Şüphe duymak
Yazarlık Yolunda 1. Havaalanı, sınıf, ofis, otoyollar veya parklar gibi sık. lıkla bulunduğunuz kalabalık mekânlardaki insanla rı gözlemleyerek karakter alıştırması yapabilirsiniz Defterinizde, her gün karşınıza çıkan insanları tasvir edeceğiniz özel bir bölüm oluşturun. Jestlerini, kul landıkları kelimeleri, kıyafetlerini, yürüyüş şekillerini,
DÂRÜLBEDAYİ Türk tiyatrosunda en önemli atılımlardan biri "Dârülbeda- yi"nin kuruluşudur. 1913-1914 yıllarında İstanbul Valisi olan Operatör Cemil Paşa bir konservatuvar açmak istedi. Belediye Meclisi'ndeki Avrupa görmüş birkaç kişi de bu isteği destekleyince, konservatuvar için üç bin lira ödenek ayrıldı. Cemil Paşa konservatuvarm
Sayfa 244 - Mitos Boyut yayınları 2010Kitabı okudu
Reklam
128 syf.
9/10 puan verdi
İlk defa japon klasiklerinden bir kitap okudum. Okuyalı çok zaman oldu ama hissettirdiklerini hala hatırlayabiliyorum. Melankolik bir kitap olması beni kendisine çekti açıkçası. Çoğu zaman yalnız değilmişim düşüncesine kapıldım, bazen de bastırdığım duygularımla yüzleştim diyebilirim. Yazar kitabı intihar etmeden önce yazmış. Bir nevi otobiyografi tarzında kendi içini dökmüş. Kitap genel olarak topluma dahil olmayı beceremeyen, kendini bir pislik olarak gören birinin hayatını anlatıyor. Yazar ilk başlarda küçüklüğünü anlatarak başlıyor kitaba. Çok küçük yaştan itibaren ruhuna taktığı bir maskeyle hayata tutunmaya çalışan küçük bir çocuk. Soytarılık yaparak insanları güldürmeye, kendini sevdirmeye çalışan bir çocuk. İç dünyası ise çok farklı. Aslında kitap bana herkesin bir maskesi olduğunu hatırlattı. Dışarıda gördüğümüz yüzler, duygular, düşünceler hepsi bir tiyatrodan ibaret. Bu yüzden de kitap beni kendi kabuğuma çekti diyebilirim. Sonuc olarak çok etkileyici, sürükleyici ve güzel bir kitaptı. Son zamanlarda okuduklarımın en iyisi diyebilirim. Tavsiye ederim.
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202332,9bin okunma
Melih Cevdet Anlatıyor
''Tanışmamız galiba 1931 yılına düşer. Liseyi bir mektepte okuduk. Benden bir sınıf yukarıdaydı. Kimi derste kaçar, demiryoluna iner, ahşap istasyon binasında şiirden, tiyatrodan konuşurduk. Sesimiz adındaki okul dergisine yazılar yazardık. Delikanlılığımızın hemen en güzel günleri bir arada geçti.''
Aşk olmasa her şey ucuz bir tiyatrodan öteye geçmez.
Sayfa 248
"Tiyatronun tiyatro olduğu ancak tiyatrodan çıkınca anlaşılır."
Reklam
Anlatıldığına göre, ki bizim de buna inanmak için bir eğilim yaşar içimizde, erkekler tehlike anında yabancı güzel kadınları bile hiç umursamazmış; diyelim yanan bir tiyatrodan kaçarken ayaklarına dolaştılar mı onları bir kenara itip duvarlara yapıştırır, başları, elleri ve dirsekleriyle sürüp atarlarmış önlerinden.
80 syf.
6/10 puan verdi
“Bu gençler, hiçbir şeyi açık açık söyleyemiyorlar. Özellikle de gerçek duygularını bir gülümseme ardına gizliyorlar.” Herkese selam! Son zamanlarda özellikle sosyal medyayı kasıp kavuran Osamu Dazai’nin bir kitabının yorumuyla geldim. Birçoğunuz yazarı ‘İnsanlığımı Yitirirken’ eseriyle tanıyor olabilir. Osamu Dazai Soytarı Çiçekleri’ni İnsanlığımı Yitirirken’den yaklaşık 13 sene önce yazmış. Baktığımızda ikisinin de ana karakterinin Yozo Oba olduğunu görebiliriz ve yine aynı şekilde ikisi de otobiyografik izler taşıyor. Yazar bu kitapta sinema ve tiyatrodan aşina olduğumuz dördüncü duvarı yıkmak tekniğini kullanmış. Ara ara hikayenin ortasında durup yazılarını eleştirmiş, okurla sohbet etmiş. Kimileri bu durumu beğense de bana pek hitap eden bir teknik değil. Asıl hikayeden koptuğumu hissettiriyor. Dazai bu eserinde sevgilisi Sono’yla birlikte denize atlayarak intihar eden ama sevgilisi ölüp kendisi kurtulan Yozo Oba’nın yaklaşık dört gününü kaleme almış. Bir balıkçı teknesi sayesinde kurtulup hastaneye yatan Yozo’nun ailesiyle, arkadaşlarıyla, hastane çalışanlarıyla arasında olanları okuyoruz bu dört günde. Yozo’nun ruh halini, geçmişini sorgulayışını görüyoruz. Arka kapak yazısını okuduktan sonra bu kitap için beklentim daha farklıydı ama yine de beğendim. Soytarı Çiçekleri’nden sonra İnsanlığımı Yitirirken kitabının daha anlamlı geldiğini söyledikleri için ben de öyle yapmayı planlıyorum. Dazai’nin dilini seviyorsanız, Japon klasiklerine ilginiz varsa tavsiye ederim.
Soytarı Çiçekleri
Soytarı Çiçekleri
Soytarı Çiçekleri
Soytarı ÇiçekleriOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 20231,446 okunma
Bana kalsa, ben toptan yasak ederim. Hiçbir kitap bastırmam. Evet, kültürden yararlan, oku, bunları anlarım. Ama yazmaya ne lüzum var? Az mı kitap yazılmış bu zamana değin? Bunu boyuna artırmanın anlamı yok ki.
472 syf.
·
Puan vermedi
Avuçlarımda Hala Sıcaklığın Var
“Kimimiz biraz daha fazla, kimimiz biraz daha az olabilir ama hepimiz, daha iyi bir ülkenin hayalini kuruyor, bu yolda çaba gösteriyorduk.” diyor Sumru kitabın bir bölümünde kendi gençliğine ve 68 Kuşağı’na işaret ederek. Avuçlarımda Hâlâ Sıcaklığın Var, Lale, Sumru, Fuat, Talip isimli dört gencin gözünden 68 Kuşağı’nı ve 12 Mart Muhtırası’na giden süreci anlatıyor bize. Osman Balcıgil Hayat, Oyun, Savaş, Ölüm başlıklı dört bölümden oluşan bu kitabında müzikten sinemaya, tiyatrodan edebiyata, bürokratlardan siyasilere bir dönemi anlatabilecek ne varsa hepsinden faydalanmış ve yine gerçeği kurguyla birleştirerek bize müthiş bir dönem kitabı sunmuş. Yazarın Son Söz’de de söylediği gibi “Kendi çocuklarının kanıyla beslenen bir ülkeyiz, vesselam,”
Nilay Bengisu Dere
Nilay Bengisu Dere
Avuçlarımda Hala Sıcaklığın Var
Avuçlarımda Hala Sıcaklığın Var
Osman Balcıgil
Osman Balcıgil
Avuçlarımda Hala Sıcaklığın Var
Avuçlarımda Hala Sıcaklığın VarOsman Balcıgil · Destek Yayınları · 2021990 okunma
Reklam
"Zamanın sahnesinde oynanan insanın tragedyasıdır bu. Bu tiyatrodan hoşlanan seyircilerin sayısı çoktur, ama düşünüp kafa yoranlar oldukça az."
Mutlaka insanlar kendi işleriyle muhatap olsunlar. Bir el becerisiyle muhattap olsunlar. Ve o işi çok iyi yapsınlar. Biz, kendi işini iyi yapan insanlar tanımıyoruz. Benim medyaya küskünlüğüm şurada olusuyor. Şu anda bizim çok iyi tarihçilerimiz var. Çok iyi sosyologlarımız var. Otuz yıl odasına girmeden çalıştı bu insanlar. Ama biz onları
Her şeyin tiyatrodan ibaret olduğunu düşünen biri olarak özellikle bu sayfayı cok sevdiğim için paylaşmak istedim .
XVII., XVIII., XIX. yüzyılları müzikten, resimden, tiyatrodan, danstan, zengin mimariden; şenliklerinden, incelmiş erotizminden süzülmüş toplumsallığından yoksun olarak düşünmek insanın soluğunu daraltabilir!
Sayfa 216 - Can YayınlarıKitabı okudu
1.411 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.