İlk Yıllar
Tevhid hakikatinin bildirilmesini takiben, tevhid hakikatinin yaşantıda yer alması gereken boyutunu temsil eden bir ibadet olarak namazın emredilmiş olması oldukça önemlidir.
Sayfa 113Kitabı okudu
55. Kendilerine hidâyet rehberi geldiğinde insanların inanmalarına ve Rablerinden bağışlanma dilemelerine engel olan şey, sadece ilâhî kanun gereği önceki toplumların başına gelen helâkin kendilerine de gelmesini yahut âhiret azabının gözlerinin önüne konulması- ni beklemeleridir. 56. Halbuki biz peygamberleri helâk için değil ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndeririz. İnkara saplanıp kalanlar ise, bâtıla dayanarak hakkı yerinden kaydırıp ortadan kaldırmak için mücâdele eder, âyetlerimi ve kendilerine yapılan uyarıları alay konusu yaparlar. Meselâ müşrikler sihir, şiir, mânasız rüyâlar, öncekilerin masalları diyerek Kur'ân-ı Kerîm'i; sihirbaz, kâhin, şâir, mecnun gibi yaftalarla Peygamberimiz (s.a.v.)'i alaya almışlardır. Peygamberin haber verdiği ve kendilerini tehdit ettiği âhiret azabıyla da alay etmişlerdir. Onlar bu mücâdele ve alaylarına aynı şekilde devam etmektedirler. Oysa tevhid ehlinin delilleri, asla şüphecilerin şüphesi ve alaycıların alayı ile ortadan kalkmaz. Hz. İbrâhim'in yükselttiği Kâbe'yi Ebrehe nasıl yıkabilir?! Mevlâna der ki: Kim Allah'ın mumunu üflerse O mum sönmez, üfleyenin ağzı yanar. Böylesine boş bir sevdanın peşinden koşturan gafiller, Allah'ın âyetlerinden yüz çevirenleri şöyle bir korkunç âkibetin beklediğini unutmasınlar.
Sayfa 212 - Erkam Yayınları, 3. Cilt, Isrâ Sûresi tefsiri
Reklam
Tevhid...
'La ilahe illallah Muhammedun Rasulullah' mizanda her şeye ağır gelecek olan kelimedir. Nuh (as) vefat ederken oğluna şöyle dedi: " Sana La ilahe illallah'ı emrediyorum. Eğer bu kelime mizanın bir kefesine, yedi gök ve yer de diğer kefesine konsa bu kelime ağır gelirdi." (Imam Ahmed, Müsned, (2/225)
Sayfa 24 - FurkanKitabı okudu
Bedir önemliydi. Bir kere tevhid-küfür ayrımının toplumsal boyutunu temsil ediyordu. Kalplerinde hâlâ tevhid-küfür ayrımını tam gerçekleştiremeyen, bu ayrımında pürüz bulunanlar için bir imtihandı. Böyle olduğu içindir ki, Bedir Kur'an'da ' Yevmü'l-Furkan' ( ayırma günü)( Enfal,8:41) olarak isimlendirildi. Çünkü onunla hak ile batıl her yönüyle birbirinden ayrıldı.
' Şan ve övünmek için; gösteriş yapıp meşhur olmak için savaşan kimse için ne dersin?' diye Peygamberimize(sav) sorulduğunda: ' Kim Allah'ın kelimesi( Kelime-i Tevhid: Tevhidin hâkimiyeti) için savaşırsa işte onun ki Allah( c.c) yolundadır.'* *Buhâri, Cihad ve Siyer 15, Tevhid 28; Müslim, İmâra 149; Ebû Dâvud, Cihad 24; Nesaî, Cihad 21.
Cenâb-ı Hak, belki tevbe ederler diye veya ileri sürecekleri bir delilleri kalmaması için inkârcılara ve âsilere mühlet verir; onları hemen cezalandırmaz. Bu hususta Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurur: "İşittiği eziyet verici sözlere Allah'tan daha fazla sabreden yoktur. O'na ortak koşulur, çocuk edindiği söylenir. Fakat O, yine de bu sözlerin sahiplerini, sağlık ve âfiyet vererek rizıklandırmaya devam eder." (Buhârî, Tevhid 3;Müslim, Munâfıkîn 49)
Sayfa 709 - Erkam Yayınları
Reklam
113 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.