Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Eleni'ye
"Ey benim altın yürekli annem, güzel Tiyam, can yoldaşım, balkızım, Züleyham, kadınım! Beni cennette yaşatmak için cehenneme gitmeyi bile göze almanı, mutlu olayım diye sevinç içinde çırpına çırpına mum gibi yanıp tükenişini, nice acılara kurbanlık koyun gibi boyun eğişini, içimi zenginleştiren o emsalsiz güzelliğini, aşk dolu gözlerini, o sınırsız sabrını, o tükenmez şefkatini, yarattığın o büyülü dünyayı, seni, seni, seni hiç unutabilir miyim? Bütün deliliklerini kutsayarak, sevgim gittikçe köpürerek, özleminle yana yana anıyorum seni. Başım ne zaman derde girse, incinsem, yine seninle avunuyorum. "Aldırma" diyorum kendi kendime, "Tiya Eleni bir ak kuş gibi uçup gidene kadar senindi ya." Sagapo Elenimu!
Sayfa 332Kitabı okudu
Allah neden bu kadar acımasız, tiya Eleni?" Ödü koptu. "Sus ne olur, günaha girme!" "Ben ne yaptım? Asıl günaha giren Allah!" "Haydi gözlerini yum. Lütfen." Bir de ben üzmeyeyim diye susup gözlerimi kapadım. Allah'ın da sevip çekindiği biri olsaydı, belki o da her aklına eseni yapmazdı. Ama tek başına yaşadığı için sevgiden habersizdi, acı vermekten korkmuyordu.
Reklam
Kolsuz, yakası açık, yeşil elbisesini giydi, aşağıya öyle indi. Babaannem, yatmadan önce onun da başında tuz gezdirip yaktı. O kadar güzeldi. Yukarı sıcak su taşıdı, ılıtırken, "Soyunsana!" dedi. "Soyundum bile." "Gel öyleyse." Bacaklarımı, kollarımı elleriyle yokladı, vücudumu gözden geçirdi. Maymunaki sahibinin kokusunu almış bir köpek gibi şımarmıştı. Tiya Eleni birden şaşırdı. "Aman yarabbi!" "Ne olmuş?" "Tüylenmeye başlamışın sen, pedi mu!" İçim bir tuhaf oldu. Tiya Eleni'den galiba ilk defa utandım. Hemen ellerimle örtündüm. Utanmam pek hoşuna gitti. Yıkadı, kuruladı, bir daha baktı. Gözleri yaşarmıştı. Burnunu çeke çeke, "Hediyeni unutmuş değilim," dedi, "yarın alacağım."
Tiya Eleni anneannemle birlikte gitti. Gitmeden önce, "Canimu," dedi, "okul kapandığı gün gelirim. Eğer yine iyi bir karne getirirsen, seninle öyle güzel bir oyun oynayacağız ki." "Nasıl bir oyun?" "Söylemem! Ama çok beğeneceksin."
Bu yeni oyuna bayılıyorduk. İçi dolu, küçük, lastik bir topun peşinde itişip kakışmaktan müthiş zevk alıyorduk. Yorgunluktan bitkin, ağaçların altına uzanınca, Şaşıgöz, "Çocuklarım, gelelim esas konumuza!" diyordu. Konu hep aynı konuydu. Bu arada ayıp yerlerin gizli adlarını ya da şaşırtıcı küfürler öğrendikçe, tiya Eleni bizdeyse, hemen o akşam kendisine yetiştiriyordum. "Sus!" diye kızıyordu, "Duymak istemiyorum! Söyleme!" Ama beni susturması mümkün değildi. Çünkü kızınca öyle güzelleşiyordu ki.
Evi dolaşıp herkese göründüm. Hepsi sınıfımı geçtiğim için kutladılar, kimi çikolata verdi, kimi para. Gülistan, "Sözün var, bu akşam benimlesin!" dedi. "Gelemem ki." "Neden?" "Anneannemle yatacağım." "Peki hayatım. Yarın beraber oluruz öyleyse." Tiya Eleni'ye söyledim, güldü, "Kötü mü, ne güzel kız," dedi, "daha ne istiyorsun maskara?" Haklıydı ama Gülistan'dan ürkmüştüm. Başımıza bir iş açacağından korkuyordum.
Reklam
Tiya Eleni evin kızı gibi hizmet etti. Beni çok iyi buldular, evi de beğendiler. Hava kararırken araba geldi. Tiya Eleni de onlarla birlikte gitti. Kısa ayrılıklara alışmıştım artık. Çok acı gelmiyordu. Bazı geceler ben de Maymunakiyi nazlandirıyor, tuhaf bir zevk alıyordum.
Gözlerine bütün içimle baktım. "Anladım canimu," dedi, "sen bana haksızlık etmeye kıyamazsın. Ben de sana güvendiğim için rahat rahat deliriyorum ya." Beni iyice ısıttıktan sonra arkasını döndü. Elini beline uzattı, siyah çamaşırını kocaman bir incirin kabuğunu soyar gibi yavaşça sıyırdı, bacaklarından aşağı kaydırıp ayak ucuna
Ah! Tiya Eleni'yle hayat, Binbir Gece Masalları gibiydi. Bu harika masallar bittiği gün, ben ne yapardım?
Hiç kucağından bırakmadı beni, başka şeylerden söz etti. Ama bir yandan da çocuğu nazlandırdı. Gece de, "Yeni bir beşikte uyursa belki neşelenir,, deyip beni kendine çekti, çocuğu sıcacık, yumuşacık göbeğine yasladı. İçim bir hoş oldu. Birkaç gün sonra söylenmeye başladı. "Bu beşiği de beğenmedi, yezit!" "Nereden
Reklam
Atlattığım tehlikeyi öğrenince titredim. Başımı öptü. "Doktor 'daha yaşı küçük de ondan' demiş, babaannen 'utançtan' diyor. İkisi de yanılıyor. Şeyda ile Elmas'ın seni nasıl kırdıklarını bilmiyorlar ki. Hiç korkma pedi mul Tiyası ona öyle iyi bakacak ki Parmak Çocuk da yakında, ağabeyisi gibi yakışıklı, sağlıklı, terbiyesiz bir delikanlı olacak." Pipimden, benden ayrı bir şeymiş gibi söz etmesi hoşuma gitmişti. Güldüm. "Barıştık değil mi?" "Evet." Sevinç çığlıkları atarak beni havalarda dolaştırdı. Sahiden deliydi. Ben de deliliğine bayılıyordum zaten. "Böyle durmasının ne zararı var, tiya Eleni?" "Zamanı gelince anlatırım." Burnumu öptü. "Onunla öyle güzel oyunlar oynayacağız ki, çok eğleneceksin."
Babaannemi odasına bıraktık, sobasına iki odun atıp katımıza çıktık. İçeri girince, bin yıllık özlemle tiya Eleni'nin kucağına atılıverdim. Boş bulundu, birlikte kanepeye yuvarlandık. Yanaklarını, burnunu, çenesini, kulaklarını, gıdısını öpücüğe boğdum. "Niye telaş ediyorsun maymuni, artık hep şeninim."
Ali evlerinin önünde bekliyormuş. Suratımı görünce, "Ne o?" dedi, "Harçlığını mı kaybettin?" Ah! Aşkın tadından, acısından habersiz insanlar, ne kadar yavan oluyorlar! Bütün gün tiya Eleni'yi düşündüm. Öğretmen dalgınlığımdan dolayı iki kere azarladı.
Tiya Eleni gardroba sakladığı şişeyi çıkardı. Bir sigara yaktı. Sayıları çalışmaya devam ettik. Biraz da çene çaldık. Yatınca sarmaşdolaş olduk. Hiçbir isteğime karşı çıkmadı. Doydukça tutkunluğumun azalacağını sanıyordu herhalde. Ona olan susuzluğumun, açlığımın, sütünü, şerbetini içtikçe arttığın farkında değildi.
"Nasıl buldun?". Var gücümle, "Ne güzelsin tiya Eleni!" diye bağıracaktım. Allahtan sesim çıkmadı. Dilim tutulmuştu. Bütün yüreğimle baktım. Başımı karnına çekti, "Oh canimu!" diye şefkatle inledi, "Ne yapacağım ben seninle? Bu kadar sevgiyi o küçücük yüreğin nasıl taşıyor?"
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.