Bunun üzerine, huzurun heybeti, onu dört taraftan kap- ladı. O, baygın olarak, heybet içerisinde yere düşüp tepindi. Ayıldığında: "Sen ortaktan münezzehsin. Senin şanın ne bü- yüktür. Sana tevbe ettim. Sana tevekkül ettim. Senin Ceb- bar, Vahid, Kahhar bir padişah olduğuna inandım. Binaena- leyh senin gayrinden korkmam, senden başka hiç kimseden ummam. Ancak cezalandırmandan afvına sığındım. Rızana võnelerek öfkenden sanâ sığınırım. Benim çıkar yolum an- cak senden istemek, sana iltica etmek, senin huzurunda sız- layarak: Göğsümü benim için genişlet ki, seni tanıyayım. Lisanımdan düğümü çöz ki, seni medh u senâ edeyim" demekliğimdir.
davet usülü...
Muhammed b. Abdulvehhab rahimehullah şöyle dedi:1 Hoca, bir şeyi öğretirken, onu karşısındaki kişinin anlayış seviyesini göz önünde bulundurarak öğretmelidir. Eğer karşısındaki kimse Kur’an okuyan biriyse veya hoca onun zeki olduğunu düşünüyorsa, ona dinin aslını ve delillerini, şirki ve delillerini öğretmeli, ona Kur’an okumalı, onun
Reklam
Akıl dedi ki: Bana gelince ben bir kandilim kendi kendime tutuşmadım bilakis tutuşturuldum. Kalp dedi ki: Ben ise bir levhayım ben kendim yayılmadım bilakis yaydırıldım. İlim de dedi ki: Ben de bir nakışım akıl kandili üzerime yandığında kalbin beyaz levhası üzerine nakşedildim. Kendi kendime çizilmedim.
Sayfa 25 - İ'tisam YayınlarıKitabı okuyor
Her Şeyde Şifâ Şartı; DOZAJ ÖNEMLİ
Bir yemekte oturuyoruz. Söz, mide rahatsızlıklarından açıldı. Kuruyemiş imalâtı ve ihracatı yapan bir dostumuz (Abdülkadir ÇIKMAZ), kendi sahasından bir çözüm teklif etti: “–Yemekten sonra yedi tane kavrulmamış çiğ badem içi yersen, midende hiç hazımsızlık görmezsin.” Tevâfuk bu ya… Aynı sofrada mide sahasında ihtisas yapmış bir doktor, Profesör
Aksa tufanı siyonizmi yenecek
Kanlı coğrafyalar üzerine kurulan evlerimizin temellerini çürüten kan lekeleri beraberinde hayallerimize de sıçrıyor ama umutlarımız hâlâ dimdik ayakta ve tevekkül ediyoruz... #filistinçiçekleri#
"Biz senden önce gönderdiğimiz her peygambere, 'Bende başka hak ilah yoktur, ancak Bana kulluk edin!' diye vahyettik (Enbiya, 25) "Andolsun ki Biz her topluma, kendi içlerinden, 'Sadec Allah'a kulluk edin ve tâğuttan uzak durun!' diye elçiler gönde dik." (Nahl, 36) Çünkü insanlar bir ve tek olan, aziz ve celil Allah için, O'na ibade etmek için ve kalplerini O'na bağlamak için yaratıldılar. O'nu kendi lerine ilah edinmeleri, O'na saygı göstermeleri, O'ndan korkmalan O'ndan ümit etmeleri, O'na tevekkül etmeleri, O'na rağbet etmelen ve O'ndan rahbet etmeleri için yaratıldılar. Ta ki bu konularda kendilerine Allah'ı birlemede yardımcı olmayan dünyadaki her şeyden sıy rılmış ve uzaklaşmış olsunlar. Çünkü sen yaratılansın, kalp ve kalıp olarak her şeyde Yaratan için olman gerekir. Bu sebeple peygamberler, bu çok önemli meseleye, tek ve ortağı olmayan Allah'a ibadet ve kulluk etmeye çağırmışlardır. Salât ve selam onların üzerine olsun.
Reklam
İbadet Cenabı Hakkın razı olduğu ve sevdiği gizli-açık bütün fiil ve sözleri içine alan oldukça geniş kapsamlı bir kavramdır. Namaz, oruç, hac, doğru söz, ma'rufu emretmek, münkerden sakındırmak, kafirlere ve münafklara karşı cihad etmek; komşuya, yetime, yoksula, yolda kalmışa, köleye ve hayvanlara yardmda bulunmak, Kur'ân okumak, dua etmek, zikretmek ve benzeri fiil ve hareketlerin hepsi ibadet ve kulluk kapsamına girerler. Allah'ı ve Rasûlü'nü -salât ve selam üzerine olsun- sevmek, Allah -Celle Celaluhû-'dan korkmak ve O'na boyun eğmek, dini amelleri Allah'n rızasını kazanmak için yapmak, Allah'ın sana kötü görünen hūkmüne sabır ve nimetine şükreylemek, kaza ve kaderine rıza göstermek, Allahu Tealaya tevekkül etmek, rahmetini ümit edip azabından korkmak ve benzeri bütün haller de ubûdiyet (kulluk ve ibadet) kavramma dahildirler.
Ahzâb
‌ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَك۪يلاً Allah'a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter. Ahzâb 3 ‌ مَا جَعَلَ اللّٰهُ لِرَجُلٍ مِنْ قَلْبَيْنِ ف۪ي جَوْفِه۪ۚ وَمَا جَعَلَ اَزْوَاجَكُمُ الّٰٓئ۪ تُظَاهِرُونَ مِنْهُنَّ اُمَّهَاتِكُمْۚ وَمَا جَعَلَ اَدْعِيَٓاءَكُمْ اَبْنَٓاءَكُمْۜ ذٰلِكُمْ قَوْلُكُمْ بِاَفْوَاهِكُمْۜ وَاللّٰهُ
Ahzâb
‌ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَك۪يلاً Allah'a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter. Ahzâb 3 ‌ مَا جَعَلَ اللّٰهُ لِرَجُلٍ مِنْ قَلْبَيْنِ ف۪ي جَوْفِه۪ۚ وَمَا جَعَلَ اَزْوَاجَكُمُ الّٰٓئ۪ تُظَاهِرُونَ مِنْهُنَّ اُمَّهَاتِكُمْۚ وَمَا جَعَلَ اَدْعِيَٓاءَكُمْ اَبْنَٓاءَكُمْۜ ذٰلِكُمْ قَوْلُكُمْ بِاَفْوَاهِكُمْۜ وَاللّٰهُ
Belkide mevsimi değil güçlü durmanın, belki de zamanı değil güçlü olmanın. Tevekkül edip bazı şeyleri bırakıp, üzerine düşmemeyi öğrenmektir belkide..
Reklam
Nahl
‌ وَعَلَى اللّٰهِ قَصْدُ السَّب۪يلِ وَمِنْهَا جَٓائِرٌۜ وَلَوْ شَٓاءَ لَهَدٰيكُمْ اَجْمَع۪ينَ۟ Doğru yolu göstermek Allah'a aittir. Yolun eğrisi de vardır. Allah dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi. Nahl 9 ‌ وَهُوَ الَّذ۪ي سَخَّرَ الْبَحْرَ لِتَأْكُلُوا مِنْهُ لَحْماً طَرِياًّ وَتَسْتَخْرِجُوا مِنْهُ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَاۚ وَتَرَى
Nahl
‌ وَعَلَى اللّٰهِ قَصْدُ السَّب۪يلِ وَمِنْهَا جَٓائِرٌۜ وَلَوْ شَٓاءَ لَهَدٰيكُمْ اَجْمَع۪ينَ۟ Doğru yolu göstermek Allah'a aittir. Yolun eğrisi de vardır. Allah dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi. Nahl 9 ‌ وَهُوَ الَّذ۪ي سَخَّرَ الْبَحْرَ لِتَأْكُلُوا مِنْهُ لَحْماً طَرِياًّ وَتَسْتَخْرِجُوا مِنْهُ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَاۚ وَتَرَى
Al-i imran
‌ نَزَّلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقاً لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَاَنْزَلَ التَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَۙ O, sana Kitab'ı hak ve kendisinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, daha önce Tevrat'ı ve İncil'i insanlar için birer hidayet olarak indirmişti.Furkan'ı da indirdi. Şüphesiz, Allah'ın âyetlerini inkar
Dün önüme kısa bir video düştü. Kim olduğunu bilmediğim ama kisvesi ile hoca intibaı veren bir şahıs Vâkıa Sûresinin faziletinden söz ediyor ve kelimesi kelimesine şöyle diyordu: “Vâkıa Sûresini her gün okuyacaksın, para seni bulacak. Senin çalışmana da gerek yok. Şimdi bunu söylediğim için yazacaklar. Evet Vâkıa Sûresini oku, çalışmana gerek
Hifâ Hatun (ra) Medine-i Münevvere’de güzelliği, zenginliği ve ahlakıyla ün salmış, samimi bir Müslümandır. Peygamber Efendimize (asm) çok bağlı, her söylediğini yapan takva sahibi bahtiyarlardandır. Bir gün Peygamberimizin (asm) huzuruna gelerek, “Ey Allah’ın Resulü! Beni Cennete götürecek bir iş, amel öğret.” dedi.     Bu arzu ve isteği üzerine
992 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.