Kainatta düzen vardır ve insanda da bu düzeni araştırıp bulacak ve tanıyacak istidat bulunur. Kâinatta güzellik vardır ve insanda da bu güzelliği sevme ve ona hayran kalma istidadı vardır. Yine kâinatta hikmet vardır ve insanda da hikmeti takdir edecek istidat bulunur. Bütün bunlar kâinat içinde insanı kâinatla tezat teşkil etmeyecek şekilde yaratan Allah'ı tanımaya yönlendirecek işaretlerdir. Tâ ki O'nu bulsun, O’nu tanısın ve O'na teslim olsun.
Biz sözü Hayâlî’ye bırakalım, diyor ki: “Aç gözün kesretde vahdet zevkin eyle yâra bak Kalbüni sâf eyleyüp âyine-i dîdâra bak” Aç gözünü yâre bak ve kesrette vahdet zevkin eyle… Kesret ve vahdet kelimelerini kullanarak şair tezat sanatı yapıyor; zıtları, karşıtları bir araya getirerek, âdeta hayatın dirlik ve düzen içerisindeki haliyle kaos halinin birliğine işaret ediyor. Gözünü açar yâre bakarsan, zıtlıklar içinde ahengi görür, yoklukta varlığı, acıda tatlıyı, hüzünde sevinci, karanlıkta gündüzü hisseder, kahırda lütfu, celalde cemali temaşa edersin… Viranede hazine bulursun. Burada gözünü açıp bakmakla vahdete ermek arasındaki ilişki, vahdet kelimesinin tevriyeli kullanımına da imkân veriyor. Vahdet, bilindiği gibi, kelime olarak birlik ve teklik anlamlarına geldiği gibi, tenhalık, yalnızlık ve halvet anlamlarına da gelir. Şair âdeta şöyle haykırıyor: Gözünü aç, kesret içerisinde yâre bakarak onun biricikliğini temaşa et. Bütün o şeyler içerisinde, onun tekliğini, her şeyden farklı olduğunu ve her şeye hayat verdiğini gör. Bu birliğin, esasen çokluğun ışığı, hayat kaynağı olduğunu fark et. Bu temaşa, bu görüş ve bu fark edişle, esasen yârin her şeyde ve her yerde olduğunu gör de neşelen, bundan haz al! Bil ki yalnız değilsin, seninle birlikte seni kuşatan bütün varlıklar, hayat kaynakları olan o ışığın, o yârin meftûnudur. Her şeyde ondan bir iz, bir alamet vardır. Öyle çaresiz, bikes gurbette kalmadığını bil. Bu bilişi zevk et, neşelen, coş…
Reklam
·
Not rated
Michel Foucault
Michel Foucault
Güvenlik, Toprak, Nüfus
Güvenlik, Toprak, Nüfus
Güvenlik, Toprak(Bölge) ve Nüfus kitabı Fransız filozof Michel Foucault tarafından 1977 ile 1978 yılları arasında Collège de France'da verdiği konferans serisinin bir parçasıdır ve ölümünden sonra ses kayıtlarına dayanarak yayınlanmıştır. Foucault, bu kitapta, Hıristiyanlık döneminden modern ulus devletin ortaya çıkışına
Güvenlik, Toprak, Nüfus
Güvenlik, Toprak, NüfusMichel Foucault · İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları · 201433 okunma
_Eristik Diyalektik: Haklı çıkmak ve kazanmak amacıyla yapılan tartışma sanatıdır. Önemli olan doğru değil dinleyiciyi ikna etmektir. Eris, yunan mitolojisinde anlaşmazlık tanrıçasıdır. _Diyalektik bir konuşma sanatıdır. Onun aracılığıyla bir şey çürütülür ya da ispatlanır ve bu konuşmacıların soru ve cevaplarıyla yapılır. Diyalektiğin görevi,
72 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Özgün ve iyi işlenmiş bir alt-tabaka kadın teması, temanın biricikliği sayesinde gün ışığına çıkmamış çarpıcı benzetme ögeleri, duygusal olarak güçlü imgeler ve bütünlüklü yapısı ile olmuş dedirtmiştir. Didem Madak, şair/şiir bütünleşmesinin/birleşmesinin en uygun örneklerindendir. Kendisi de bunu şu sözlerle tasdik etmektedir: ‘’Şiirimin gizli
Grapon Kâğıtları
Grapon KâğıtlarıDidem Madak · Metis Yayıncılık · 201214.3k okunma
Başlangıçta jön Türkler tarafından Batı merkezli modern düşüncenin değerleri ile İslâm’ın bir tezat teşkil etmediği, hatta modern düşüncenin dinamiklerinin birçoğunun İslâm’da bulunduğu ileri sürülmüştü. Bu yaklaşımın temelinde, genelde modernleşmeye özelde ise jön Türk hareketine İslâmî bir meşruiyet kazandırma düşüncesi bulunduğundan, zamanla İslâmî değerler geri plana itilmiş ve pozitivist ve materyalist ilkeler ağırlık kazanarak laik bir düzenin temelleri atılmıştır. Şükrü Hanioğlu jön Türk hareketinin bu özelliğine şu ifadeIeriyle dikkat çeker: “Sonunda istenen laik bir düzen olduğuna ve bu da din farklılığını ortadan kaldırarak, vatandaşlık bilincini kuvvetlendireceğine göre, bu alandaki propagandanın yapabileceği ters işlev, istenilenin dışında bir etkiyi ortaya çıkarabilirdi. Kuşkusuz başta mantıklı gelen bu düşüncenin ihmal ettiği bir yön vardırki o da ahali ve ona ulaşmak için kullanılan bir araç olarak düşünülen “din” kavramlarının, sistemde yalnızca ikincil bir parça olduklarıdır. Toplum, seçkinlerin belirgin bir şekilde etkileyebildiği bir işleyişe sahip olduğuna göre; Jön Türklere göre yapılması gereken ; kitleye, kendi benimsedilderi değişiklikleri icabında bir dinî elbise içinde halka mal ettirmekten ibaretti. Pek çok modern fikrin hadislerin desteğiyle ortaya konulmasının nedeni budur. Bunun bir diğer görüntüsü, materyalist eski İslâm düşünürlerinden ilginç parçalar bularak, dini toplumsal içeriği dişinda, kullanilmasi anlamlı gözukmeyen bir kurum haline geldi.317 317.Hanioglu,age.,s.623,624
Geri14
46 öğeden 41 ile 46 arasındakiler gösteriliyor.