Kafırûn Suresi’nde “müşrik”lerle ilgili olarak, “Sizin dininiz size, benim dinim bana” (Kafirûn Suresi, ayet 6) diye yazılıdır. Bakara Suresi’nde de Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiilerle ilgili olarak, “...(onlardan Allah’a ve ahret gününe inanıp yararlı iş yapanlar) Rab-lerinin kalındadır. Onlar için artık korku yoktur” (Bakara Suresi, ayet 62) diye yazılıdır. Yine Bakara Suresi’nde, “Kendi dinlerine uymadıkça Ya-hudiler ve Hıristiyanlar senden hoşnut olmayacaklardır” (Bakara Suresi, ayet 20) diye ayet vardır. Görülüyor ki, bu ayetlerde, İslamdan başka din ve inançlara (örneğin, Yahudiliğe ya da Hıristiyanlığa) yönelmenin kişiye bağlı bir iş olduğu anlamı yatmakta.
Fakat, buna karşılık, Kur’an’da, İslamdan başka din olmadığına, başka bir dine yönelenlerin “sapık” sayılıp cezalandırılacaklarına, onlara karşı savaş açılması ve İslami kabul etmelerine kadar savaşın sürdürülmesi gerektiğine dair ayetler de vardır ki, sık sık tekrarladığımız gibi, bazıları şöyledir: “Allah katında din şüphesiz İslamiyettir” (Al-i İmran Suresi, ayet 19). “Kim İslamiyetten başka bir dine yönelirse onunki kabul edilmeyecektir. O ahrette de kaybedenlerdendir” (Al-i İmran Suresi, ayet 85). “.. .Müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün...” (Tevbe Suresi, ayet 5). “Kendilerine kitap verilenlerden (Yahudiler ve Hıristiyanlar) Allah’a ve ahret gününe inanmayan, Allah ile Resulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini (İslam dinini) kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın” (Tevbe Suresi, ayet 29).