[R. W. Chambers'e göre], palazlanan kapitalizm ile Hıristiyan cemaatçi değerleri arasındaki çatışmanın karşısında Thomas More gerici bir biçimde ortaçağ keşişliğinde uygulandığı şekliyle cemaat fikrine geri dönüşten yana tavır almıştı.
Herkes bilir ki, bütün canlı varlıklarda, açgözlülüğün nedeni ya korku ya da yoksulluktur.
İnsanda ise,bazan yalnız kendini beğenmişlikten gelir açgözlülük.
Yurttaşların kin beslediği,hor gördüğü bir kral; halkı ezerek, soyarak,dilenci durumuna düşürerek tahtında tutulabilecekse, bıraksın krallığı insin gitsin tahtından.
'Yoksulluk ve açlık yürekleri çökertir, ruhları köreltir, insanları acı çekmeye, köle olarak yaşamaya alıştırır: Öylesine ezer ki onları, boyunduruklarını sarsmaya güçleri kalmaz.'
Halkın yoksulluğa düşmesinin baş nedeni aristokratların çokluğudur.
Bu yararsız bu bal yapmaz arılar başkalarınında alın teriyle geçinmekte, topraklarında çalışanlardan daha fazla verim almak için onların derisini yüzmekte.
Thomas More'un icat ettiği ütopya sözcüğünün kökeni Yunancadır. More, "yer" anlamına gelen topos kelimesinin önüne "yok" anlamına gelen "ou" takısını ge tirerek, "olmayan yer, yok yer, hiçbir yer, yersiz" anlamına gelen bu terimi (U Topos) türetmiş ve 1516 yılında Latince olarak yayınlattığı kitabına da utopia adını vermiştir. Bu tarihten sonra sözcük genel olarak, bilinen coğrafi ve insani deneyim dünyasının sınırları dışında bulunan bir yer için kullanılmıştır. Ancak, terimin tarihi More ile başlatılabilirse de, bu, terimin karşılık geldiği anlam ya da anlamlar bütününün de More ile başladığı biçiminde düşünülmemelidir.
Thomas More tarafından ilk olarak kullanılan ütopya kavramı,
kitabına da adını vermiştir.
Olmayan mükemmel ülke/ yok ülke- iyi ülke olarak çevrilebilir yunancadan.
More kitabı, 2 kısımdan oluşur.
İlk kitapta İngiliz gezgin ve devlet adamı Raphael Hythloday'un Ütopya'yı keşfi ve bu hayali ülkeyi anlatmasıyla başlar. Ütopyanın coğrafi
Adada elli dört kent bulunuyor, bunların hepsi
çok geniş ve muhteşem. Dilleri, adetleri, kurumları
ve yasaları birbirinin aynısı.
Her bir çiftlik evinde kadını erkeği en az kırk kişi yaşar,
ayrıca boğaz tokluğuna çalışan iki de köle.
Evin hanımı ve beyi bütün ev halkından sorumludur,
bunlar gayet ağırbaşlı ve olgun insanlardır.
özel mülkiyet
i? Her şeyi bir kenara bırakın,
en başta toplumun pastasından en iyi dilimi
hak edenlere minik bir lokma verilmesi büyük
haksızlık, ama bir yasa çıkarılıyor ve bu haksızlık
da kılıfına uyduruluyor, sonra da buna adalet
deniyor.