15. Louis ismine takılmayın, biri daha var!
XV. Louis, 3 Mart 1766’da parlamentoda şunları söylüyordu: “Egemen güç şahsımdadır; tüm yasama erki bağlantısız ve paylaşımsız olarak bana aittir. Kamu güvenliğinden tamamen ben sorumluyum ve milletin hak ve çıkarları zorunlu şekilde benimkilerle birleşmiştir ve benim ellerimdedir.” “Ilımlı” kral XVI. Louis de farklı düşünmüyordu. 1787 yılının 19 Kasım’ında Orléans Dükü krala bir işlemi için, “Kral Hazretleri, bu illegaldir!” dediği vakit, “Legaldir çünkü ben öyle istiyorum!” diye yanıt vermişti.
Somuncu Baba Hazretleri
"Hutbeyi Emir Sultan Hazretleri'nin okumasını arzu etmiştim. Lâkin o her zamanki olağanüstü tevazuuyla, 'Hünkar'ım, demişti, zamanın kutbu aramızdayken hutbeyi onun okuması daha muvafıktır. Bu kişi ise, işte şurada gördüğünüz Hamid-i Veli ya da diğer ismiyle Hamid-i Aksarayî Hazretleri'dir.'
Sayfa 219 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Timur Bir keresinde ahalisine sordu: " Ben zalim miyim, Mazlum muyum?" diye. "Zalimsin" diyenide cezalandırdı, "Mazlumsun" diyeni de. Çaresiz kaldılar ve Nasreddin Hoca'ya gittiler. Nasreddin Hoca onlar adına cevap vermek için Timur'un karşısına çıktı. Timur ona sordu: " Ben zalim miyim, yoksa Mazlum mu? " Hoca: "Zalim biziz. Eğer Zalim olmasaydık Allah seni bize Musallat etmezdi" dedi. Timur da sustu kaldı. İNSAN KENDİ KENDİNE ZARAR EDİYOR. Efendi Hazretleri kuddise sirruhu
Orta Asya'da 8 ziyaret mahalli:
1) MERV: Hazreti Osman (r.a.) zamanında fethedilen Merv, Horasan havalisinin en güçlü merkezi idi. Bugün Türkistan sınırları içinde yer alan Merv şehrinde iki büyük türbe Sultan Sencer ve Yusuf el- Hemadanî Hazretleri'ne ait türbelerdir. MERV şehri Selçuklu devleti başkentliği yapmıştır. 2) BUHARA:(ibadet edilen yer anlamında) şehir
Sayfa 265
Timur Han'ın Tevazuu
"Emir Timur aleyhirrahme,bir gün Buhara sokaklarının birinden geçmekteydi.O esnada, Hace Şah-ı Nakşibend Hazretleri'nin dergâhının dervişleri de hankahlarının(dergahlarının) sergilerini silkeliyorlardı. Emir Timur, İslamiyet'e olan bağlılığı sebebiyle, dervişlerin feyzinin bereketinden istifade için (üzerinde ders okunup ibadet ü taatla meşgul olunan sergilerden çıkan) bu tozları, sanki misk ü amber kabul edip orada durdu"işte Emir Timur tevazuu ve gösterdiği hürmet sayesinde hüsn-i hatime ile müşerref olmuştur. İşittiğimize göre Emir Timur'un vefatından sonra 'Timur imanla öldü' buyurulmuştur. İmam-ı Rabbani Hazretleri,Mektubat-ı Şerife C.2 Mektup 92
Sayfa 43 - Çamlıca Basım YayınKitabı okuyacak
HÂCE AHMED YESEVÎ (K.S.)
Hâce Ahmed Yesevî (k.s.) Hazretleri, Türkistan’ın meşhur şehri Yesi’de dünyaya gelmiştir. Bu sebeple kendisine “Yesevî” denilmiştir. Mübarek kabirleri de o şehirdedir. Hâce Ahmed Yesevî (k.s.) Hazretleri, yüksek makam ve kerâmet sahibi idi. Çocukluk zamanlarında, evliyadan Baba Arslan Hazretlerinin terbiyesi ile büyümüşlerdir. Rivâyet olunur ki;
Reklam
Timur Han'ın Tevazuu
"Emir Timur aleyhirrahme, bir gün Buhara sokaklarının birinden geçmekteydi. O esnada, Hace Şah-ı Nakşibend Hazretleri'nin dergâhının dervişleri de hankahlarının (dergâhlarının) sergilerini silkeliyorlardı. Emir Timur, İslâmiyet'e olan bağlılığı sebebiyle, dervişlerin feyzinin bereketinden istifade için (üzerinde ders okunup ibadat ü taatla meşgul olunan sergilerden çıkan) bu tozları, sanki misk ü amber kabul edip orada durdu. "İşte Emir Timur, bu tevazuu ve gösterdiği hürmet sayesinde, hüsn-i hâtime ile müşerref olmuştur. İşittiğimize göre, Emir Timur'un vefatından sonra, "Timur, imanla öldü.' buyurulmuştur." (İmam-ı Rabbanî Hazretleri, Mektubat-ı Şerife, C.2, Mektup 92)
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
Sahipkıran Emir Timur Hazretleri..
Timur'un hadiseleri sağlam bir mantıkla analiz ederek, neticede isabetli kararlar alması ve bunları da kararlılıkla uygulayarak başarıya ulaşması, bir sonraki girişiminin de aynı şekilde başarı ile sonlanacağı noktasında bir güven doğuruyordu.
Sayfa 249 - KronikKitabı okuyor
Sahipkıran Emir Timur Hazretleri..
Timur'un yarattığı korkunun bir diğer yönü de kendisine karşı isyan edenlerin korkunç bir şekilde cezalandırmasıyla ilgiliydi. Asiler katledilmekle kalmıyor, aynı zamanda kellerinden kuleler de inşa ediliyordu.
Sayfa 271 - KronikKitabı okuyor
Reklam
Mevlana Hazretleri Ve Nasreddin Hoca K.s
Neymiş efendim; “Mevlâna Celâleddin-i Rumi; hiç sevmediği ve oğlunu elinden alan Nasreddin Hoca’yı, Anadolu’yu işgal eden Moğol İmparatoru Timur’a şikâyet edip, onların işgaline de yardım edip, bunun karşılığında Moğollara, hem Nasreddin Hocayı ve hem de kendi öz oğlunu öldürttü” iddialarını yayınladı (ODA TV) … Aynı yayında, Nasrettin Hocanın 90
ÂLİMLERİ AYIRAN ÂLİM
Allâme Teftazanî Hazretleri, Şark'ta ilim ve irfanı yeni baştan ihyaya çalışan büyüklerdendir. Bir aralık Moğol istilası sebebiyle yüksek ilimler okutulamamış. ilim müesseseleri sönmeye yüz tutmuştu. İşte böyle bir zamanda Teftazanî Hazretleri yetişmiş, Şark ufuklarını yeniden ilim ve marifet ziyasıyla aydınlatmıştı. Kutbuddin Râzî ile Adudüddin el-Icî'den ilim almış, kendisi de yüzlerce âlim yetiştirmiştir. Serahs'ta ikamet eden Teftazanî Hazretleri bir aralık Emir Timur ile beraber seferlerde bulunmuş, nihayet Timur tarafindan Semerkand'a gönderilmişti. Allame Teftazanî'nin yazdığı eserler, binlerce ilim aşığı tarafından sürekli istinsah edilerek, çoğaltılarak dünyanın her tarafına yayıldı. Öyle ki onunla İslâm âlimleri iki devreye ayrılmıştır. Teftazani'den evvelki âlimlere "Mütekaddimîn" ondan sonraki âlimlere "Müteahhirîn" denilmiştir. Teftazanî Hazretleri, Anadolu'yu da ziyaret etmiş, Osmanlı ulemasıyla görüşmüş, aralarında münazaralar olmuştur. O tarihten itibaren kitapları, Türkiye'deki ilim müesseselerinde de okunmaya başlanmıştır.
YILDIRIM'LA DEMİR BAŞ BAŞA / 1
Müneccimbaşı, Solakzade, Ali, Abdurrahman Şeref gibi tarihçilerimiz, Demir'in Yıldırım'a çok saygı gösterdiğinde birliktirler. Müneccimbaşı, Demir'in gösterdiği saygıyı ifade için şunları söylüyor: "Giriftarı esaret olduktan sonra Mahmut Hanı Cengizî ümera ile gelip Şehriyar Hazretleri'ni Timur'a götürdüklerinde hayme kapısında istikbal ve tekrim ve tazimde mübalâğa eyledi. Haymei Timur'a vusulleri 804 Zilhicce'sinin yirminci Cumartesi gecesi ısa vaktinde vuku bulmuştur." Bu cümleleri bugünkü Türkçeye çevirmek gençliğe karşı bir vazifedir. Müneccimbaşı bu satırlarla: "Sultan Yıldırım Beyazıt, esir olduktan sonra, Cengiz soyundan Mahmut Han bir bölük beylerle geldi. Ve Osmanlı padişahını Demir'e götürdüler. Demir, çadır kapısında onu karşıladı. Çok, pek çok saygı gösterdi. Demir'in çadırına vardığında, peygamber Muhammed'in 804. yılı idi. Gök aylarından Zilhicce'nin yirminci Cumartesi gecesi, yatsı vakti idi" demek istiyor.
Sayfa 67 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
On altıncı yüzyıl tarihçisi Handmir, "baştan ayağı çelikle donatılmış bu sıra sıra canavarlar, komutanların iflahını kesiyordu," diye yazar. "Daha önce fillerle hiç cenk etmedikleri ve bu acayip hayvanların gerek görünümleri gerek hareketleri hakkında fevkalade mübalağalı hikayeler duydukları için yüreklerini korku sarmış, bunlarla
Sayfa 287 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Yavuz Sultan Selim Mısır seferi Sina çölü
1517 senesinin ılık bir Mayıs sabahı, Osmanlı ordusu Üsküdar’da toplandı. Mağlubiyet yüzü görmeyen bu mübarek askerler sefere hazırdılar. Cihan Padişahı Sula Selin Han, biraz sonra atının üzerinde, askerlerinin karşısına geçti:-“Gazilerim...Yiğitlerim...Şahbazlarım...Erlerim...Erenlerim...Askerlerim...Ne mutlu bize ki, Allah yolunda, din ve devlet
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.