Pansiyona döner dönmez eski manasız günlerin başlayacağını, yemekte Almanya'nın kurtuluşu planlarını veya enflasyon yüzünden servetini kaybetmiş orta halli insanların şikâyetlerini dinleyeceğimi, odamda Turgenyev'in veya Theodor Storm'un hikâyelerine kapanacağımı düşündükçe, bu son iki hafta içinde hayatımın nasıl bir mana almaya başladığını ve bunu kaybetmenin ne olduğunu fark ettim.
Sayfa 58 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Okumam gereken kitabi evde unuttuğum için hastanede hemşire odasında kitap var mıdır acaba diye ararken bulduğum kitap. Bir oruruşta bitecek akıcılıkta bir öykü denilebilir. Konusu ilgi çekici olmakla beraber bi tekdüzelikte vardı aslında. Bir bölgede yaşadiği inanilan bir hayaletin hikayesi ama neden bu kadar gereksiz konulara değinildi bilemedim. Sonunda daha farkli bir son ile tüm hikayeyi daha etkileyici kılmasını beklerdim. Ama sabahın 4 de okuyunca da ekileyici bulmamış olabilirim:)
Güzel bir kitap okuyacağim, beni içine çeksin, hızlıca okuyayım derseniz tavsiyemdir.
Hayalet SüvariTheodor Storm · Bordo Siyah Yayınları · 2013186 okunma
Şair Theodor Storm... Lirik şair. Sessiz, çekingen bir sanatçı... Fazla konuşmayı hiç sevmiyor. Kalabalık toplantılardan da kaçıyor. Ama yine de başına gelmiş.
Bir salon toplantısında susmayan iki hanımın arasına düşmüş. Söze karışmıyor ama, sonunda direkt olarak ona sormuşlar:
"Herr Storm, siz söyleyin: İki kadınla birden evlenen adama, ne ceza vermelidir?"
"Ayrıca ceza gerekmez. İki kaynanası olması yeter!"
Bir yandan Glüserup'taki Theodor-Storm Lisesi itibarlı bir okuldu, öte yandan okula gidiş yolum üç kat uzamıştı. Bir yandan Jobst ve Heini Bunje'den kaçmam gerekmiyordu, öte yandan sınırsız ev ödevleriyle tüm öğleden sonramın içine ediliyordu. Bir yandan öğretmenlerin bize el kaldırması yasaktı, öte yandan fena halde can yakan beşkardeşi asla esirgemeyen Plönnies öğretmeni özlüyordum. Bir yandan bilimin güç demek olduğunu ve iyi bir okulun " hayata iyi bir başlangıç yapma" şansı yarattığını bıkıp usanmadan tekrarlayan anneme hak veriyordum, öte yandan Yunanistan'a gitmek hiç aklımdan geçmediği halde neden Yunan alfabesini öğrenmem gerektiğini merak ediyordum. Bir yandan böyle bir okulda herkese yer olmadığını anlıyordum, öte yandan babamın bu okula kabul edilmemi her fırsatta uzun uzun anlatmasını anlayamıyordum.
İsminin şekerle yazılmış başharfleri , pastalar yapılırken annene kimin yardım ettiğini elbette hatırlatacaktır. Senin için manşetleri diken de yine ondan başkası değildir.
Görüyorum beyaz giysinin önümden uçup
geçtiğini
Ve senin hafif, yumuşak bedenini
Ve her zamankinden daha tatlı akarak
fışkırıyor ıtırı gecenin
Ve rüya içinde gibi, çanak yaprağından
bitkilerin
Hep, hep seni düşündüm;
Ben uyumak istiyorum; ama sen dans
etmeye mecbursun.
Bir şeyler vardı ve geçip gitti; bir zamanlar bir şeyler şöyle de olabilirdi...