2 yıl boyunca sürekli yarım bırakıp, bırakmaya kıyamayıp, duygu seli yaşayarak tekrar elimden bir kenara attığım, sonunda tekrardan alıp inatlaştığım bir kitap Masumiyet Müzesi. Aramızda bir sevgi ve nefret ilişkisi var, okumuş olanlar da benimle hemfikir olabilir.
Ana karakterimiz Kemal’in ağzından anlatılıyor neredeyse her şey, kitabın pazarlanmasını da açıkçası övmem gerekiyor; neredeyse kitapta geçen her şey bir müzede toplanıyor, hem kitabın hem de müzenin reklamı yapılıyor bu sayede, kitabın içinde tek girişlik bir bilet bulunması da cabası.
Kemal, nişanlısına gördüğü çantayı almak için girdiği dükkanda uzun zamandır karşılaşmadığı uzak akrabası Füsun ile karşılaşıyor: Füsun serpilip güzeller güzeli bir genç kız olmuş. Ona üniversite sınavı için annesinden kalan boş dairede matematik çalıştırması ile de kitabımız kar topu etkisi ile yuvarlanıp şekil alıyor.
Açıkçası okurken direkt elimde olan kitabı anlayarak okumak ve Kemal’e psikolojik bir yorumlama yapmak arasında mekik dokudum sürekli. Okuyup bitirmem çok uzun sürdüğünden mi bilmiyorum ama Kemal’i bir arkadaşım olarak görüyorum neredeyse, bir arkadaşın birlikte yaşadığı her duyguyu yaşadık birlikte, o duyamasa bile kavga da ettik, mutlu da olduk, dertleştik de aynı zamanda.
Aralarında ‘gerçek aşk’ olduğunu yine düşünmüyorum açıkçası, kitabın gerçek aşk hikayesinden daha çok bir adamın sevgisi ile gelen takıntının nerelere ve ne şekillere gideceğini gösterdiğini düşünüyorum. Genelde yanından bile geçmediğim bir kapıyı aralamış gibi oldum Masumiyet Müzesi ile. Güzel ve toksik bir dönemdi elimde olduğu sürede arkadaşlığımız.
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202447,4bin okunma
Ben bu akşam öldürüleceğim. Öldürülmek için koşuyorum. Yerime geçen arkadaşımı kurtarmak için koşuyorum. Kralın zalimliklerine ket vurmak için koşuyorum. Koşmam gerekiyor.