Ne zaman düşüneceksiniz? Müzik durmadan bağırıyor, televizyon her zaman açık. Bu değersiz eğlencelerden daha büyük bir şeyi kavramaya ne zaman fırsat bulacaksınız? Sessizlik henüz uyandırılmamış bir güçtür.
egonuz kıskançlığı, güvensizliği, layık olmama hissini ve korkuyu hep zihninizin önünde tutar. Bunlar yok olunca artık beyniniz açılabilir ve içinizdeki tanrı, varlığınızın gerçek sahibi büyük bir canlılıkla ortaya çıkabilir. Bu öz, tüm evrenin sahibi olan bu çekirdek gelişir, yaşamınız ve idrakiniz gelişir, beyniniz açılır.
Reklam
Egoya, içinizdeki tanrıyı kendini ifade etmekten alıkoyduğu için deccal denir, bilginin evrim yolunda kullanılmak üzere ruhunuza ulaşmasını önler.
Bedeninizi tedavi etmek için işe maddeden başladığınızı gördüm, oysa onu yaratan ve yönetenden başlamalıydınız, tutumdan! Davranışla ilgili bir problemi çözmek için bedeninize bir şeyler yapıyorsunuz, davranışa değil! Düşünceyi kütleden yola çıkarak değiştiremezsiniz,
Niçin değişmediniz, insanlar niçin evrimleşmiyorlar? Çünkü egolarının değer verdiği bir rahatlık bölgesi buldular ve oraya yayıldılar.
Eğer hayatınızdaki herhangi bir olayı hata olarak kabul ederseniz, aynı olayı tekrar tekrar kendinize çekmiş olursunuz.Ta ki olaya bakıp “ben bu olaydan ne öğrendim” deyinceye kadar. Ancak ondan öğrendiğiniz şeyi hazmettiğiniz zaman hatanızdan kurtulabilirsiniz. Kabul ettiğiniz an o sizi terk edecektir. RAMTHA (Tiranların Son Valsi)
Reklam
Egonuz, içinizdeki tanrıyı ortaya çıkmaktan alıkoyan gardiyan rolündedir. Gardiyanın gıdası görünümünüz, yani imajınızdır, varlığını sürdürebilmek için kendi imajıyla ruhu kuşatma altında tutmak zorundadır.
Ego anti-Tanrıdır, hep de öyle olmuştur.
Gelecekteki olaylarda hayatta kalmayı başarabilecek olanlar, mevsimler değiştiğinde bir kuş hangi içgüdüleri taşıyorsa onu taşıyanlardır, nereye gideceğini bilen vahşi hayvanların idrakine sahip olanlardır.
Yarın mutlaka gelecektir, o kadar çok işiniz var ki yarın gelmek zorundadır. Yarınlar bugünkü duygusal eğilimlerinize göre şekillenecektir. İdrakinizi genişletirseniz, kaderiniz de ona göre genişleyecektir. Eğer tercih yapmayı yürürlüğe koyarsanız, her an fikrinizi değiştirebilirsiniz, dolayısıyla kaderinizi de.
Reklam
Egonuz, ruhunuzun kapısında duran bekçidir, sizi yaşamınızın yerleşik biçimine hapseder, içeriye ancak süzgecinden geçirdiklerini bırakır.
Bu konuda şimdiye kadar ne yapılmıştır? Yüzyılın başından beri bazı (dünya-dışı) varlıkların meydana ge­tirdiği bir konsorsiyum, stratosferinizde birtakım patla­malara neden oluyor. Siz bu varlıkları tanımıyorsunuz. Bazılarınız patlamaları gördüler. Parlak yeşil ateşten to­plara benziyorlardı. Bu toplar nereden ve niçin geldiler? Bir süre kimse bunların sırrını ve amacını anlamadı. Amaç, çevrenizi kurtarmaktı. Bazı kardeşleriniz evet, başka yıldızlarda ve başka boyutlarda yaşayan kar­deşleriniz var- stratosfer tabakasındaki aşınmanın etki­lerini giderebilmek için bu yeşil ateşten topları patlattılar. Patlamalar sık sık yapılıyordu. Ama bir süreden beri ar­tık yapılmıyor, çünkü bu bir müdahale idi. Artık öyle bir noktaya gelindi ki, siz kendiniz uyanmalı ve olup bitenin farkına varmalısınız. Dünya artık bizzat kendisi işleri ele alıyor. Ele almak herhalde en uygun deyim olmadı. Dünya işleri -onun eli yerine geçen- fermuarlarına alı­yor, evet . . .
Eğer tercih yapmayı yürürlüğe koyarsanız, her an fikrinizi değiştirebilirsiniz, dolayısıyla kaderinizi de.. kaderiniz kendiliğinden değişecektir, çünkü kader düşüncenizin takıldığı an’dır, şimdi’dir, bu anda idrak edilendir.
Dinleyin efendiler, insanın büyük bir serveti olması neye yarar, eğer o servet onu köleleştirmişse?
Değişim önce düşüncede başlamalıdır, ancak o zaman madde değiştirilebilir, yani maddenin titreşim frekansı hızlandırılabilir, çünkü her şey yoğunlaşmış düşüncedir. Her nesne düşüncenin yarattığı bir şekildir. Atomu bir arada tutan kozmik yapıştırıcı nedir? Elbette maddenin özünü oluşturan düşünce!
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.