Üstadı çocuğun eline bir testi vererek çeşmeye gönderir. Testiye suyu doldururken bir atlı yanaşır. "Çekil bakayım önümden be çocuk!" diye çocuğu azarlayarak bir tarafa iter ve atını çeşmeye doğru sürer. Çocuk testisini alıp bir kenara çekilmeye çalışırken atını mahmuzlayan adam, onu köşeye sıkıştırır. Zor durumda kalan çocuk testisini
Avrupalıların maymun avlamakta bir usûlleri var. Gidiyorlar maymunların toplu bulunduğu bir orman köşesinde yeri kazıyorlar. Testi gibi, boğazı dar bir şey gömüyorlar toprağa ve içine fındık dolduruyorlar. Sonra ellerini sokuyorlar küpe, fındığı alıp bırakıyorlar. Maymun ağaçlardan bakıyor, ne yapıyorlar diye... Avcılar tekrar gösterip fındığı, gidiyorlar. Maymun iniyor ağaçtan elini sokuyor, fındığı alıyor, avucu, şişiyor, çekiyor, çıkaramıyor. Bırakmayı da düşünemiyor ve canlı canlı yakalanıveriyor. İşte Garbın bizi yakalaması böyle olmuştur!.. Tanzimat devri sonrası da bu misâlin içine girer. Ayrıca tek tek misal vermeye lüzum yok! Hep budur, daima budur!