DEDEMİN SAATİ Hayal meyal hatırlıyorum: Dedemin küçük bir masa saati vardı ve "kırarsın, bozarsın" diye beni saatin yanına yaklaştırmazdı. O sıralar yedi yaşındaydım ve o saati kurcalamak, en büyük hayalimdi. Tik tak seslerinin geldiği yeri bulmalı, o sesleri kendime almalıydım. ▪▫▪▫▪ Bir çırak gibi saati kurcalarken, aklıma, yıllar önce yazdığım şu dize geldi: "Mezarlıklardır, saatlerin midesi..." Sahiden böyle...
İbrahim Tenekeci
İbrahim Tenekeci
Gece ilerliyor beni de almak üzere. Uykuyu çağırır gözlerim, Ama nafile. Yorgun bedenim, Ama kime ne. Hissizleşiyorum farkındayım. Soğuyor her yer, Ama üşümüyorum. Titriyor soğuktan duvarlar, Ama donmuyor bedenim. Tik tak sesleri işliyor  kafama. Saniyelerin ağır tesiri üstümde, Ama kırışmıyor duygular. Zaman akıyor, Ama paslanmıyor renkler. Soluğum kısalıp uzanıyor. Uzandıkça kesiliyor ömrüm, Ama azalmıyor yaşamın coşkunluğu. Karanlığa dalacak gibiyim, Ama kurtarıyor umut   beni.
Umut
Umut
Reklam
                                         TİK TAK Bir saatin tik tak sesleri değil bunlar…                                                              Tik tak… tik tak Bir “imdat!” çığlığı yükseliyor köşede. Bir tane daha… sonra biri: “sanki tek kişisin, yeter bağırdığın” diye geçirdi
Mihraba ve Sükúta Dair
Karanlık... bana hep bir gizlilik sırrı ilham eder. Tesettür makamı. Sessizliğin minberi... Bildiğim en büyük mihrab! Nereye dönsem karşımda. Eğiliyorum. Dinliyorum. Bir saatin tiktaklarını duymak üzereyim! Duymak üzereyim çünkü sükûtun en derin anında hep peyda olur bana saat tiktakları. Gecenin belirisiz bir anına denk düşer çünkü hep
Saatlerin Tik Tak Sesleri
Yâr kenarıydılar hep ve düşeceğimizi çok iyi biliyorlardı.
Yağmurlu ve soğuk bir gecenin sabahına saat sayıyorum. Gözlerim saatin tik tak sesleri arasında akrep ve yelkovanı takip ediyor. Bu gece hiç bitmeyecek gibi. Yine o gün olanları düşünüyorum, öncekilerle kıyaslayarak. Ve yine aynı kanıya varıyorum; umursanmıyorum... Çevremdeki insanlar için daha ne yapmam gerekiyor bilmiyorum. Bunları düşündükçe beynimde oluşan bir sızı ve ardından göz çevremde oluşan yanma hissi... Sanırım ağlıyorum. Gözlerimi ne tarafa çevirsem yakın sandığım insanların beni umursamaz hallerini görüyorum artık. Bu savaşı kendi içimde başlatıyorum. Bütün öfkemi, sinirimi içimdeki sese haykırıyorum. Tabii ki sonuç değişmeyecek. Ay gökyüzündeki yerini güneşe bırakınca olaylar olduğu gibi devam edecek. Saatin ilerlemediği, yağmurun dinmediği o soğuk gecede yastığım su olmuştu ağlamaktan. Başımda insanı çılgına çeviren bir ağrı... Ve yalnızlık... Bu tür olayları çok sık yaşadığımdan dolayı artık mutlu olabilecek şeyler bulamıyorum kendime. Bunalmışlık hissi. Bunlara katlanacak dermanımın olmadığını fark ediyorum. Bedenî değil, ruhanî bir dermansızlık bu. -KB
Reklam
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.