büyük problemleri var
Sayfa 37 - timaş yayınları, 3. basımKitabı okuyor
352 syf.
·
Puan vermedi
Bir zamanlar… Bizler…
Bozkır-göçebe toplulukları daha iyi anlamama bu kitap yardımcı oldu. Bu toplulukların günümüzde hangi etnisitelere karşılık geldiklerini kesin olarak tespit etmek zor ve hassas bir konu olsa da, bu gibi hususlar, bilimsel çalışmalarla ele alınmaya elbette müsait. Bozkır-göçebe topluluklar (örneğin Orta Asya’daki Türkler), yerleşik medeniyetler
Kök Tengri'nin Çocukları
Kök Tengri'nin ÇocuklarıAhmet Taşağıl · Bilge Kültür Sanat · 2020865 okunma
Reklam
"Yani karanlık maddenin etkileri gerçektir. Sadece mahiyetlerini bilmiyoruz. Karanlık madde güçlü nükleer kuvvetler aracılığıyla etkileşime girmiyor gibi görünüyor, bu nedenle çekirdekler oluşturamaz. Zayıf nükleer kuvvetler aracılığıyla etkileşime girdiği de tespit edilemedi, ki bu ya- kalanması zor nötrinoların bile yaptığı bir şeydir. Görünüşe göre elektromanyetik kuvvetle de etkileşime girmez, bu yüzden moleküller oluşturmaz ve yoğun karanlık madde yumakları halinde yoğunlaşmaz. Işığı da emmez, yaymaz, yansıtmaz ya da saçmaz. Başından beri bildiğimiz gibi, karanlık madde gerçekten de kütleçekimi uygular ve sıradan madde buna tepki verir. Ama hepsi bu kadardır. Bunca yıldan beri, başka bir şey yaptığını gören olmadı. Şimdilik, karanlık maddeyi garip, görünmez bir dost olarak yanımızda taşımakla yetinmeli, evrenin bizden beklediği yer ve zamanlarda onu yardıma çağırmalıyız"
O kadar yerinde bir tespit olmuş ki...
İnsanbilimleri, ekonominin ihtiyaçlarına ne kadar koşulduysa esas sorunları araştırmayı da o ölçüde terk etti. Ve böylece, ruhları zehirden arındıranlar, Tarot simsarları, piramit fırsatçıları ve Atlantis serüvencileri onların yerini doldurmak amacıyla hızla üşüştü. "Hayatın anlamı" artık kazançlı bir endüstriydi. Metaphysics for Merchant Bankers [Ticari Bankacılar için Metafizik] gibi kitaplar bir çırpıda tüketiliyordu. Para kazanma saplantılı bir dünyada hayal kırıklığına uğramış insanlar ruhani bir hakikatin tedarikçilerine dönüştü ve onu tedarik ederek paraya boğuldular
Sayfa 44 - Ayrıntı yayınlarıKitabı okudu
312 syf.
6/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
Vampir Olgusunun Tarihi ve İncelemesi
Kitap, vampirler ile alakalı köken bilgiler verse de aynı zamanda bu vampirleri avlayan kişileri de başrole koymuş. Aslında beklentimi tam olarak karşılayabilmiş değilim çünkü niyetim, günümüze kadar gelmiş vampir olgusunun tarihsel gelişimini öğrenmekti. Neden haçlardan korkuyorlar? Neden gün ışığına çıkamıyorlar? Neden ölümsüzler? Asıl amaçları
Vampirler ve Avcıları
Vampirler ve AvcılarıBruce A. Mcclelland · FOL KİTAP · 20239 okunma
Çıktım erik dalına…
Prof. Dr. Mehmet Çelik ... Yûnus Emre'nin; Çıktım erik dalına anda yedim üzümü Bostan ıssı geldi eydür uğruladun kozumu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.