On üç gün mektupları
Ben seni düşünüyorum seni Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi Kalbim diyorum kalbim Daha dün tezgahtan çıkmış bir su sayacı gibi Aşkı anılar besliyor düşler kadar Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır Sevgi eskidikçe sevgi.
Furkan Küçükekinci - Ahir Saf-Derun
Oturmuşum balkonun en kuytu köşesine yağmurun senfonisi eşliğinde çayımı yudumluyorum, tadı çok acı geliyor söylenen bazı sözler gibi, o sözlere anlam yüklerken sigaranın pamuğunu içmişim sevginin ekşi ama bir o kadar da vazgeçilmez tadı geldi tıpkı bir erik gibi, bir erik ağacım olmadı hatta hiç ağacım olmadı, toprağı da sevmem zaten bana ölümü hatırlatır, sevdiğim insanların bir gün öleceğini düşünmek beni yıpratır. Ne istediysem olmamaya yemin etmiş bir hayatın başrolündeyim, zaten her istediğimizi yapabilseydik süper kahraman olurduk Buda naçizane kendimi teselli etme yöntemim. Ben kalksam mı artık çok geç oldu balıklarım beni bekler, yem de vermedim sonra hareketsiz kalıp bana kızıyorlar ve ne kadar yem versemde barışmıyorlar bende izliyorum saatlerce belki konuşurlar benimle.
Reklam
+297
Kimden entelektüel olmaz? "Üniversitede, en çok sevdiğim hocanın odasındaydım. Bana, “Ne olmak istiyorsun?"dedi. “Entelektüel olmak istiyorum.” dedim. “Senden entelektüel olmaz” dedi. Şaşırmıştım, sonra, kırılgan bir ses tonuyla; “Dersinizi geçmeme rağmen, sürekli dersinizdeyim. Okulda en çok okuyan, araştıran ve tartışmalara giren,
Kendimi Keşfediyorum Mardin'in Sokaklarında
İçimde bir dünya var, tıpkı Mardin'in gün batımında gökyüzüne yansıyan renk paleti gibi. Bazen rengarenk anılar parıldar, bazen de hüzün bulutları kaplar içimi. Sindirilmemiş güzellikler, yaşanmamış hayaller ve keşfedilmeyi bekleyen bir dünya gibi... Cehaletin karanlığı da yok değil. Bilmediklerim ve anlamadıklarım gölge gibi uzanır bazen. Ama bu karanlık, öğrenme arzumun ışığıyla aydınlanır. Aşkın ateşi de yanar içimde, tıpkı Mardin evlerinin pencerelerinden sızan ılık ışık gibi. Bu aşk, insanlara, hayata ve tüm güzelliğe dair bir tutku. Bazen nafile ve ulaşılmaz görünse de, bu aşk beni ayakta tutan ve yaşama sevinci veren güçtür. Mardin'in gün batımı gibi, içimdeki dünya da her an değişir ve dönüşür. Renkler solar, yenileri açar. Karanlık ve aydınlık, umut ve hüzün iç içe dans eder. Bu karmaşıklık ve değişkenliktir beni ben yapan. Bu yüzden kendimi keşfetme yolculuğuna çıkmaktan asla vazgeçmem. Tıpkı Mardin'in sokaklarında kaybolup her köşede yeni bir güzellik keşfetmek gibi, ben de kendi içimde keşfedecek çok şey olduğuna inanıyorum. Bu keşif yolculuğu zor ve yorucu olabilir, ama her adımda öğreniyor ve büyüyorum. Biliyorum ki, bu yolculuğun sonunda kendimi daha iyi tanıyacak ve gerçek benliğime ulaşacağım.
İngiltere'de yaşayan bir arkadaşım oldu. Bana neden Müslümansın açıklar mısın dedi. Dünyada bu kadar kötülük var savaş var vs ben ateistim dedi. Ona dedim ki neden iyi şeyleri de görmüyorsun İngiltere'de yaşıyorsun Barcelonaya tatile gitmişsin. Refah gücüne bak. Tıpkı Kuran'daki ayet aklıma geldi. Gözler kör olmaz lakin kalpler kör olur. Dünyada nadir gelişmişlikteki bir yerde yaşıyor ama bundan ötürü şükran duygusuyla Allahı bulamıyor. Gözü sadece kötülükleri görüyor. Kötülükleri Allah'tan biliyor iyiliklerin ise farkında değil suyun içindeki balığın suyun farkında olmaması
GENÇLİĞİN ÜÇ ALINYAZISI!
Gençliğimiz neden çırpınıyor? “Sosyal-ekonomik” nedenmiş. O nedir? Gerçekleri gevelemeyelim. Hiç değilse Gençliğe bir insanca geçim sağlayan gelecek gösterilse? Batı Finans-Kapitali, aydın gençliğini sömürgelerine, geri ülkelere “Uzman” yahut değnekçi olarak sürerek besler. Bizim aydın gençlik için iki yol kalır: ya 30 yaşına dek okuduktan
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.