Jehan

Küçükken, köyünü terk eden sadakatsiz yetişkinler gibi olmaktan korkardım. Ardına bakmadan çekip gidenler, çocukluklarını yüzüstü bırakırlardı.
Sayfa 107 - iletişim yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Her ölüm, geride kalanları eksiltirdi.
Sayfa 79 - iletişimKitabı okudu
Emma'nın kocası da Emma'nın bir parçası demek değil miydi?..
Sayfa 105

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir gün sana dünyada dayanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğretecem.
Can yayınlarıKitabı okudu
Onun üstünde hiçbir hak iddia edemezdim, bunu biliyordum. Ama yalnız bir yaşamda, bir başka ruhun sizinkinin yanına damladığı ender anlar vardır, yıldızların senede bir defa Yeryüzüne sürünüp geçmesi gibi. Daidalos da benim için öyle bir takımyıldızıydı.
Sayfa 156Kitabı okudu
Reklam
Dilenci
Yanından geçen bir kız yüzüne tatlı tatlı baktı. Dönmedi. Onun dilencisi vardı.
Sayfa 56 - Can yayınlarıKitabı okudu
Bir cümle üstünde saatlerce durmak vardı : Kafasına yürüyenlerden birini seçmenin sorumluluğu vardı. Kelimelerin yetersizliğini öğreniyordu.
- Sizi tanımıyorum, dedi. Buna verilecek karşılık belliydi : "Öyleyse tanışalım", deyip kadının koluna girmesi, "Ne soğuk. Sıcak bir yere girip bir şeyler içsek", demesi gerekiyordu. Kolaylıklardı bunlar. Kadın bunları bekliyordu ondan. Oysa, - Ben de, dedi.
Sayfa 50 - Can yayınlarıKitabı okudu
- Annem diyor ki... - Bırak anneni babanı şimdi, dedi elimi tutup, sen kimi kimsesi yok bir kızsın.
"Kitabımı okurken iç geçirdim, çünkü mutluluk asla geri gelmemek üzere dünyadan ayrılmıştı."
Reklam
Yaşlı teyzenin son derece süslü giysisi, arkasını bağlamam için rica eden Sylvie'nin narin bedenine kusursuz oturdu. "Dümdüz kolları var, ne gülünç!" dedi.
Sayfa 18
"[...] elle ne pouvait pas se plaindre de ne pas avoir de chaussures à quelqu'un qui n'avait pas de jambes." "[...] bacakları olmayan birine ayakkabısı olmadığından şikayet edemezdi."
Sayfa 130
Düşünmek, tecrübenin yerini tutar.
Yapı kredi kültür yayınlarıKitabı okudu
Bir insan konuşmadı da içine gömüldü müydü, sonu felakettir.
Sayfa 216 - Yapı kredi kültür yayınlarıKitabı okudu
Ama karanlık ışıktan daha iyiydi. Karanlık, hiç olmazsa, aralarına bir duvar gibi geriliyordu.
Sayfa 215 - Yapı kredi kültür yayınlarıKitabı okudu
Memed ilk kez kendisini bir yere, bir şeye yabancı sandı. Daha doğrusu kendisine, kendi içine bir yabancılıktı bu.
Sayfa 177 - Yapı kredi kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ve ben bunu anlayabiliyorum. Ne kadar çok içersem öylesine çok hissediyorum, içkide acı ve duygu aradığım için içiyorum. Neşe değil, sadece acı arıyorum. İçiyorum, çünkü çok çok acı çekmek istiyorum.
Sayfa 18 - Sonsuz kitap
Bu anda bütün köy, atıyla, eşeğiyle, sığırı, keçisi, koyunu, böcekleri, tavukları, kedileri, köpekleriyle uyuyordu. Düşmanlıkları, kinlerin, sevgilerin, korkuların, kaygıların, yiğitliklerin üstünü kalın bir uyku örtmüştü. Düşler çarpışıyordu. Düşler yaşıyordu şu anda.
Sayfa 96 - Yapı kredi kültür yayınlarıKitabı okudu
"C'est de la bêtise et de la lâcheté de dire qu'on ne peut pas endurer ce que le destin vous impose."
Sayfa 111
"Même pour moi, la vie avait ses rayons de soleil."
Sayfa 87
Tous disaient que j'étais mauvaise, et peut-être était-ce le cas. N'avais-je pas, quelques instants plus tôt, entretenu l'idée de me laisser mourir de faim ? C'était assurément un crime. Or étais-je prête pour la mort ?
Sayfa 48 - Folio
Türk hukuku, aile müessesesini korumak, babanın otoritesini ve simgesel kimliğini zedelememek için, kim ne derse desin evli kadının kocasını kendiliğinden çocuğun babası olarak nüfusa kaydeder. Zaten aksi imkansızdır : " Ben kocamla evliyken başka erkekle yattım, çocuğumun babası kocam değil odur" diyen kadın, eğer kocası ya da kocasının ailesi onu anında bıçaklayıp öldürmezse, eski kanunda zinadan hapse girerdi.
Sayfa 143 - Can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Çocukluğumda herşeyine hayran olduğum, biraz daha göreyim, arkadaşlık edeyim, beni kucağına alıp şakalar yapsın diye çırpındığım kişi şimdi ışıltısını kaybetmiş, yavaşlamış, kamburlaşmış ve en kötüsü hayata karşı yenilgiyi kabullenmişti.
Sayfa 128 - Can yayınlarıKitabı okudu
Özellikle, şehrin dışındaki, boş arazileri satın alırken, çocuğu olmamasının acısını imparatorluğuna yeni ülkeler katarak unutmaya çalışan padişahlar gibi hissederdim kendimi.
Sayfa 126 - Can yayınlarıKitabı okudu
"Şairi önce asacaksın, sonra darağacının altında ağlayacaksın."
Sayfa 123 - Can yayınlarıKitabı okudu
Resimden fışkıran şiddet ve pişmanlık duygusu, resmin yalınlığı ve tek bir konuyla meşgul olması, tuhaf bir şekilde bana devletin acımasız gücünü hissettirdi.
Sayfa 122 - Can yayınlarıKitabı okudu
Hem Oidipus, hem Sührab kayıp babalarını ararlarken aslında ait oldukları şehirden, topraklardan uzaklaşıyor ve misafir edildikleri yerlerde ülkelerinin düşmanları tarafından kullanılan birer hain durumuna düşüyorlardı. Her iki hikâyede de milli duyarlılık aslında çok önde olmadığı, aileye, krala, babaya, hanedan bağlılık, millete bağlılıktan daha önemli olduğu için bu ikilem vurgulanmıyordu. Ama babalarını ararken hem şehzade Oidipus hem de Sührab aslında ülkelerinin düşmanlarıyla işbirliği yapıyorlardı.
Sayfa 120 - Can yayınlarıKitabı okudu
Uzun bir süre kimseyle konuşmadım; içime döndüm. Dünya ile arama uzaklık koydum. Dünya güzeldi, içim de güzel olsun istedim. İçimde bir suçluluk, hatta kötülük yokmuş gibi yaparsam, yavaş yavas kötülüğü unuturdum. Böylece hiçbir şey olmamış gibi yapmaya başladım. Hiçbir şey olmamış gibi yaparsanız ve gerçekten de hiçbir şey olmuyorsa, hiçbir şey olmaz sonunda.
Sayfa 89 - Can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Otobüslere bindim, otobüslerden indim, garajlarda gezindim; otobüslere bindim, otobüslerde uyudum, günleri gecelere yetiştirdim; otobüslere bindim, kasabalarda indim, günler boyu karanlığın içine gittim ve dedim ki kendime, nasıl da kararlıymış bu genç yolcu kendisini o bilinmeyen ülkenin eşiğine götürecek yollarda sürüklenmeye."