Chaol geriye çekilse de Celaena'yı bırakmadı. "Neden ağlıyorsun?"
"Çünkü," diye fısıldadı Celaena. Sesi titriyordu. "Bana dünyanın nasıl bir yer olması gerektiğini hatırlatıyorsun. Dünyanın nasıl bir yer olabileceğini."
I hold on behind me, happy no one seems to have noticed, because, let's face it, it's hard to look fearless when you're clutching the railing like a chicken.
And here's something else he'd never believe. I'm fighting to be here in this shitty, messed-up world. Standing on the ledge of the bell tower isn't about dying. It's about having control. It's about never going to sleep again.
Muad'Dib'in öylesine çabuk öğrenmesinin sebebi ilk eğitimini öğrenmek üzerine almış olmasıydı. Bu konuda aldığı ilk ders de öğrenebileceğine inanması gerektiğiydi. Pek çok insanın öğrenebileceğine inanmamaması, daha da fazlasının ise öğrenmenin zor olduğuna inanması afallatıcıdır. Muad'Dib her deneyimin bir ders taşıdığını biliyordu.