Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Asa dedi ki: Bir amaca doğru yürüyen insanlara baktığımızda karşımıza iki farklı karakter çıkmaktadır. Birinci karakterdeki insanlar amacına ulaşmak için tehlikeli ama kısa yolu seçer. İkinci karakterdekiler ise tehlikesiz fakat uzun yolu tercih eder. Birinciler şans atına, diğerleri sabra biner. Şans atı hızlıdır ama tökezleyip, düşebilir. Sabır kaplumbağası yavaştır ama asla ayağı tökezlemez. Şans yolcusu kendisi ile hedefi arasındaki zamanı yok etmek ister. Sabır yolcusu ise zamanı hedefine ulaşmada bir araç olarak kullanır.
Sayfa 47
Bir insanı tanımak istersen amacına ve aracına bakmak yeterlidir.
Sayfa 55
Reklam
Şüphesiz canlı bir toplum, ölülerini yaşatır; ölü bir toplum ise canlılarını öldürür.
Sayfa 69
Aslında okuyucu kendi tecrübeleriyle okur, gözleriyle değil. Düşünce ufkunun genişliği ve insanlık birikimlerinin izin verdiği kadar kitabın derinliklerine dalar. Bu sebeple "Kelile ve Dimne" gibi bir kitaptan, bir çocuğun alacağı ile bir yetişkinin alacağı arasında dağlar kadar fark vardır.
Sayfa 95
İnsan gerçekten daha iyi bir dünyaya doğru mu yürüyor? Yoksa daha iyi bir yarın düşüncesi, ufukları sonsuz olan hayat çölündeki seyrine devam etmesi zaruri bir serap mıdır?
Sayfa 103
Suçlanan birisinin yalan söylemesini anlayabilirim;çünkü bu onun doğal hakkıdır.
Sayfa 22 - Belge YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Reklam
İnsanların alıştıkları hülyalara sarılmaları kesinlikle bütün gerçeklerden daha kuvvetlidir. hayret doğrusu! kendi kendimi yerle bir edemeyeceğimi düşünmek ne delilik! evet bu, yazarların mahrum bırakıldıkları nimetlerden biridir.
Sayfa 48 - şule
Seven bir kadınla tartışmanın faydasız olduğuna yemin ederim.
Sayfa 55 - şule
103 syf.
5/10 puan verdi
13 yıl önce aldığım bu kitabı şimdi okudum. ne akla hizmet aldım ki diyorum şimdi :) o dönem okusam muhtemelen yarım bırakırdım şimdi en azından yazara haksızlık etmeyim diyerek sakalın arasında beyaz kıl ararcasına cımbızla çektiğim bi kaç cümlenin haricinde bişey vermedi bana maalesef.. felsefecilere kıl olduğumu farkettim tabiri caizse :) Avrupai Müslüman felsefeciler resmen saçmalıyorlar,beceremiyorlar bu işi, arada derede kalmış sözcük parçalayan zavallılara dönüşüyorlar sanki :) düşün düşün ve sonuç birsürü laf kalabalığı saçmalardan seçmeler.. gibi.. ufak ufak hikayelerin daha doğrusu yazarın o andaki yaşadığı bi olaya bağlı kendi çapındaki düşünce metaforlarından ibaret yazılar.. Şeytan ne vaad etmiş diye merak eden varsa el-cevap= HİÇ BİRŞEY :)) yazar gah sanatı şeytana benzetmiş, gah Azrail ile iblisi konuşturmuş, gah fausta özenip bende bilgi karşılığında gençliğimi verdim şeytana demiş, gah kendini yaratıcı yerine koyup yazdığı hikayelerdeki kadın kahramanlarla söyleşmiş falan filan.. kadınlar da hep çok güzel ne hikmetse :) erkeklerin bu güzel kadın takıntısını hiiç anlayamadım zaten.. tanrılaştırma eğiliminin tezahürü mü bilmem artık.. VELHASIL 5 verip en azından büte kalmasın dedim.. bir de uzun bi müddet mısırlı hele de felsefeci yazar okumam heralde :)
Şeytanın Vaadi
Şeytanın VaadiTevfik El-Hakim · Şule Yayınları · 20098 okunma
276 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.